Nefes ilahi bir zikirdir.

Nefes ilahi bir zikirdir. Ruhla maddeyi birleştiren nefes, insanın maddi varlığını terk edince ölüm denen şey gerçekleşir. Bu da nefesin, hayat kalitesi hatta hayatın ta kendisidir. Nefesin beden ve zihinle olan teması, onları canlı tutar. Yani ne beden, ne de zihin kendi başlarına canlı değildir. Yüzeyde bir hayat belirtisi arayacaksak, nefese bakmalıyız.

Bu yolda, velinin; mürşidi kâmilin nefesi çok daha kuvvetlidir. Onların nefesi, sizi istediğiniz kata çıkarıp indirebilir. Bütün gizemler, mürşidin nefesinde saklıdır. Onlar, Allah’la ve Allah varlığında zengindir. Onlara uyan fakirler de, maddi manevi zenginleşebilirler.

Fakir yani yoksulluk nedir? Fikri ve zikri maddiyata bağlamamalıdır. Bunlara bağlanmayan fakir, Allah da zengin olur!

Tasavvuf ilahidir. İnsanlığın aczine yetişen de yine tasavvufi ilahi bir sohbet manzumesidir. Bu sohbetler, hikmet sırrının zevkini vererek, insanlara bu âlemde bir nefestir; ruhun gereğidir.

Sufizm, evrensel bir bilgeliktir. Hiçbir dine ve millete mal edilemez. Bu bilgeliğin, ilâhi boyutu şüphe götürmez. Ehli tasavvuf yiyip içebilir, çalışıp oynayabilir. Uyuyup kalkıp çarşıda ticaret yapabilir ama Allah’ı bir an bile unutmaz. Mürşitteki talim de, mürşidi ve ondan yüce Allah’ı hatırlatır.

İnsanlar mistik bir kişinin, bir hayalde, dünyevi meseleler hakkında hiçbir şey bilmeyen, pratik olmayan bir insan olduğunu düşünürler. Oysa tam anlamıyla mistik olan kişinin, dengesi vardır; ruhsal şeylerde olduğu kadar dünyevi konularda da akıllıdır. Gerçek bir mistik kişi, esinlenmiş bir sanatkâr, mükemmel bir bilim adamı, etkili bir bilim adamı olmalıdır. O da maddeci zihinli insan kadar, nitelik sahibi olmalıdır.

Hakikat, kitaplarda olmaz ve anlatılamaz. Baba sohbetler yapar, seminerlerde konuşur. Onun bu konuşmalarını yazıya alır, Mutlu babanın sohbetleri diye yayınlar ve kitaplar haline getiririz.

Akıl senin, nefis senin, gönül senin. Seversen sevilirsin. Nefsinin istediğini, yaparsın. Aklının erdiğini kabul edersin. Bunun için senden başka kimse sana, senin yaptığın iyiliği veya kötülüğü yapamaz. Ahlaklıysan kendine, edepsizsen yine kendine!

Dünyanın bilincinde olan, Allah’ın bilincindedir. Allah’ın bilincinde olan, dünyanın bilincindedir. Bak, iki göz iki bakar, bir görür. İnsan Allah’ın yüce yapısındandır.

Cennet ve cehenneme aklını takanlar, her an diri olan Rablerinden mahrum kalırlar.

Yalancı düşünce ve inançlar, hayatı zorlaştırıyor.

Allah demeyince kalp uyanır mı? Allah’ı zikreden kul kınanır mı?

Nurun manevi ışığını, maddenin ışığına tercih etmeyin!

Allah’ın zikrini Allah’ın sohbetini kesip gidiyor. Ticaret yapıyor, yiyip içiyor, eğleniyor, geziyor, mürşit Allah sohbetini yaparken o çay servisi yapıyor.

El Kuddus, sonsuz; mukaddes, arı,  bereket, mübarek, Allah’a mahsustur.

Arı çiçekten nasıl bal yaparsa, domuz da varlıktaki pisliği temizler. Allah’ın şerri; olmaz! Yarattığı her şey, faydalıdır. Allah Kuddustür, yegâne Kuddustür, gayrisi kutsal olmaz!

Toprak anadır, yani edilgendir. Erkek etkendir. Bu ilahi düzenden dolayı kadın, mürşidi kâmil olamaz.

Kramozon bakımından bakacak olursak, kadında iki x vardır, yani iki kadın kramozon vardır. Erkekte ise bir X bir Y kromazonu vardır, Yani bir erkek bir de kadın kramozonu vardır.

Örnek almak yerine, ibret almak daha evladır! Zorlama da öyledir. Zorlama değil, zevk, sevgi, arzu ve içten gelen bir aşkla olmalıdır. Asıl sanat ve irfan yolu, budur.

Bilgi elde etmek; malumat kabilinden değil, irfan kabilinden olmalı, akli, nakli, taklidi ve ezberi olmamalıdır. Tercihimiz olabilir ama sizin olmalıdır.

El Cebbar: İnsanın ruhunu, idrakini yanlışını düzelten; sistemine uygun haline getiren; zorlayan, cebren onaran, cebren düzelten; zahmetsiz cebreden Ceberuttur.

Yaradılışı itibariyle insan, tekâmül etmeli. Allah, Cebbar esmasıyla insanları tekâmüle mecbur eder. Allah’ın Cebbar esması, lütfunun cebridir.

Allah zulmetmez, ihya eder. Zulme yönelen, kuldur. Dünyada davranışlar, sergilenmiştir. İyi davranış, kötü davranış kula verilmiştir.