Sen her halinle lütufkârsın Yarab!

Cümle varlık, Allah’ı söyler. Varlığın zirvesinde Allah vardır. Allah’ın dışında her şey mahlûktur. Onları yaratan da Allah’tır.

Kendini Allah’a ada! Yegâne derdin Allah olsun!

Allah’a adanan, Allah’ı alır. Kaygısı Allah olanın, algısı da Allah’tır.

Allah’ı algılamak, idrak etmek; O’nu idrak edememenin aczi içinde olduğunun idrakine varmaktır. (O’nu idrak edemediğin için her an) Allah’tan af dile!

Allah, af dileyeni azarlasa dahi cezalandırmaz!

Allah seni yarattı, sana irade verdi ki, O’nu, yani Yaratanı bilesin diye. Bu yüzden, yarattığı dünya, huzur ve huzursuzluk hep insanı Allah’ı anmaya götürmek içindir.

Bütün varlık Allah’ın emrindedir. Sende irade vardır. Farklı oluşun bundandır.

Kendini bilen, Allah’ı bilir. Çünkü sen kitabullah’sın, Allah’ın kitabısın.

 

Kendini oku!

İnsan, Allah’ın şok eseridir. Eseri tanıyan müessiri tanır. Eseri öven, müessiri över. İnsanın kazanılması ne denli bir saadetse, kaybedilmesi de o denli korkunç bir felakettir. Bu nedenledir ki insan, tüm kazanımların ve kayıpların da sebebidir.

Tıpkı, hücrelerin birleşip dokuyu meydana getirmesi gibi, bir insan da (insanlığın) beşerin bir hücresidir. Bozulan hücrenin dokuyu bozması gibi, bozulan bir insan da toplumu bozar. Bu yüzden her insan insanlığa karşı vebal altındadır.

Bu sorumluluğun bilincindeki bir insan, çevresi ile ilgilenir!

Allah, bizi kendisi için dünyaya getirmiştir. Bizim için de bundan büyük, bundan ala ne olabilir?

Tıpkı bizde, bir çocuğumuz olsun ve sevelim demez miyiz? Bu bizim için bir mutluluk değil mi?

Allah seni, yarattığı için seviyor, yoksa yaptıkların, yapmadıkların için değil. O seni yaptıkların üzere yaratmıştır. Yaptıkların senin yaratılış fıtratındandır!

Durumları, kalpleri çeviren yalnız Allah’tır.

 

‘Halimi ve gönlümü güzelleştir Yarabbi’ diye dua et!

Hidayet Allah’tandır!

Allah için her şeye katlan! Sonunda Allah’ın lütfünü göreceksin.

Mülkün sahibi olan Allah lütufkârdır.

Faili mutlak olan Allah’ın abes, yanlış ve manasız işi olur mu?

 

Allah vekil de ve sabret!

Sabır direniştir, sünepelik değildir!

Hayatın içinde faal ol! Ancak faal olduğun zaman mucizelerle karşılaşır, alternatif yaşarsın! Yoksa monoton bir hayat sürersen, ömür sürecinin faydasını göremezsin.

Allah’ın verdiği imkânları kötüye kullanmak, emanete ihanettir. Hain iflah olmaz.

Kalpler, ancak Allah’ı zikrederek, onu anarak, ona sığınarak, huzur bulur.

Kelime-i tevhid; hakkul Hak olan varlığın gönülde yeri, dilde kelamı olan zikirdir.

Yüce varlık, varlığın izharıdır. Bütün varlık da ol yüceyi söyler, daima zikirdedir. An be an anar, sever çünkü sevgi var.

Cümle varlığın şahidi, gönüllerin sahibi, bir anda bin şende olan Allah, Ol emrinin hükümdarı, Sen her halinle lütufkârsın Yarab!

 

Tövbenin Hikmeti!

