Kalbin rehberi Allah, nefsin rehberi akıldır.

 

Kalbin rehberi Allah, nefsin rehberi akıldır. Korku, ölüm, açlık, mal, mülk, evlat ve eşlerinizle sınanma yeri; dünya ve nefsinizdir. Bunları nimet kabul edersek, bunların geri tepmesini de hesaba katmalıyız! İlahi sisteme, Allah’ın verdiği akıl idrak ve vicdanla uymaya çalış ve onun sorumluluğunda ol ve nefsten infak et!

Allah’ın koyduğu yasayı, akıl görüp ona göre hareket etmek isterse, yapılacak şey; yine bir yönden Allah’ın yasasından olan ‘aklı kullanmak’ ve sonra ‘Allah’a tevekkül’ etmek yasasına da uyulması gerektiğini bilmelidir. Bu da ‘Yarabbi ben parçayı görürüm, Sen bütünü görürsün. Parçada bütün vardır, O galip olan Hak’tır. Sensin Yarabbi’ demektir.

Hidayet Allah’ındır istediğine verir!

Allah, sırrı devamlı murakabe edenlerin zatının ve makamının gerektirdiği şeyi bilmekten haberdar eder. Ona bunun dışında bir şey gösterilirse, ona ait olmadığını bilir. Her şeyi, Allah daha iyi bilir.

Mecliste hazır bulunanlardan bazıları, ’Şeyh benim kalbimdekini bildi’ der. Hâlbuki şeyhin, onun kalbindeki ile hiçbir alâkası yoktur. Fakat Allah’ın öyle kulları vardır ki, insanların kalplerindekine göre konuşurlar, fakat bunu bilmeden yaparlar. Ama evliyalar, daha kaza ve kader inmeden onları karşılamaya geçerler ve bunu keşif ve zevk yolu ile elde edilen bilgiyle (fehmül fehim) dedikleri bir hal ile anlarlar.

Veli, zandan kurtulmazsa onun için felakettir. Bu ‘Veli’ tafrası içinde ömrünü heba etmektir. Aslında bu, veliliği yitirmektir. Ekseriya kayıtsızlıktan, bu hale düşülür. Büyükler de, bu hale düşebilirler.

Kim kulluğunu bilip müşahede etme yolu ile yaratıcısına doğru yönelirse, ona ilahi nurlar iner ve idrak başlar; önündeki nefis darlığı aydınlanır. Allah kalpte saklanan sırları her halükarda haberdar eder.

Bir Kemal halini elde etmek için, kalbin bütün ruhani güçleriyle birlikte Hakk’a yönelmesi lazımdır. Kalbin Hakk’a yönelmesi de ilâhi hikmetle olur.Hakkı Haksız temaşa etmek, imkân dâhilinde değildir; imkânsızlıktadır; fena beka ve cem sırları da bunun içindedir.

İnsan ne kadar ilim sahibi olsa, idrakini aşamaz; idraki de tasavvurunu aşamaz. Tefekkür, Allah’ la alışverişin devamıdır, Allah’tan alakayı kesmemektir. Dolayısı ile Allah ı anlamak ve onsuz olunamaz olduğunun idrakine varmaktır. Aldatmak ve aldanmaktan salim olmak, huzur içinde olmaktır. Hamd makamı, Allah’tır. Halik mahlȗka yeter. Yeter ki o Ya Kâfi, Ya Nafi desin ve ikrar etsin!

Mahlȗk, daima Halik’ e muhtaçtır. Halik olan Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir. İhtiyaç içinde olan mahlûk, Samed olan Halik’ e dönmek ister. Allah Gani’dir.

İnsanın kendisiyle ve kendisi gibilerle, sorunu vardır. Yüce yaratıldığı halde, nankörlük etti. Hâlbuki her insanoğlu, pırıl pırıl doğar; sonradan bozulur veya bozulmaz. Âlemde Allah’ la alışveriş, yalnız insan kalbindendir. İnsan sonradan ihanet etti veya hamdü sena etti.

Kim bildiği ile riyasız amel ederse, Allah ona bilmediğini öğretir. Gerçek onunla ortak tazannum eder.

İnsanların ruhları saflaşır ve temizlenirse, farklı olsun olmasın yüce âleme yükselir. Dolayısıyla kalplerin ihtiva ettiği, vicdanların sakladığı onların hareketlerinden belli olur veya belli olmaz.

Mürşidi Kamile verilenler, müritleri için ilim olur. Onlar da hükümlerinde basiretli bir şekilde, Allah’a davet ederler.

Kalplerimiz, zikirlerle saf hale gelir; engel perdeleri kalkar; gayben, manen ve ruhen O’nunla olur. Allah daha iyi bilir.

Oldu demek yanlış, olmadı demek yanlıştır. Bekle de gör, sıdk-ı sadakat ister, hikmet ehline. Hakka dönüş, Hak ile olur. Bunda hata da olmaz. Ehli hikmet, hep Hakk’ı konuşur.

Ben suretinde benim

Sen se zatında sensin

Sen Rabbül âleminsin

Ben âlemde özetim

26.02.2015