Allah varlıkta, tecellileri O’nun isimlerindendir.
Mahlûk, Hâlik’ le değer kazandı. İnsanda gaye; İçindeki Hâlik’e ulaşmak olmalı!

HALİK’İN yarattığı cümle varlık, yaratanı Hâliki söyler. El verir ki biz, O’nu her yerde her zaman görüp duyacak istidatta olalım.

Allah hayırla açar, hayırla kapar. Sadakat, sadık Allah’tadır.

İlâhi sistemi bilmeli, inanmalı, varlığı bu eser üzerinde yaşamalı ve yüce değeri bilmeli! Bunlar edebe, değerlere götürür. Mesele “Adap ya Hu’ dur”.

Aklıselimden zevki selime, oradan da gönlü selime varılır. Bunun için de Allah’ın esması ile ahlâklanmak lâzımdır. Allah el Habirdir. Her şeyden haberi vardır ve haber verir.

Dünyada Allah’ın zatı gayb, eseri zahirdir. Ahirette ise zatı da sıfatı da zahirdir. Gaybı yalnız Allah bilir. El Habir esmasından gayıbtan ancak, Allah haber verir.

Allah, yarattığıyla esması ile temastadır. Allah’ın 99 esması vardır. Allah bize Habir esması ile münafıkı ve ehli ihlâsı en iyi haber verendir. El Habir, haberci olur ve haber verir.

Yamuk bakışdan vazgeçmiş göz, haremini muhterem kılar. Dolayıp kapama ile gafil, ne kadar kapatsa Habir olan Allah haber verir.

Kendi görüşünden müsaade alıp, herkesin iç görüşünü görmeğe yol yoktur. Bu, ehli feraset sahibelerine aittir.

Mürşidi kâmil, karşısındakinin yüzüne bakınca onu okuyan içini gören kimsedir. O, böyle bir ilimle meşguldür. Okuyacak insanı oku! Kadrini oku! İnsan insandır.

Allah’a taptığını söyleyen bir kimse, görmediğine nasıl tapar. Belki o, yalnız Allah’ın kendisine hürmet eder. Gel gör ki Hz. Ali, ‘görmediğim Allah’a tapmam’ der. Hz. Ebubekir Hazretleri de ‘hiçbir şey görmedim onda Allah’ı görmeyeyim’ der.

Eğer tarla bakımsız ve çoraksa, atılan tohum da kaybolup gider. Toprak istidatlı ve tohuma aşina ise, onu bekliyorsa meşe olur. Daldan yaprak olur, çiçek olur, nihayet meyva olur.

Münafık, inanmadığı halde inanmış görünen, küfrünü gizleyen ve bocalayan, kalbinde hastalık olan kimsedir. Diğer bakımdan ahde vefa; sözünde durma, özün ve sözün doğru olma halidir. Felâket, sıkıntı acı ve zorluğa karşı, Allah’a güvenerek sabır göstermek, ahde vefa işidir.

Bizde namaz; zikir ve tekbirdir. Bu yol, bizi küfür ve isyandan uzak tutar.

Der “kapı” demek, gâh “yer” demek. Dergâh, “kapıgâh” demektir. Tasavvufta dergâh; şeyhlerin, mürşidi kâmilin irşat faaliyetlerini sürdükleri yer demektir.

 

Yarabbi; Sana şüphesiz teslim olan bir kalp, doğru sözlü bir dil, Adap ya Hu diyen bir gönül sahibi olmak dileğimdir!

Yarabbi, sevgi ve muhabbet taşıyan kimselerle olmaktır dileğim!

 

Hakka ve hakikate karşı, sırtınızı dönmeyin, Hak kapısını kapamayın! Helak olursunuz! Olabilir ki hayatınızda bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur.

Nefsini, arzusunu ilâh ilan eden, en büyük şeriktir. Hayatı zehir olur.

Sözün gücüne inanmayanlara, konuşmam.

İmkânı tanımak, Allah’ı tanımaktır. Mutlak sonsuz imkân, Allah’ındır. Bize cüz-i imkân verilmiştir.

 

Aşk; muhabbetin yoğunlaşmış hali olduğu için yakar, fizikte pertavsız gibi.

Mihneti belâdır aşk,

İptilâ marazdır aşk

Âdemde esrardır aşk

Mutlu hiç, bekâdır aşk

17.11.2014 Antalya

***

Ehli dünya, akılla her şeyi bilse,

Aşkı bilmese, hiç yaşamamış sayılır.

Aşık’a, sır âleminden nice nida gelir

O nidalar sırrından, vâkıfı Hüdâ gelir.

            ***

Gel, sırrı ayan söyle

Ketum olma, an söyle

Lehvi mahfuzdan, söyle

Aşk olsun, Mutlu söyle!

 17.11.2014 Antalya

 

Bu günün tecellisine, saygı ve sevgi ile uyalım. Nasip olunca her şey her iş, yoluna girer. Allah, böbürlenerek bu hayatta yürüyenleri sevmez. Onlar ise hayatları boyunca, burunlarına Hakkın sillesini yerler. Ama onlarda da fıtratları, belki tahammül eder.

 

Dertten anlayan, gelsin beri

Halden anlayan, halin eri.

Dertten anlayan, Şafi,

El Nafi, El Kâfi, ER Rafi.

 

Gel, hayret içre ya Nafi

Yetersin cümleye, ya Kâfi

Dertlere dermansın, ya Şafi

Naci kıl Mutluyu, Ya Gani

 17.11.2014 Antalya