KABAĞIN SAHİBİ VAR

Derviş, bir gün berbere girer. ‘Neyim varsa kes’ der, ‘hırkamla dolaşacağım.’  Biraz sonra içeri giren bir kabadayı, daha dervişin tıraşı bitmeden ‘Kalk lan kabak!’ diye bağırır.  Derviş de hiç ses etmeden kalkar. Kabadayının tıraşı biter, dışarı çıkar.

Çıktığı gibi de, yoldan geçen bir arabanın çarpması ile ölür!

‘Bu nasıl bir beddua idi öyle!’ der berber, dervişe.  ‘Yok’ der derviş, ‘içimden valla kötü bir şey geçirmedim.  Ama kabağın sahibi var!’

Ne kadar kuvvetli olursan ol, ‘sahibi var’ deyince, sahibi kadar kemâldesin…

 

İÇİN

Toplanmak, bir araya gelmek kudrettir.  Enerji alışverişidir.  Bayramlar, kandiller; sohbet toplantılarıdır.

Toplanmak dağılmak içindir.

Gelişler gitmek için, başlamak bitirmek için, doğmak ise ölmek için…

 

ÖLÜM

Allah’ın hiç yanlışı olur mu?  İnsanlar hiçbir ayrıcalık söz konusu olmadan öldüğüne göre, böyle olması gerekmektedir.  Öyle bir hakikattir ki ölüm; ondan mahrum kalan yoktur.  Allah lütufkârdır, rahman ve rahimdir.

Seni alması da lütuftur.

Diyelim ki bir adada bir kadın bir erkek var.  Aile oluyorlar, çocukları oluyor.  Adanın dışında hiçbir yerle bağlantıları yok. İçlerinden biri ölene kadar ölümün ne olduğunu bilirler mi? Hangi ailede ölüm yoktur?  Bir başka deyişle, hangi ailede hakikat yoktur, hangi aile hakikate uğramamıştır?  ‘Eyvah annem öldü, babam öldü’ diye korkarlar ya da üzülürler.

Hayvanlar ürker ya hani, işte aynen sen de öyle ürküyorsun.  Ne kadar ürkersen, hayvanî yanın o kadar seninledir, ondan kurtulamamışsındır.

 

ÇÜRÜMEK

İstanbul’da her gün kim bilir kaç otomobil trafiğe çıkıyor.  Yürümezler insanların bazıları, hareket etmezler.  Komşum diyor ki ‘Orada çok güzel bir arabanız var, çürüyor.’

Cevabım şudur:  ‘Ben mi çürüyeyim? ‘

Senin akıbetin de ölüm değil midir?  Korkuyorsun o akıbetinden, ama ölüm hayırlıdır.

Diyelim, 51 yaşındasın.  91 olduğunda da yaşamak isteyeceksin.

Oysaki ölüm haktır!  Yepyeni bir doğuştur…

Buna rağmen, ölene kadar mümkün olduğunca çürümemek lazımdır.  Bunun lüzumu hem hareket, hem de çok yememektir. Nefislerine hâkim olamayarak çok yiyenler, şeytaniyetlerini ağırlaştırırlar.

‘Ölmek değildir ömrümüzün en müşkül işi. Müşkül odur ki, ölmeden evvel ölür kişi’.  Yahya Kemal Beyatlı.

 

ÖLÜMDEN SONRA

Bundan sonraki hayatı bilmemiz mi iyidir bilmememiz mi?

Yarını dahi bilmek sıkıcı değil midir?

Lütufkâr Allah sana bildirmiyorsa…


İNSAN

İnsan, günah işleme kabiliyetindedir.  Hata yapar.  İnsanı insan yapan, zaten budur.  Günah işlemenin, insanların eylemlerine mani olmaması lazımdır; insanı saplantıya götürmemelidir.

Hep söylüyoruz; mutlulukla mutsuzluk bu dünyada aynıdır. Etki ile tepki gibi.

Ama bunu böyle duyup alışmamışızdır değil mi?

Aslında şimdiye kadar ne duyduysak, tümü bir bakıma yanlıştır.   İstatistikler duyuyoruz, hava tahminleri duyuyoruz; neredeyse yüzde yüz tutan.  Yanlıştır.  Çünkü eşref, esrar-ı mucizesini bilmemektedir.

