Bilmenin, bilginin maksadı Allah’tır.

Dünya’da en saygı değer olan şey, emektir. Nasibin de; talebin, ilmin, bilgin ve emeğin kadardır. Kaderi de insanın çabasına bağlıdır!  

Bilgi ve ilim önemli deyince, kast edilen İlim, dünyevi ve ukbavi değil, maksattır!

Beşeri bilgileri ilahileştirmemeli, şefkat ve merhamet haline getirmelidir. Asıl bilgi Allah’ı bilmektir. Bunun için Allah; halk ettiği canlılar içinden beşeri, beşerin içinden Âdemi seçti!

Allah’ı bilmek, tam olamaz. Maksat, kendimizi bilmemizdir! Marifetullah; insana aittir ve insanın öğrenme yeteneğine sahip olmasındandır. İnsanın konuşması da mucizedir. Belagat; sanattır, konuşma, anlatma ustalığıdır, bu da yalnız insana mahsustur!

Öğrenme başka, talim başkadır. Öğrenme, insana aittir; talim hayvana aittir. Talim, bir şeyi hayvana tekrar ettirerek yaptırmaktır. Öğrenmek ve öğretmek ise bir mucizedir, ilahi bir şeydir! 

İnsanın öğrenme hususiyetine, melekler secde etmiştir. Bu ilahi bilgi, Allah’la tanışıklığı gösterir. 

 

Esma-ül Hüsna, Allah bilgisini verdiği için, en değerli bilgidir. Bilmenin, bilginin maksadı Allah olduğu için ‘ Bilenle bilmeyen bir değildir’ der ayet. ‘Allah’tan razı olmak’ da, O’nu bilmekten geçer. ‘Bilmekten’ amaç ise; Allah’ın mükemmel, insanın ise eksik ve aciz olduğunu bilmektir.

 

Allah’ı bilmek, insanın kendi özünü bilmesidir!

Allah’ı bilmenin menzili, maksadı; Esmaül Hüsna iledir. Allah’ın yarattığı her şey, bir mana taşır. Mana, Allah’ın varlığını anlamaya vardırır. 

Yarabbi, beni Esma-ül Hünsanla hemhal eyle ki, Halik’den mahlûku, mahlûktan Haliki daha iyi anlayayım, Sen her şeyi anlamlı kılansın.

Allah kuluna, esması ile hidayet eder. Allah, sonsuz, sınırsızdır, kul sınırlıdır.

İnsan dâhil her şey; sınırlıdır ve Allah’ın sınırsız olduğunu söylerler. 

Kul, bunu hep müşahede eder, inşallah!

 

El Mümin; mutlak, eşsiz ve sınırsız, eşsiz ve benzersiz, güvenilen tek varlık olan Allah’ın esmasıdır.

Kul, ona inanmayacak ta kime inanacak? Ondan gayriye iman, dalalettir, hayırsızdır.

İnsanı hidayete getiren, imanıdır. Sendeki inanma; O’ndan sanadır ve her şeyden emin olmaktır! 

El Metini bilen, ona dayanan, metin olur. 

El Hasîb, Varlığı hesap üzere yaratan Allah

Ağacın dalları, dallarında dizilen yaprakların sırası ve aralarındaki mesafe hep bir hesap üzeredir. Kadın ve erkek sayısı, bir hesap üzeredir. Bu ilahi düzen, Allah’ın El Hasib esmasındandır. 

Ağacın yaşı, onun gövdesindeki iç içe halkaların sayısı ile anlaşılır. İnsanın da yaşı, bedenine, saçına, başına, yüzüne işlenir. Bakınca adamın yaşı söylenir. Bütün bunlar Allah’ın hikmetidir. Kâinat bir hesap işidir. Varlık; Allah’ın parmak izidir. Her şey bir hesapla korunur, bir hesapla bozulur. Bu bir mikro-makro, biyolojik olaydır.  Allah el Hasib esması ile varlığı, bir hesap üzere tutar. Sen de ölçülü ol! Hesaplı ol!  Aşırılıktan kaçın! Kendini bil!

Hasbin Allah ve nimel vekil; Allah bize yeter, bize vekil olarak O yeter demektir.

Hasîb sensin Yarabbi!

Hasîb nesep meselesi, babası ile anası ile övünmedir. Beni övenleri, ben de başkalarını övmeyi sevmem. Allah, bana ne vermişse o kadarım. Biri sizi överek sizden bir şey bekliyorsa, ona o beklediği şeyi vermeyin! Böylece, onu terbiye etmiş olursunuz. Onu yalaka ve parazit olmaktankurtarırsınız. Övgü, Allah’a mahsustur. Ondan gayriye övgü; yanlıştır ve şirktir.

Övgü, insana kibir ve azamet verir. İşte bu, Allah’a ait olanı kula vermek şirktir. 

El Musavvir; eşyayı birbirinden ayıran, şekli veren demektir. Böylece biz, eşyayı birbirlerinden ayırarak tanırız. Elmayı, armuttan ayırabiliriz. El Musavvir; insanın halini suretine yansıtandır. Allah, yarattığı her şeye şekil ruh verendir. Resim yapan insana, Allah adeta derki: Onun resmini yaptın, ama hayat veremezsin!

 

Veciz sözler;

Vahdet, vahdettir. Kesrette Vahdet’i bilmek, mühimdir.

Allah’ın mukaddes kıldığı mukaddestir. Gerisi hurafedir. İnkâr da, iman da Allah’tan; niyet, sendendir. La demeyen illa diyemez!

Zanlar; hiçbir zaman hakikatin yerini tutamaz, ama hüsnü zan, taşımalı, suizan taşımak iyi değildir. İnsanı bilmeden yargılamak, insani adalete sığmaz. 

İnsanda bulunan dikkat çekme arzusu, onu hakikatin zerresine eriştiremez. Hakikatten haberi olmaz. Acayip şekillere girer. Maskaradır. 

Yatan; iyi değildir, kalkıp uyanan, aktif olan iyidir.

O bencil adam var ya, bencilliğinden dolayı dindar olmuş. 

Önüne gelen her şeyi yiyen, aklına gelen her şeyi söyleyen domuz yapılıdır. Çünkü domuz, önüne gelen her şeyi, ne olursa olsun yer. 

De ki ben gaybı bilmem. Ben aracı değil, elçiyim.