Bizden yıllardır sistem-i ilahi ve düzen-i ilahiyi duyuyorsunuz.  Varlık; rahman ve rahimdir.  Yani gözetici ve koruyucudur. Tümünün adı ‘ahet’tir.  Ahet, Allah’tır.  Ayarlayıcı ve düzenleyicidir.  Aslında rahman ve rahim olan hususun manası yakıştırmadır.

Ne demek bu?

Firavunluk, peygamberlik, kraliyet, demokrasi…  O da bitecek.

Bunları dinleyen; eblehlikten, cahillikten kurtulup kemâle varır. Hakikati görür.  Bu dünyada en büyük kudret, muhabbettir.  En kötüyü iyi eder.  Acaba sen kendin böyle bir muhabbet taşıyor musun, nasıl böyle bir muhabbetin süruru içinde olursun?  Muhabbet yükseldikçe mantık geri gider.  Zihin dolu olduğu zaman muhabbeti engeller.

Bunun karşısında ise, neredeyse tüm dünyada, dinlerin enflasyonunu görüyoruz. Haçlı seferleri, aynı zamanda bir turizm olayı olmuştur.

Beynin saman dolmuş ve bu durumdan memnunsun.  O samanı, harman bile yapmak istemiyorsun.  Zihin birden boşalmaz, yerine yenileri konmaz.  Yeni, doğaçlamadır.

Yağmur, nehirlere ve denizlere karışmasa olmaz.  Tuzlu olan tuzlu olmayana ihtiyaç duyar, bu yüzden karışır.  Kocaman umman, durgun olduğu için tuzludur, yoksa kokar.  Tuzsuz olan ise, harekette olduğu için tuzsuzdur.  İkisi birbirine geçmek icabındadır.

İnsanların arasında aktiflerin olması gibi, durgunların da olması icap eder. Aksi takdirde dünya batar.   İkisi, birbirini dengeler.

Gecenin ardı gündüz, sıkıntının ardı ferahlıktır.  Hep ferahlık mı olsun?  Olmasın.

Bütün meyveler gece olgunlaşır.  Geceye izin ver.

***

Davulun, zurnanın, insanın seslerinin ayrı sesler olduğunu sanıyoruz.  Aslında, ‘ses’ zaten vardır.   Davul, zurna, insan ve diğerleri, onu ortaya koymada aracıdır.  Aynı şekilde, var olan danstır. Balerinler, flamingolar, tayfunlar her an dans eder.  İnsanın yaptığı dans, bunların yansımasıdır.  Dünyanın dönüşü de danstır.  Ama natüreldir.  Sema halinde olmakla, şamata halinde olmak karşı karşıya gelir.

***

Bir karşılaşmada ilk selam veren dörtte üçünü alıyordur gönül muhabbetinin.  Selâmı alan ise dörtte birini.  Çünkü ‘o bana selam versin’ diye bekliyordur  Hâlbuki kimi selamladığının farkında mısın?  Neden önce sen selâmlamaya girmiyorsun?

Kendindeki ‘hiç’liği bilirsen, sistemin ihtişamını anlarsın.  Sen öyle oldukça sistem-i ilahinin sistemi içindesin. Görünen, gölgedir.  Güneş çıkınca gölge kalır mı?  Bunların hepsi rumuz.

***

Hayvan âlemi natüreldir.  Biz insanlar ukalâyız.  Sen Allah’ın sistemine ukalalık ediyorsun. Bağışıklık sistemini, acıyı bozuyorsun.   Acıyla doğuracak kadının acısını kesiyorsun.  Çünkü para kazanacaksın.    Hâlbuki o doktor, elinden gelenin en iyisini yapacağına yemin etmiştir.  Tıp âlemi aşırılığa gider. Hasta olmamanın bilgi ve davranışları natüreldir.  Onu bozmak sunidir.

İnsanoğlunun her yaptığı hayret ve zevktir.  Herkes görmez.

Ekmek, vücut  için tâbidir.  Her türlü sıhhat, afiyet ondadır.  Natüreldir.  Mayası kendindendir.  Ateşte, odun fırınında pişer.  At, arpa yer, kırk türlü şey yemez.  Ada’da,  yollarda atlar pisler. O, tabidir.  Pis midir yollar?  Atın pisliği tâbidir.  Egzost mu daha iyi?  Git onunla yaşa sen.

Ukalâ dedik; en büyük ukalâlar, dünyaya yön vermeye kalkanlardır.  Zira âleme karışmaktadırlar.