Nefs-i Vahid!

Beşer, üflenen cüz-i varlıkla yaşar. Yani nefsi ile sever, nefsinin gözünden görür. Arif ise, kül ile sever, Hakk’ın gözünden görür, Hak ile yaşar.

Her şey, tek nefsten yaratılmıştır. Asıl nefs, Hakk’ın nefsi olan Nefsi Vahidedir. Hatta insanların, bütün yaratılmışların suretleri de dâhil, Hak görüntüsüdür.

Nefsi cüz-i denen insanın nefsi, yani kişinin kendi nefsi, külli nefsin suretlerinden bir surettir. Allah’ın nefsi bu âlemdir. Nefsi külli denilen bütün nefs, insanı kâmilin nefsidir. İnsan-ı kâmil nefsi de hakikatinde Hakkın nefsine ayndir.

Halȋk mahlûk dersen, ikliktir. Ölüm doğum dersen, ikiliktir. Güzel çirkin, acı tatlı dersen ikiliktir. Cüz kül dersen, ikiliktir. Namütenahi ikilik, tek ve bütün olan Allah’ı söyler. Ahedi söyler. Vahid-i küllidir. Külli akıldır.

Varlılığın bana verdiği acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ölüm korkusundan, haksızlığa uğramaktan, Sana sığınırım, Ya Nafi, Ya Kâfi, Ya Metin, Ya Kerim Allah!

Dertsiz, külfetsiz olmuyor. Çünkü Allah’ sız olmuyor. Bilginin hakkı, sözün hakkı olan asıl Allah’ın hakkını teslim et! Allah’ı unutma! Her an O’nu an! O’na yalvar! Allah, bu okul âleminin öğretmeni yani Rabbidir.

Cahil, bilgisiz olduğu için her şeyi yerinde, düzgün sıhhatli yapmıyor. Yanlış bilginin üzerine, sağlam bina olmaz!

Allah’ı bilmek ve anlamak için, insan olmak lazımdır. Onda beş organ ve muhtelif duygu vardır.

Mahlûkun içinde Halȋki, sanat içinde sanatkârı bilmek, bunları bilmeye vesile Esmaül Hüsnadır. Allah her şeyi, yerli yerine koyar. İnsan buna dikkat etmelidir.

Allah, yarattığını sever; sever ki yarattı. Renkli yaratır, canlı yaratır, fevkalade yaratır. Beni seviyorsun ki yarattın. Beni de Seni sevme idrak ve lütfuna mazhar eyle Yarabbi! Âmin.

İnsanlar da hayvanlar da, ağaçlar da yavrularını sevdikleri için doğururlar. Ağaçlar, sevdiği için çiçek açar ve meyve verirler.

Gönül, halle olandır. Kal, nefsle olandır. Tasavvuf ekolünün talebeleri, kalden hale geçme yolunda olanlardır.

Derin tefekkür hali, uyku ile uyanıklık arasında bir haldir. Kale dökünce, malumat olur. Bu, nefse dönmek içindir. İlham, ise sadece Allah’a dönenler içindir.

Bilgi akıl ve okul yolu ile elde edilir dense de gerçek bilginin yani hakikat bilgisinin akıl ile değil, mükaşefe yani gizli ilimlerin keşfi yolu ile elde edilir.

Mahlûk, bilhassa insan; Halȋk’ini bildiği zaman ene’l Hak der. Ne olursan ol, gel der. Ne ararsan, kendinde ara der ve arif için bir itikat ile kayıtlanma yoktur, yani arife din yoktur, yani hakikati anlamış Arifi Billâh için, dinle tahdit (sınır) yoktur.

Tıkanık yolları daima açan, Fettah olan Allah var! Her müşkülünde, sıkıntında “ya Fettah” de!

Fiiller sıfatının, esma zatınındır. Allah’ın, doksan dokuz ismi vardır. Allah deyince, doksan dokuz ismi söylemiş oluruz.

Rızaya râm olan, mutlu olur. Mutluluk, ele geçince hiç kaybolmayandır. Gelip geçen, mutluluk değildir.

Esma-i Hünsayı bilen, Allah’ı bilir. Allah’ı bilen, kendini bilir. Kendini bilen, Allah’ı bilir. Kahrın da hoş, lütfun da hoş deme idrakine varır.

Sevgisi olmayanın, inkârı vardır. İnkâr, sevgisizlikten gelir. Unutacaksan, küfrü unut!

İnsan; dünyadan aldığı malını, mülkünü, beden ve bütün varlıklarını dünyada bırakır. Yalnız ameliyle, yaşantısından aldığı maneviyatı götürür.

Vahşi hayvanlar, doğanın bakir dağların, ormanların, ovaların ruhudur.

Ben sizinle sohbet ediyorum, binlerce insan yazdığımı okuyor, yüz yüze olma imkânına herkes sahip olamaz. Ama kulaktan kulağa sürer gider.

Sohbet geleneğini sürdürme imkânını ver yarabbi! Bazen bir saatlik sohbet, onlarca kitap okumaktan iyidir. Sohbet yüz yüze, gönül gönüledir.

Aktif iyi olan, hikmet ehli olur ve Allah hikmeti ona verir ve o hayır bulur; hayır sahibi olur; ulûl erbap sınıfından olur.

Küçük noksanları ve eksiklikleri ile mütevazı olan evlerimiz içindeki aile; fertleri ile yine en huzurlu yer, vatan çekirdeğidir.