MAHRUMİYET 
Mideyi doldurduğumuz zaman huzurlu uyku uyuyamıyoruz.  Çok dolu mideyle gördüğümüz rüya ile biraz boş mideyle gördüğümüz rüya bir mi?

Bunu kimse inkâr edemez değil mi?

Dünya yaşamında da bolluk varsa şayet,  o kadar ağırlık olur işte biz Âdemoğluna…  Biraz yokluk, her zaman iyidir.  Dünyada sahip olabileceğimiz malın, mülkün, tutkunun, mutluluğun seçeneği bol iken, her zaman biraz mahrum kalmak; makbuldür.

DUA 

‘Dua ediyorum ama kabul olmuyor’ derler.   ‘Şunu bunu istiyorum ama hiç olmuyor…’
Doğru dürüst dua et ki olsun!  ‘Ben dua etmesem de keşke o beni hayırlısı ise gelip bulsa’ demek, dua mıdır sizce?

Herkes kendini sağır, kör, kafasız ilan ediyor, ‘Ben müneccim miyim?’ diyor.  Ne hallere düşürüyorlar kendilerini oysaki! Müneccim kim yahu onların yanında?

İstenir de olmaz mı?  Çeşmeyi görüp ‘’Ben buradan mı su içeceğim?’’ demeyesin…  Orası kısık akıyorsa, zamanı gelince gürül, gürül akan başka bir çeşme çıkar karşına…  Hiçbir emek boşa gitmez.

Bir şeye niyet et, ‘Olduysa alâ, olmadıysa alül-ü alâ’ de.  Zira, Allah o anda, o gün oldurmuyorsa, ‘Şimdi değil, bekle’ diyordur.  ‘Acele işe şeytan karışır’ dedikleridir bu.   Sabır ve tevazu çok önemlidir.  Allah sivrisinekteki cana, ‘Bendendir o’ diyor.  Sen ise ‘Ben, ben’ diye geziniyorsun ortalıkta.

ALLAH

Allah’ı seven, onun yarattığı her şeyi; kurdu kuşu, böceği, yılanı sever.  Allah’ı unuttuğun zaman, Şeytan’la özdeşirsin. Mahrumiyet dedik; eğer Yaradan’ı bilirsen, katiyen mahrum kalmazsın.  Bilir misin mahrumiyet nedir?  Nefis dökülür, ruhun yüceliği hükmeder, Yaradan’ı bilirsen.  Bu, en büyük hediyedir.  Esas mahrumiyet, ruhun yüceliğinden uzak olmaktır.

Ünsiyet, bağdaşmak, beraber olmak, ayrı gayrı olmamak; nasıl dünya hayatındaki mutluluk, verim ve aidiyet için önemli ise; Allah’la kurduğunuz bağ için de aynı şey söz konusudur.  Kendinizi O’ndan, O’nu kendinizden mahrum etmeyiniz; Allah’tan uzak, Allah’a uzak düşmeyiniz…

Sabrediniz…


VÜCUT

Vücut, hayvanî yapıdadır.  Aslında dünyanın özü neyse, vücudun da özü odur.  Hava, su, toprak ve hararettir yani.  Hem dünya özüyle aynıdır, hem de dünyevidir.

Beden ve ruhun esası balçıktır. Beden, geçici eşya âleminin hayvanî varlığının ta kendisidir.  Ama yüce Allah’a bak ki balçıkla haşır, neşir…  Bedenle yani.  Onunla sarmaş dolaş.  Beden diyor ki ‘Bu dünya benim hayat saham.  Geçici buradayım, benim arzularımı yapın.  Siz ölümsüzsünüz ben ölümlüyüm.   Neşe, yaşama, hayat saham dünya.  Burada benim isteğim olmalı’.

Can vücuttan çıkınca geriye kalan leştir.  Ancak o can, hiçbir zaman ölmez.  Vücutta olduğu müddetçe sevilir sayılır, gözler pırıl pırıldır, ağız tadar konuşur, burun koku alır…  Tıpkı son model bir çamaşır makinesi gibi her şey yolundadır.  Cereyan olduğu sürece işlerliği söz konusudur.

Kaç milyar hücreden bir araya gelmiştir bu muazzam vücut?

Muhabbet, can; Allah’tandır.

ÖLÜM

Milyonlarca insan var; kim geçmiyor bu dünyadan?  Kim kalıyor, hep burada yaşıyor?  Burası kaygan, sabit değil.  Allah’tan gayri bir şey yoktur, görünen hayaldir.  Geçeceksin, geçmeyen var mı?  Ölümdür geçiren.  O’nun, kuluna bahşettiği öyle bir lütuftur ki ölüm!  Kim geldiyse; peygamberi, paşası; hepsini alır değil mi?  Ve yerine yine gelir.

Sistem-i ilahiyi bileceksin; bu sistemde hiç uydurma bir çizgi, nokta yoktur. Allah’tır yaratan, eksiklik olmaz elbet.  O senin bakış açındır.  Aklın ermez.  Çocuk oynarken yağmur yağar, o rahmettir. Sen ise ıslanmasın istersin.  Sivrisinek seni sokar, ‘Ne gereksiz bir hayvan’ dersin.

Oysa ki, ekolojik sistemde ilahi oluşum, ilahtan bir zerredir.  İnsanlık cehaletten kurtulmuş değildir ki! 124 bin peygamberin hepsi de cahildir sistemin yanında.  İlahi okul devam ediyor. Geçmezsen, olduğun yerde kalırsın.

Geç!

Zorlukları atlatıp çıtayı yükselt.

TASAVVUF

Tasavvufta, bir anlık tefekkürdür aslolan.

Bazen, yanımıza gelip bir şey öğrenen, iki gün sonra ‘Ben öğrendim’ der.

Aklınızla tasavvufu anlamaya çalışmayın.   Bu sohbetlerdeki duygularınız, düşünceleriniz ve maneviyatınız; bundan sonra başınıza gelecekleri hafifletir.  Muhakkak yaşayacaksınızdır acılar ve zorluklar.  Ama hafifletir.

‘Sen bilirsin ya Rabbi’ diyorsun.  Ama gerçekten diyor musun?