Tevbe mercii, Allah’tır.

Tevbe et, Allah af eder, yeter ki, tevben gönülden olsun!

Tevbe, kusuru başkalarına atmak veya buna bir bahane bulmak değildir. Kusuru kendinde bilmektir.  Ancak, günah işlemek içinde de güç lazım, para lazım, iktidar lazım. Bunlara sahip olmayanlar nasıl günah işler? Takati yok ki! Aslında, Allah’ın emrini, hiç kimse kusursuz yerine getirememiştir.

Onun için Allah, birçok şeyi tövbesiz af eder ama Allah’a şirk koşanı tövbesiz af etmez!

Kendi iradesi ile tövbe etmeyene, başkalarının onun için tevbe etmesi geçerli değildir.

Kusurunu itiraf kal’dir; kusurundan dolayı tövbe ise hal’dir.

Tövbe edenin, iradesi artar. Tövbe, Allah’tan afvu mağfiret dilemektir.

Günaha aldırmamak en büyük günahtır! 

Allah’ın affı mağfireti; kulunun günahlarını itirafı ile olmaz. Allah, kulunun niyetine, onu hakikate geçirmesine bakar. Tövbe, öz eleştiridir. Tövbe eden, değişebilir. Tövbe etmeyen, değişmez.

Tövbe, bilinç yenilenmesidir.

El Tevvab; tövbe edenleri sonsuz sever, Rahmeti ile karşılar. Tevvab; Allah’a yönelmektir.  Allah’a yöneleni, Allah kucaklar. 

Hilim sahibi bir insan da ceza vermekte acele etmez, tolerans sahibidir.

Elin ayağın varken, affet ki, elden ayaktan düştüğünde sen de affu mağfirete uğrayasın!

 

El Rezzak; manada ve maddede Rezzak olandır!

Helal rızık, rızkı arttırır. Haram rızık, rızık değildir, zehirdir. 

Hâllâk olan Allah; her asırda, her zamanda yenilikler yaratır. Bu yüzden yeni yeni tesirler, yeni ifade ister. Yıpranmak, eskimek; yenilenme ister. Düşünceler de eskir, yenilenmek ister. 

Yarab el âlemin; rızkı kesmez, tahdit eder, bazen de rızkı arttırır. Çünkü kulunun rızkını arttırır ki, kulu duasını yapsın ve desin ki:

‘Elhamdülillah, sıhhat ve saadetteyim, afiyetteyim, sensin Ya Rabbi. Sendendir sıhhat ve afiyet’

‘Yarabbi; servetin, evladın, eşimin fitnesinden Sana sığınırım! 

Allah’ın lütfettiği gazasını; gazap sanma! Yarabbi sadrımı aç! Anlayayım gazayı, gazap sanmayayım! Diye dua et. Dua sırrı, ilâhidir, ilâh’tan kula tahriktir, uyarıdır. Muharrik; Allah’tır, veren de Allah’tır. Her şeyin zerresinde biz, zirvesinde Allah vardır.

Allah Gafur-ur rahim’dir! 

Birine iyilik yapmışsınız, o size kötülük yapmış! Bir de siz hiç iyilik yapmamışsınız, ondan size kötülük gelmiş. Birinci kötülük, daha kötülüktür, Affı olmaz.

Azarlama ve tenkitten daha geçerli terbiye şekli, şefkatli davranmaktır. En büyük şefkat Allah’ındır. Allah’a sığın!

İlaçların, yan tesiri olduğu gibi Allah’ın verdiği her şeyin bir yan tesiri vardır. Saf olan, bu dünya hayatından sonraki hayattadır. 

Allah’ı anlama yolu; esmaül hüsnadan başlar, onunla tanınır ve O’nun rızası kazanılır. 

Allah mükemmeldir, insan eksiktir. İlmi Billah’tan öğrenmek istiyorsan mükemmel olan Allah’ı bil! İlm-i Billah’ı O’ndan öğren.

 

İlahi düzene, Allah hidayet etmiştir.

Hakikate kör ve sağır olan vardır. Onları buraya davet edemezsin. Allah onu anlayışsız yaratmışsa sen onu nasıl anlayışlı yapabilirsin? Yine de Allah; Sen söyle, der! Onu görünce, kendinin anlayışlı olduğuna şükret! Allah isteseydi, her kulunu anlayışlı yaratırdı. Onun istemediğini, sen yapamazsın! Allah da bunu keyfi yapmaz, dileyenin, dileğine göre yapar. Tembel olan, ‘nasibim bu’ der oturur, hareket etmez, hidayet ve lûtfa kulak asmaz!  Hâlbuki Allah diyor ki: senden hareket, Benden lütfü bereket! Dua bunun için de önemlidir ve hidayete yönelmelidir.

Hakikate karşı inat edene, Allah hidayet vermez! Kendisinin doğru yolda olduğunu görmek, insanı dalalete düşürür. Aslında Allah, yarattığı her şeye hidayet eder, yani yol gösterir. Sular, hep denize yol bulur. Allah’ın rızasına yönelene, Allah hidayet etmiştir. Allah’ın rehberliğine talip ol, akıllı ol, sabret!

El- Hâdi; yol gösterici, rehberdir. Allah rehberse, yol muhakkak bulunur. Bu bakımdan insan, mazeret koyamaz. Allah’ın rehberliğindeki yol, sırat-ı müstakimdir. Hâdi, yol gösterici; Allah’tır. İradeye seçenek hususiyeti vermiştir. İnsan otomatik bir varlık değildir, iradi bir varlıktır. Geminin kaptanı iradedir. Gemiyi kurtaran iradedir. 

Hidayete eren; kolay bozulmaz, doğruyu bulan sürekli uyanıktır!

Tercih ve emekte yönelme vardır. Bunun için hidayet; iletme değil, yönetmedir. 

Hidayet-dalâlet; yönetmek-yanıltmak! Hayvanlara iletme, insanlara, idrakli varlıklara yönetme! 

El Metin

Ey Mürşit! Müridan karşısında metin ol! Mürşit, Allah’ın metin olmasından, pay almıştır. O Allah’ın ikramına mazhar olmuştur. İnsan ne kadar metin olsa, Allah kadar metin olamaz. 

Yazıyı söylediğimden

Yüz bin tıkladı beni

Anıldım sazı sözden

Gizledi Halik beni  ( 2.4.2014 )

Bütün yaratık Allah’a karşı gelse, Allah metindir. Etkilenmez, etkiler. Metin olan için insan da Allah’a dayanırsa, o da metin olur. Olaylar, onu bozmaz, şaşırtmaz!

Dünya sahnesine, figüranlar gelir, rollerini oynar, sonra çekip giderler, sahneyi terk ederler. Bundan maksat, eserden Halik’ i yani senaristi, rejisörü, görmek ve O’na uymaktır. 

Yaratılmış olan her şey, zamanın etkisi ile yıpranır. Dağlar bile zamanla yıpranır. Bu yüzden, genç dağlar, ihtiyar dağlar, yani her şey, zamanla yıpranır. Yalnız Allah metindir. Eksiksiz, benzersiz, sağlam, metindir!