Neden?

Kış nedir, yaz nedir?  ‘Üşürüm sobayı kurarım, soyunurum yaza çıkarım’ mıdır? Sen yüce yapı değil misin? Allah Âdem’i yüce yaratmadı mı?  Her zaman onunladır. Kendinden düşün, her zaman en değerli saydığınlasındır.  Allah da, en değerli saydığıyla; insanladır.  Bu âlem senin için yaratılmıştır, sen bu âlemin manasısındır.

Ama sen bunu biliyor musun?

 

İNSAN AYIRMAK

Sen yüce bir yapısın dedik.

Diyelim, büyük bir bahçeye girdin.  Her türlü çiçek var.  Bir tane koparırsan, ötekileri mahsun bırakırsın.

Anlamadın bunun ne demek olduğunu, değil mi?

Sınıf ortamlarını düşün…  Bir öğrenciyi seçip ona odaklanıldığı zaman ister istemez diğerleri biraz gönül koymaz mı?

Kimseyi ayırma!  Öncelikle de kendini!  Gurur iyi bir şeydir ama mağrurluk iyi değildir. Gurur yakışır insana ama diğeri yakışmaz.  Sevgi ve muhabbet taşıyan bir hanıma ya da erkeğe çok kişi talip olur. Fiziksel güzellik, muhabbet güzelliğini tamamlar.  Gönül güzelliği ilahtan gelir; muhabbet-i ilahiden.  Beraberce yapılan her şey çok güzeldir.

 

MAKYAJ

Bir bayanı düşün.  Az miktarda makyaj yapınca bile güzelleşmez mi; yahut, küçük bir operasyon yapınca?  Fiziki yapıyı, onun güzelliğini ya da güzelleşmesini inkâr edemiyorsun.

Çünkü fizik kafasından ileri değilsin.

Hey sen!  Huyunda hiç operasyon yaptın mı?  Yoksa aynı mısın? Hep aynı ortamda, hep aynı alışkanlıkta, hep aynı tavırda mısın?

Hiçbir değişiklik istemezsen, neysen o kalmaya mahkûmsun.  Kafandakiler hükümlerin, hükümlerin ise mahkûmiyetindir.


ŞEYTAN VE AKIL

Sen Şeytan’ı bilmiyorsun.  Ben de sana tam söyleyecek değilim.

Bu dünyanın direksiyonu ve pusulası akıldır.  Aklını kullanmayanın üzerine bu dünyanın pisliği yağar.  Şans da ona bağlıdır. Aklını kullanırsan şanslısındır.  Kullanmazsan şanssız. Aklın fazlalığı, ukalâlığı yahut gençlerdeki gibi delikanlı (kanı deli) olunması şeytaniyettir!

ŞEYTANA PABUCUNU TERS GİYDİRMEK

Şeytaniyetin, senin eşya halindir.

Şeytan’ı bırakamıyorsun değil mi? Bıraktın mı, nursun zaten…  Bu sohbetlerde, yazılarda ve zikirlerde; şeytanla kol kola ‘Allah’ diyoruz.  Melek senin gibi diyemez; senin gibi kol kola değil ki şeytanla!  Bütün bunları devam ettirdiğin zaman yorgun düşen, takati kalmayan şeytandır!

İlahi kudretin karşısında, sineğin kanadı bile âlemi yerinden oynatmaya kâfidir!  Sana da illa bu derecede zikret demiyorum.  Ama zikret!  Allah’ı an!  Zikir sırasında, Allah’ın vadisinde at koşturduğunu düşün…  Zaman ve kıvam gelmeden olmaz.  Zira ilahî sancıyla doğmuş olan ve sezaryen ile doğmuş olan bir değildir.

Adettendir ; ‘şeytana pabucunu ters giydirmek’ denir. İşte biz bu sohbetlerde, yazılarda ve zikirlerde Şeytan’a pabucunu ters giydiriyoruz.

Bütün bunların yanında; saf olanı, şeytanî kuvvetli olan daima kandırır.  Bu da çok güzeldir.Zaten, bu âlem hayret âlemidir.  Yalan âlemde hakikatin işi ne?

Vücuda acı faydalı da, gönle acı zararlı mıdır?  En büyük teselli Allah’tır, unutmayın!