Gölge bir varın, vücudun iz düşümüdür. Fakat bunun gölgesi, içinde değildir. İşte biz de cehaletimiz yüzünden aslımızın farkında değiliz. Ay, ışığını güneşten alır. İşte biz insanlar da, hakikat nuru aydınlattığı halde, bu nuru görememekteyiz.

Bir kişiye hakikat nuru düşmemişse o kişi kendini de bilmez. Rabb’ iyle de olamaz. Huysuzdur. Herkesi de huzursuz eder. Çünkü kalbî değildir.

Şeytan sana Allah dedirtiyorsa o da sana Halik’tendir

İnsan, yılanın zehirli  ve zararlı olduğunu bilir ve ondan kaçar. Ama sinsi insandan zarar geleceğini bilemez. Onun için Allah’ a sığınmalıdır. Biz de çok şeyde tedbir alıp Allah’ a sığınmalıyız.

Kabiliyeti olmayan insan kıskanç olur. Alemde değerli olan insan, alemde olan sıfatları nefsinde toplar. Bunlar arasında en güzel olan, Hakk’ ın tecelli ettiği insan, ‘İnsanı Kamil’ dir.

İlahi sırrın anahtarı sende ve tecelliyi Huda’dandır.

Ruh enerjisini hissedenler, ruhun gücünü hücrelerinde hisseder. Uyanmış olanlar birbirlerini çok severler. Daima birbirleri ile olmak isterler. Mürşitler uyanmış kişilerdir. Müritler, yani uyanmak isteyenler, onların enerjisinden ve çekim gücünden etkilenirler. Çünkü onlarda enerji yoğunluğu fazladır. Çekim gücü vardır. Manyetik alanlarına girersen çekerler.

Düşünce gücü ve düşünce yoğunluğu ile insanlar, ilahi olduklarını hissedeceklerdir. Özlerindeki Allah’tan üflenen ruha aşık olma idrakine varacaklardır.

İlahi aşka düşenler, aşktan olanlar, layığı çok alırlar. Suret, yani kedi köpek aşkında olanlar değil. Karşı cinse duyulan duygu yoğunluğu, üreme içgüdüsünden gelmektedir. Gerçek aşk başkadır. Ruhun kendisine âşık olmasıdır. Âşık maşuk birdir.

Ben yaratıkta yaratanı görüyorum. O bende, ben ondayım. Ben okyanustan kopan yağmur tanesiyim, o da okyanus. Ben latif bir buket içinde bir su zerresiyim. Su ve insan bir bakıma aynıdır. İnsan yoğunlaşarak bedene bürünmüş ruhtur. Ruh da Allah’ tan üflenmiş sırrı ilahidir.

Çiçek meyve vermediği halde her yere çiçek ekeriz. Neden? Olaylar içindeki benlerin farkında değilsen anlayışın senin için bir anlamı olmaz. Anlayış beş duygunun içinde nizam tutar. 

Anlayış, farkında olmaktır. Farkında oldukça anlayışın da fark eder. Ey oğul birdir, kap değişse su. Değişim kaplarda olursa su aynıdır. Suyu, özü arıtıp değiştirmek, maksattır.

Bilgi, kişinin kendi bilincinde yaptığı yolculuktur. Yolun sonuna vardığında bilgi biter bilgelik başlar. Bilgi kitaptır. Bilgi bittiğinde okunacak kitap kalmaz. Sen artık kitap olmuşsundur. Bilgide kalırsan bilge olamazsın.

Özlem varsa, kadir bilgelik vardır. Sevgi vardır. Kopuş yoktur. Çünkü sevgi, muhabbet fıtratından gelir.

İnsanları diğer canlılardan ayıran; ruhun kendi, özü olarak seçmesidir. Yoksa insanın beden yapısı maymuna benzer. Ama kâmil insanda Mevlana, Musa, İsa, Hz. Muhammed olmak vardır.

Alkolün, ilaçların ve sigaranın etkisi bedenden ziyade hakikat ilminden insanı alıkoyar. Hakikat ilmine sahip olma insan içinde ilaçtır.

İnsan, çok karalanmış bir sayfayı silmeden tekrar beyazlatamaz. Silmenin yolu, nedamet, burun dikliği, edepsizlik, inat, ısrar değildir. Kafayı bir yere çarpıp hafızayı kaybetmek, her şeyi unutmak gibi olmalıdır. Böylece değişecek, siz eski siz olmayacaksınız.

‘’Seni sevdiğim için yaşantımdan hâsıl olan günahlarını döküp, sevgine layık olmaya çalışıyorum.’’

Bir kimseyi değiştirmeye uğraşmak kendini değiştirmektir. Başkasını değil.

 

Ehli hal, yaşadıkça okur. Tabiatı, Halik’i eserinden okur.

 

Hoş geldiniz de, hoş bulduk cevabını al!

 

 

Güzel bak, güzel gör. Oyun senden düzen senden
Halden hale girmek kimden
Kimi kime kim bildiren
Mutlu dendi Mutlu kimden

06.03.2018, MRM

 

 

Adı Esra Hak kayıra
Sırrı Huda lütuf ona
Mürşit nedir onu bile
Razı ola Mutlu Baba

12.03.2018, MRM

 

 

Ehli tasavvuf değil diyemem
Gönülden gelen şiirleri var
Onu terk et desem de edemem
Gönül hanende onun yeri var

MRM