El Evvel, sonsuz ve öncesiz, varlığının başlangıcı olmamaktır!

Evveli iyi olanın, ahiri de iyidir. Allah’ın evveli, ahiri, zahiri, batını; parçalı ve zıtlı değildir.

O bir bütündür, Ahed’ tir, Samed’tir. Sonsuz, evvelsiz, ilk olandır Allah.

Öncüldür, mutlaktır, sonsuz, eşsiz ve benzersiz ilk var olandır!

Yaratığın, mahlûkun; evveli vardır, sonu vardır. Yani doğar ve ölür.

Allah öldürür ve diriltir. Allah doğmamıştır, onun için hiçbir eşi de yoktur. 

Her doğan, bir ana babadan doğmuştur. O ana baba da, bir ana babadan doğmuştur. İsa’ya Allah’ın oğlu diyenler, onun birleşme yolu ile Allah’tan kopmuş olduğunu söylemezler. Yani bu, bilinen manada doğmuş demek değildir. Bizim bildiğimiz doğum, bedenin doğumdur. Bedenin ötesindeki doğumlar, Allah’ın mana deryasında ebediyendir. Ve mana deryası, Allah’ı söyler!

Allah evvel ve ahir, yani ilk ve son ilişkisine tabi değildir. Bu bizim için böyledir.

İlahi sergide, abes bir şey yoktur. 

Evveli ve sonsuzluğu kavrayamayız. Allah’ı kavrayamayız, aciziz.

Sözde mana, manada söz kalmadı. Ona hiç kâr etmedi. İnadında direndi.

Gelin biz de pek ala iyi etti diyelim!

Beni çok dinlersen, dünyaya olan alâkan azalır; zaten ehli gönül için tatminkâr olmayan dünya, büsbütün sıkmaya başlar. Bu durum, bir müddet devam eder. Eğer manadan biraz aldıysan, daha başka zevkler algılar başlar. Buyrulur ki; başkaları ve başka şeyler; seni O Mezkûr’dan, zikrettiğin Allah’tan ayırmasın! İşte o zaman dil zikri, gönül zikri olur. 

Sır söyledim, imadan

Hikmetinden manadan     

Sanattan sanatkârdan

O Hannan’ı Mennan’dan!    (3.4.2014)

 

Mevlâ hakiki dosttur.

Nizam-ı ilahi, sistemi ilahi; taleple, yönelme ile, araştırma ile, düşünme ile, çalışma ile adım adım gelişir. Bilgi ve huzur sahibi olunur, hayat daha iyi yaşanır, sevgi ve muhabbet sahibi olunur. 

Sevginin olduğu yerde; korku azalır, güven duyguları artar, samimiyet oluşur. Sevmek ve sevilmek; ne güzel şeydir, Allah’ın sevdiği kuluna ikramıdır. Bunun için sevgide ilahi cazibe vardır. Zikirde ve Semada da cazibe vardır. (yani bunlarda Allah’a çekim vardır)

Allah kuluna; ana, baba, kardeş, arkadaş verir ve onları sahiplenmeyi, sevmeyi öğretir. Sonra onları, birer birer alır. Onları kendine döndürür. Böyle yapmakla hakiki dostun kendisi olduğunu yani Mevlâ oluşunu gösterir. Sen de ‘ente Mevlâna’ dersin! Sen benim Mevlâmsın der, O’na bağlanır, O’na güvenirsin! Hakiki dost Allah’tır. O’na güvenen, her türlü yenilgi, her türlü kayıp ve mahrumiyet karşısında, dostu dost bilir ve dosta bağlı kalır. 

Canım, sakın inanma cümleden hâsıl ikram

Bu rüyadır aldanma ibret al, deki heman!

Varı yok bilmez iken  ‘Küllü men aleyha fan

Külfetsiz olmaz ikram, Zül Celali vel ikram’    ( 3.04.2014)

 

Düzgün davranış; Allah’ın kuluna verdiği, lütûftur

Sıkıntıya gelemeyenlerin dostluklarına güvenilmez. Menfaatleri devam ettikçe, dostturlar, biraz zorluk başlayıp da menfaatleri kesilince, arkalarını dönüp giderler. İkiyüzlü olanların, sadakati olmaz!  Allah’a değil dünyaya vefa gösterenler; hakikate vefasızdırlar.  Böyle tek dünyalı bakanlar; hayatı yalnız bu âlemden ibaret zannederler. Peki, bu âlemden ölünce, ne olurlar, hiç düşünmezler mi?

İnsanlar; yapa geldikleri iledirler, bir kere tesadüfen yaptıkları ile değil! Bu da onların, hayat çizgisi ve sürecindendir. Davranışlar, kitaplardan değil; yaşantıdan fiiliyattandır, aktifiyattandır.

Hilkat, yaratılış; Rahman ve Rahim olan Allah’ın eliyle halk olmuştur. Allah; sisteminde koyduğu yasaları bozmaz. Allah kullarını yaratırken bilerek yaratır. Onların ne yapacaklarını bilir. Onların davranışlarına göre mükâfata, mücazata tabi tutar.

Koordinatları yanlış olan aklın, kararı da yanlış olur, yani hadlerini bilmezler. Zarara uğrarlar!  Düzgün davranış ise; Allah’ın kuluna verdiği lütûftur. Çaba gösteren, kendisi için çaba gösterir ve kendi kendine yeter. İnsan; dert, keder, eza ve cefa çekerek arınır. İnsanı kâmil olur. 

 

Veciz Sözler;

Tahkik etmeyenler; taassuptadırlar. Hüküm Allah’a aittir. Hakem Allah’tır. Kul hükmederse, mahkûm olur. 

Rivayetler, Hakikate faik gelmiştir. Onun için akılsızlar; rivayetleri din edinmişlerdir. 

Et yiyince; elinizi sıcak su ile yıkayınız, abdest alın şeklinde anlamıştır.  

Affetmek; insanı sathilikten kurtarır, ruhunu esaretten, kin, nefret, intikam gibi hislerden sevgi ve muhabbete döndürür. Af, kâmil insanın işidir.