Arifler her bir ismin kendinde açığa çıkan ‘’hâl’’i şuurlu olarak gören ve bilendir. Değişiklik içinde değişmeyen, aynı kalanı idrak eden tek kamil yine ariflerdir. Onlar Hakka ulaşmışlardır. Ulaşamayan beşer her an yaratılıştadır. Herkes hal kapısından bizzat kendi geçer, nefsi geride aşkı önde olarak.Bizden istenen nefs, öfkeyi, kini, kibri yenmek ve yok etmek değil; aşkı, sevgiyi, yüceliği önde tutmaktır. Aklını hırsından, aşkını nefsinden, erdemini kibrinden, ruhunu bedeninden önde tutabilenler geçecek birlik kapısından.

Ciddiyet ve samimiyet, doğruluk ve merhamet bence din olmalıdır. Arifin dini budur.

İnsan yüce yaratıldığı halde kusursuz değildir. Mahluktur. Mahluk Halik’ in gölgesidir, suretidir. Suret asla asıl olamaz, aslı ifade de edemez.

Allah zatı ile Rahman’ dır, fiili itibarı ile Rahim’ dir. Yarattığını bilinçli kılar.

İnsan dedikodu eder, dolayısı ile sevabı kaybeder. Dedikodu yaptığı kişilerdeki güzellikleri görmez, yalnız çirkinlikleri görür. Ne fena görüş ne fena manzaradır bu. Senin ayıplarını araştıran insanlarla olma. Nice kimseler vardır ki başlarına gelen bir hale sevinir, halbuki o hal onun helakine sebep olur. Nice kimsenin başına gelen bela ise onun dünyasının düzelmesine, bazı isteklerinin eline geçmesine sebep olur. Öyle ise kula düşen vazife ancak ‘Takdiri İlahi’ ye razı olmaktır.

Allah’ ın dediği olur. Allah’ ın istediği muhakkak lütuftur, ihsandır, ikramdır. Kulun istediği yanlış, eksik ve cahilanedir. Hatta bazen zalimanedir. Haliniz istediğiniz neticesidir.

Yegane ilah Allah’ tır. Mahluku ilah etmek şirktir. Mahluk ilah olamaz. Mahluk cürmunu haddini bilmelidir.

Ben başta insanları her şeyi benim için yarattım. Bir anda bin şendeyim. Onları severim onlar da beni anladıkları kadar sevebilirler. Aşuk- maşuk, sevgi- sevgili ayrı ifade edilirler, asılları birdir.

Allah’ ı esması ile biliriz, salih amelle biliriz ve dua ile biliriz. Mutluluğun sırrı Allah’ı bilmektir. Allah’tan kaynayanı içmektir.