Tövbe edenin, bilinci yerine gelir. Çünkü günah işlemek, bilinç kaybı sırasında olur. Tövbe, canlı ve harekette olan insana aittir. Tövbe, sana şahdamarından yakın olana, içeriye doğrudur. İtiraf dışa doğrudur. İtiraf sık olursa yüzsüzlüğe yol açar. (Tövbe Allah’tan istenir, itiraf karşındakinden özür dilemektir ki ikisi aynı şey değil!)

Günaha aldırmamak ve aftan ümitsiz olmak, en büyük günahtır.

Allah’tan Afvu mafiret dileriz, hatta başkaları için de tövbe ederiz. Ama asıl, onun tövbe etmesi lazımdır. Günah ve sevap işlemek için, kuvvet sahibi olmalıdır.

Seni mutlu veya mutsuz eden sensin. İyi ve kötü de, senin bakışındadır. Sev ki sevilesin. Güldürmeye çalışırken gülersin. Yedirmeye çalışırken, yediğin sana afiyet olur.

Bu dünyanın hediyesi sensin, bu dünya da sana verilmiş ilahi bir hediyedir. Hediyeyi beğenmemek ayıptır. Allaha sırt dönen akıbetine sırt döner. Akıbet dediğiniz yüzde yüz ölümdür.

Ölümün olmadığı hayat neye yarar? Ölüm, bu âlem için nimettir.

Göz yaradılışı görür, Gönül Yaratanı görür. Yüce varlık Rahman ve Rahim vasıflıdır

Yüce varlık muhteşem bir düzen içinde iken, ölüm bu düzende sırdır.

 

İblis inkâr ve inat etti. İnsan Afvu reca etti.

Rahmani Vahid  (yaratılış da), şeytani Vahid (yaratılış da) insanı hedef alır.

Şeytani duygudan Allah’a sığınırım. O düşünce; beni sıkıntıya sokar, beni karıştırır.

O, beni melun bir düşünceye sokar. Ondan Allah’a sığınırım.

Firavun masal oldu gitti. Sen, kendi firavunluğundan Allah’a sığın!

Diğer taraftan Allah’ın resulüne yaklaşsan, (onun yanında yaşasan) sen iyi olmadıkça bir şey değildir. Hz. Asiye (ki Kur’an da adı anılır), Firavun karısıydı. Şahane bir hanım efendi.

 

Veciz sözler:

Cins ve mümbit tohumu, cins toprakla buluşturan, cins bahçıvan olacaksın. Uygun iklimi ise Allah verir.

Kıskançlık, insan hasletinin kaybıdır. Egoya hapsolmadır ve ömürden kayıptır. Kıskanç insan, huzursuz olduğu için sevimsiz ve itici olur.

Evrendekilerden bilgi sahip olmamız için, Allah geceyi yaratmıştır. Gece olmasa, güneş ışığından göklerdeki yıldızları göremezdik. Onlardan kuvvetli bir ışığa sahip olan güneşin ışığı, onları görmeye mani olur.

Mürşit, öğretmen talebesini azarlar. Dolayısı ile onu dikkat ve saygıya çeker. Ama bu yüzden not kırmaz ve onu cezalandırmaz. Öğretmen, mürşit merhametlidir.

İçinde akıl olmayan baş, boş kelledir. Akıl başta olursa serdardır.

Biraz mühlet ver. Göreceksin ki seni öldürmek isteyenler, senin için ölürler. Düşmanın dostun olur. İlahi hakikatler Âdem’le başlar, Âdem’le biter. Allah’a karşı mesul olduğunu unutma!

Sertlikle bir şey hasıl olmaz ey puser

Serte ser sana feda olsun bu ser

Sert olma sana aşıkların küser

Sert bıçağın, kabzasın kendin keser

………………………………………………..

Eriyen biz miyiz yoksa zaman

Çırpınır içinde bir kuş yaman

Her sabah yeni dert yeni derman

Yeni bir olay, yeni bir roman

Dünyaya gelişim bir defa

Sefası varsa daha çok cefa

Zaman da geçti etmedi vefa

Allah’tan ola yeniden aman