Hayat, varlık ve insanın merkezinde Hâlik vardır. Hâlik’ in maksadı Allah’ tır. Böylece Allah yüce, mükemmel; insan eksiktir, gafildir; faili mutlak olanın Allah olduğunu unutur. Daha doğrusu insan kendisini unutur.

Dostunu iyi bil, tanı. Senin dostundan ayıran sözü dinleme. O sözde sana ziyan vardır. Esas olan kendi aslın, kendi mayandır. İyisi dön, bir de ona bak, onu bil. Nefsin daima bir illettir. Bir maksat peşinde döner dolaşır. Dostluğu da çabuk bozar. Yarın dostun senden nefret etmesini istemiyorsan Akıllı ile dost ol. Allah’tan akıllı dost iste.

Beni formalite icabı gelip ziyaret edenleri, ben kale almıyorum. Onlar benim bu hâllerime kızıyorlar.

Allah insana akıl ve fikri, kıyas delil için; zekâsını, gerçeği bulsun diye verdi. İnsan ise onu başka biçimlerde kullanmaya kalktı. Öfkelendi, kırdı döktü.

Allah’ın kaza ve kaderine mahlûk ne halde olursa olsun, boyun eğer. Sen burada bir kulsun; baş çekme, Hükmü Billah’a karşı isyan etme, asi olma. Seni topraktan yaratan Allah, yine toprağa dönmeni istiyor, teslim ol.

Sevgilinin kulluğu sana el vermedikçe, bu padişahlık meyli nereden geldi sana? Her güzele güzellik, gönülden gelir, çünkü gönül cevherdir. Âlem arazdır. Gönlün gölgesi olmaz. Eşyanın gölgesi olur.

Ey iyiyi kötüyü bilmeyen kişi, kendine bak; başkasına değil. Kendine bakarsan, başkalarına bakmaktan vazgeçersin. Kendini bilen Allah’ı bilir.

Bu iki göz, bu suret âleminde lütuftur, ikramdır. Ya gönül gözü, oradan bakan Allah’tır. Gönül gözü, suret gözünün bin katıdır. Suret gözü gaflet gözüdür. Gaflet gözünü kapat. Nurlu gönül gözünü aç, lütfu ilahiye mazhar ol.

Yöneticilerin huyu, dirayeti halkına tesir eder. Yöneticiye bak halkı gör.

Gözlü adam az ihtimalle çukura düşer. Ama kör için her zaman çukura düşme ihtimali vardır çünkü yaradılışındaki hâli budur. Bu dünyada uyanık adamla gaflette olan bir değildir.

Gerçekte her düşman, şu veya bu bakımdan sana faydalıdır. Ondan kaçar, Allah’ a sığınırsın. Yani canını sıkan her olay; mahlûktan kaçırır, Hâlik’ e vardırır. Maksadullah budur. Mahlûkun dostluğu, asıl düşman odur. Hâlik’ ten alıkoyar.

Geçmişi anmak ve gelecekten korkmak, Allah’a karşı perdedir. Her iki zamanı da ateşe at yak. Kaç zaman daha böyle bağımlı kalacaksın.

Gamlar, ümitsizlikler, ömrümüzü biçen oraklardır. Yani, bu böyle oldu, şu şöyle oldu demeler, şeytanının gönlümüzü düşürdüğü kuruntulardır. Vesveselerdir, nefisten gelir.

Az bilen ve az düşünen çok konuşur. Ölüm güç bir şeydir, ölümün son iyiliği bir daha ölüm olmamasıdır.

Kendisi kör gibi pis kokulara düşer de, bu pis koku nerden geliyor der. Burnu güzel kokular alan, candan ne güzel kokuyorum der. Bu kokunun, sevgilinin lütfundan geldiğini bilmez.

Kibir sahibi kendine zindan olur. Bu tek Allah’ın hakkıdır. Başka hiç kimsenin olamaz. İblis kibirlendiği için asi oldu. Azameti Kibriya Allah’a mahsustur.

