Gönlün kıblesi Allah’tır.

Gönül manadır; manadan maksat da Allah’a varmaktır. Burası kesret âlemidir, her şey ayrı görünür ama okuyan ve yazan birdir. Allah gönüldedir demek, Allah gönle hitap eder demektir. Yani, Allah’a varan onu gönlünde duyandır!

Benliğin, (egonun) teslim olmasıyla; yani bakışın ve yoğunlaşmanın Allah’a sabitleştirilmesi ile idrak kendiliğinden bir akışa girer ve Allah’a her dem uyanık ve duyarlı olmak; dünyanın özüne, hikmetine varmaya dönüşür.

Dünya bir misal âlemidir. Dünyada yapılan ibadetlerden maksat da Rububiyettir. Dünya; insanı ‘insan gibi bir insan’ ve insanı ‘insan-ı kâmil’ kılmak için bir okuldur. Bu okulda, ruh beden içinde talebedir. Bu dershanede, Halik’ in kula terbiye için verdiği araç gereç olarak ne varsa, daima Allah’ı okutur. Burada göreceği dersler içinde başlıcalar; şeytani ve rahmani olacaktır. Hayat- memat, gece -gündüz, acı- tatlı, Halik- mahlûk ikilemi yani, kesret vahdet yolculuğu içinde akıbet mezuniyetine gidilir.

Bu dualite (ikilem) içinde olan dünyada, sana cüz-i irade verdim, verdiğime saygılıyım. Sana verdiğim cüz-i iradeni nasıl kullanırsan onu öyle kullanmana izin veririm.  Burada iyi ve kötü sana ait olur. Allah; kapısız duvar, geçitsiz yol yaratmamıştır. Ara gayret et, kapıyı çal, kapıyı açmaya gayret et! Tembel, gayretsiz olma! İş bulmak için, kapı ara ve kapıyı çal! Bir kapı kapanırsa, Allah bir kapı açar. Erkeğe yaklaş onun gönül kapısını çal, kadına yaklaş onun gönül kapısını çal, muhakkak açılacaktır!

 

Zikirde kalp zihin Allah’ta tevhid olur;

Yokluktan gelip yokluğa giden insan; bunda maksadın ne olduğunu anlamaya çalışmalı; zikirle zihni ve kalbi arıtarak katı olan nefsten özgürleştirerek maksadullaha varmalıdır.

Doğru yapılan her zikir, ilahi bir fikirdir. Zikri neyse, fikri de odur denir. Asıl cehdî zikirde, kalp ve zihin Allah’ta tevhid olur. Bu zikirler hafi ve cehdi olur.

Bilme isteği ruhta doğar. Kişi, neyi bilmeğe değer olduğunu ayırt etmelidir ve bu yolda pek çok şeyi sorun etmemelidir. İnsan, tahdit edilmiş zamanını gereksiz şeylere adadığı zaman, yaşamanın amacını kaybeder.

İnsanın hayattaki amacı, ruhun sırrını bulmak olmalıdır. Beden atı, bu yolda çok lazımdır. O beden artık dünya için bir gaye değil, insanı ruh âlemine taşıyan bir binek olmalıdır.  Böylece sonlu varlık olan beden, nefsi barındırarak (ondan faydalanarak ) kurtulmuş olur. Bir insan başkalarına bakarak, onların hatalarını, zayıflıklarını, keşfederek kendisini aynada görüyor gibi kabul edip, kendine çeki düzen vermelidir ve ruh zenginliğine varmalıdır.

Ruh; akıl, idrak, vicdandır.

Allah Vasi ve Kadirdir!

İrfan istiyorsan; talep tohumunu mümbit olan toprağa ekmeğe bak! Böylece bir tohum, bin tohum olur. Cennet yolu, ekilen tohumdur. Tohumu da, onu ekecek eli de, tarlayı da Allah verir. Senden gayret senden talep, senden istek olmalıdır. Allah Vasi’dir, Allah her şeye Kadir’dir.

Pasif iyiden, aktif iyiye dönüş! Allah’ın Vasi esmasına sığın!

Kıblegâh-ı Kibriyaya dön! Şekli kıbleye dönme, eşya olursun! Allah’ın her şeyi kuşatan kapasitesi geniş, eşsiz, benzersiz, sınırsız, bilgisi, iyiliği ve rahatı sonsuzdur.

Yaratan sonsuz, yaratık sonludur. Âdem’in yaratık olarak, kapasiten dardır. Sıkıldığın, daraldığın zaman Ya Vasi, Allah de! O’nun geniş kapasitesine sığın! Darlıktan geniş ve Vasi olan Allah’a sığın! Darlıktan kurtul, feraha kavuş!

Yarabbi, ben her şeyimle seninleyim! Senden özge, başka bir şey yoktur! Ben aciz Sen sadık, ben yaratık Sen yaradansın! Sen Halik, ben mahlûkum ama yine de seninim.

Hakkın kulları ile beraber olsan da, bu tecellide olduğunun idrakine varmadıkça yakın olamazsın. Oysa Allah, nerede olsak bizimle beraberdir.

İnsan; büyük mevcudatı içine alan bir nüsha yani suret, kopya âlem olduğundan onda her varlıktan bir hakikat vardır. İşte o hakikat, o mevcuda bununla beraber ve bununla aralarında münasebet bulunur.

Hoşnutsuzluk ve iyimser bakıştan mahrumiyet, insanların hayatın iyiliğine; sevecenliğine; anlayışına; hizmetine; yardımına ve faydasına gözünü kapatmalarının bir sonucudur.

Hoşça bak zatına ve âleme!

El Mümin,

Yegâne güvenilir; sonsuz güvenle var olan Allah’tır ve Allah imanın da menşeidir. Dalaletten hidayete döndüren imanı Allah verir. El Mümin, Allah’tır. Emniyet hali, O’ndan gelir.

Surete arkadaşlık, dünyada biter. Gönülden arkadaşlık, ahrette de devam eder. Cennette de beraber sürer.

Ayakkabın olmasa da, ayağının sağlam ve sıhhatli olması Allah‘ın vergisidir. Ne kadar hamd-ü sena etsek azdır! Mutsuzluk, daima Allah’ı anmayan yani zikir etmeyen zihindedir.

Duasız, şık ve modanın sofralarında değil; tevazu içinde olan sofralarda dua okunuyorsa, böyle bir sofrada yemek ne kadar sade olursa olsun, sofrada ilahi lezzet ve sıhhat afiyet vardır.