O’ndan gelir, O’na döneriz!

Hiçbir şey, onu Yaratana gizli olamaz. Her şey onu yaratana, ayan beyandır. Yaratık, O’nu tam bilmez. Bilse, mesti hayran olur. Mahlȗk’ un bileni ile bilmeyeni, bir değildir.

Maddi bedenin hareket merkezi kalptir, manevi olanın merkezi de, gönüldür. Bütün varlığın, kainatın merkezi de, Halik’ tir. Halik’ in ve mahlȗk’un merkezinde Allah vardır!

Allah hakiki varlık, yaratılan varlık ise mümkün varlıktır. Ona bu imkânı veren, Allah’tır. O’ndan gelir, O’na döneriz. O’nun için “Allah ya Daim” deriz.

Hiçbir şey, Allah’ tan kaçamaz! Bunu ister severek, ister istemeyerek yapalım, muhakkak kaçamazsın! Bu insana verilmiş, lütuftur ve her zaman yenilenir. Bu yenilik, her an Allah’ı tesbihtir.

O’ndan gelir, O’na döneriz!

Tefekkür, en büyük ibadettir!

Tefekkür eden görür ki, şifa ve nimet Allah’ ın ona verdiği lütuftur ve bu lütuftan sevecen ve yardım sever nitelikler kazanır ve başkalarının da hayatını nurlandırır. Nasip, Allah’tandır. Bu yolda olanlar, nasiplenir.

İnsan, kendi hayal gücünün sureti veya yansımasıdır. Kendini nasıl düşünüyorsa o kadar büyük ve bu yüce yolda o kadar küçüktür. Bu yönden tefekkür, en büyük ibadettir. İbadet, Allah’a yaklaştıran yoldur.

 

Allah, her şeyi bir amaç içre yaratır.

Allah, her şeyi bir amaç içre yaratır. İnsanın kafatasını, içindeki beyni muhafaza etmesi için yarattı, beyni içindeki akıl için yarattı. Akıl, idrak ve vicdanı da varlığı taşımak için yaratmadı. Halik yaratır, yaratık Halik içindir. Eserden maksat, Müessistir. Her şey, Allah’ı söyler ve O’na vasıl olur.

Olaylara bakacak olursak, onlar tek bir doğruluk üzeredir. Bunun üst başında Allah, alt ucunda insan yer alır. Üst ucu sınırsız, alt ucu ise sınırlıdır. Bir ucu ölümsüz, öbür ucu ölümlüdür. Hayatın manası ve en derini özlemi, bu iki ucun birleştiğine varmaktır. Allah esmasını anan insan, kendini unutur; ruhunun sahibine varır.

İnsanın davranışı, ahlâki veya ahlâksız olur. Bunun da insanın üzerinde, derin etkisi olur. Allah, varlığı bir görev üzere yaratmıştır. Bu da, yüksek bir haslet üzeredir. Varlığın hiçbir anı, Allah’ sız olmaz! Bunu düşünüp bilenler, her halde ve her an Allah’la olanlardır.

İnsan, gözyaşı döker;  kalp üzülür. Bu ancak merhamettendir. Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz. Eğer kuşatıcı bir göz, gidilecek bir yol olmasaydı, Dünya’ya geliş gidiş manasız olurdu.

Allah ne ki yarattı, her şey manalıdır.

Allah, hiçbir şeyi manasız yaratmadı. Allah’ın bir oluşu; zatında, sıfatlarında, isimlerinde, fiillerinde, Rab oluşunda ve hâkimiyetinde eşi ve benzeri olmayan yönündedir. O’nun varlığı zorunludur. Yokluğu düşünülemeyen, yegâne tek varlıktır.

Evrenin, kainatın, cümle varlığın, sayılamayacak çokluğun, kesretin varlığı, O’nun tekliğini söylerler. Kesrette Vahdet, Vahdette tek Zatı Vacibül Vücuttur. O’dur.

Allah’ı anarak ve sabrederek, Allah’ın hükmünü ve size vereceğini bekleyin! Gökte ve yerde ne varsa, O’ ndan isterler. O her an yaratma, halindedir.

Sana “Sen bilirsin, Yarabbi” dediren her türlü olay, ne manalı ve faydalıdır. Hak, şerleri hayr eder. Arif, onu seyreyler.

Akıl, idrak ve vicdan; Allah’ ın irtibatından gafil olmamaktır. Sebeplerden, müsebbibi görmektir.

O yüce Halik, yarattığına muhteşem bir denge verdi; insana, maddi manevi denge verdi; fıtrat üzere yarattı. Fıtrat, Halik’in fıtratındandır. İnsanların çoğu, bunu bilmezler.

Hamdü sena, âlemlerin Rabbine mahsustur. Mülkün sahibi, tasarruf sahibi de O’dur. Kula emaneten, biraz verilir.

Hayşiyet; Allahın varlığı karşısında “Yarabbi Senin yüce varlığını daima hissediyor ve heyecan duyuyorum” demektir.

İfrat ve tefrik; kaçmamak, edep ya hu da olmaktır!

Allah’ın çevremizdeki yarattığı güzelliği bir görebilsek, bu ihtişam karşısında gözlerimiz kamaşır, şüphesiz Allah’ ın eserine hayran kalırdık!

Tabi güzelliğe karşı körsek, O’nu göremez ve Cemal’inin güzelliği ve yüceliği içinde hayran kalamayız. O güzel aynaya bakarken, biz de güzel görürüz.

Güzellik, natürel güzelliktir.

Sen naturel güzelliğe, naturel baktın mı?

Baktınsa ayrı gayrı gördün, izahı mümkün mü?

Kendi sınırlı benliğini aşanlar, Allah’a ulaşanlardır. Allah’în güzel Cemaline dalarken, kendilerinden geçerler. Allah’la olunca, Allah’lasın.