Yanlış ne, doğru ne? Bunu neye göre, nasıl ayırıyorsun? Sen ancak tabiata bakarak söylersin. Güneş doğru; aydınlık olur. Güneşsizlik gecedir, karanlıktır. Bu karanlığı da yine güneş sisteminden olan ay aydınlatır.

Bu beden kabında tadını kaçırmış hayat suyunu sıkıntılar, dertler, kederler ısıtır, kaynatır, buharlaştırır. Uçuracak hâle getirerek onu Azad eder.

Azat ol. Değişenler hep bedene ait sıfatlardır. Ne zamana dek nefsinin esiri olacaksın? Dünyada zehir de vardır, şeker de vardır. Yerinde ikisinin de faydası vardır. Bedenin ihtiyaçlarından su ve ekmek gibi.

Dergâhta mekân kale alınmadan Hayy Allah Hu demeli. Yani mekânsızlık; türküleridir, ilahileridir. Burada mekân bir noktadır.

İki yarımın bir araya gelişinden bir doğar. Bu, bedensel bir araya geliştir. Bir de yine iki yarım beden bir araya gelir, bu da zikredilmesi gerek olan gönül beraberliğidir. İlk düşünce ve tasarım Allah’tan gelir. Allah kendinde olmuş bitmiş düşünceyi insana bağışlamıştır. Biz insanlardaki ilk, yani daha önce külli akıldan geçmeyen yeni bir düşünce, direk Allah’ tandır. Külli akıl da bir sınırdır. İlk düşünce ise sınırsızdan gelir. Yani buna vahiy denir.

Konuş. İnsanla konuşulur. Tanımadığın, bilmediğin bir kimse ile konuş. O bir söz söyledi mi, onun ruhunu örten perde aralanır ve iç yüzü görülür. Nimet insana gaflet verir. Şükür ise uyandırır.

İnsandır insan. İnsanı ancak kendi gibi insan görür, sever, döner küser, tanır. Kendini tanıyıp bilmeyen Rabbini bilmez. Bil de gör ihtişamını. Selamla gir, selamla çık. Selam, selâmet. Sıhhat ve afiyet yay. Güzel konuş, güzel hitap et. Allah seni nasıl yarattı, öyle davranmak mecburiyetindesin.

Topraktan yaratılan bedenin rızkı, süresi topraktan beslenir ve ömür kazanır. Ölümsüz olan ruh zaten cevherdir.

Yüce yaratılmış insanın kalitesini kaybetmesi, muhafaza edememesi günahtır. Ben buna günah diyorum. Mesela alkol insanın aklına idrakine ziyan verir; fuhuş, kumar, israf gibi.

Gurubu gör, dünya tülünde seyret. Guruptan güneş ve aya bir zarar gelmez, sen guruptan tülün seyret. Her gecenin bir gündüzü, her gündüzün bir gecesi vardır.

Ey Mutlu Baba, gözlerinle nergisi mest ettin. Ey güzel Mutlu Babam, etrafında güzeller senin yüzünden yapraklarını dökmüşler. Dallar senin nefesin tomurcuklarla delmiş, meyvelere gebe kalmışlar. Baba senin gönül bahçenin ucu bucağı bulunmaz. Yâri ile hoş geçinen yârsız kalmaz. Ay geceden ürkmediği için öyle parlak kaldı. Gül dikenle uyuştuğu için o kokuyu elde etti.

Mürşit, tümden yani manadan bakar ve yaşar. İnsanlara da tümden, manadan bakmayı öğretmeye çalışır.

Damladan deryayı gör, deryadan damlayı. Damlada sırlar vardır deryada gönlünü bulur. Âşık olmaya, âşıklığa heves etme. O nefsin işi değildir. Ağlarsın inlersin. Bu dünya viraneye benzer. Sen bu viranede definesin. Seni aradığım için üzme beni, üzme güzelim, üzme beni. Benim hayatımdaki aşk, iki insanın birbirlerini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şeydir.

Hakları reddettikten, saymadıktan sonra istediğin kadar vefakâr ol. Bil ki bu vefa, vefasızlığın ta kendisidir. Bilgisizlik akılda bir taassuptur. Aklı felç eder.