İnsan bilmez!

İnsan doğduğunu bilmez, ama doğar. Öldüğünü de bilmez ama ölür! Yaşadığını bilmez, ama yaşar. Ağlar, güler, mutlu olur, mutsuz olur, neden olduğunu bilmez. Din der, iman der, küfür eder, ama inanmaz, nedenini bilmez. Ama insan; varlığın manası, tohumu, çiçeğidir. Sonradan olması da varlığın gayesi içindir. Maksat Allah’tır.

Allah, her şeyi yaradılış amacına göre yaratmıştır. Senin ömründe; yaşama sürende, karşılaştığın olaylara, senin kaderin deniyor.(senin kaderin yaradılış amacındır)  Bu süre içinde halinden şikâyetçi olman, senin yaradılışının hikmetine varamadığını, yaratandan habersiz olduğunu ve boşuna yaşamış olduğunu gösterir. Böyleleri hayatın hikmetine varmadan gelir gider. Yaşadığı her olayın Allah’tan olduğunu kabul eden; bunun neden ve niçin olduğuna bakmaz; rıza gösterir.

Amacı bilen Hakkı bilir. Her şeyin Allah’tan olduğunu bilmeyen nefis ise; hep karşı gelir, kavga eder.

Allah’ın gönüllere indirdiği ilim irfan hikmettir. Ehli Hikmet; Allah’ın sevdiği kullarına denir.

Marifetullah, Allah’la yaşamadır, marifettir. Gerisi gıyli kaldir, cehalettir. La insanidir. Allah’ın esması ile dünyayı yaşamak, arifi billahı yaşamaktır.

 

Hayır ve şer dediğin nedir?

Hazzı eksiltmek, hazsızlığı göğüslemek, insanı tahammüllü yapar. Bağışıklık sisteminin, olumlu yönde gelişmesi için, olumsuzlukların üzerine gitmek, onlardan kaçmamak gerekir. Zaten olumsuzluk nereye kaçsan gelir seni bulur. Bu kaçma duygunu bertaraf etmeye çalış!

Duygularımızın esiri olmak, hayvani yaşamaktır. Kolay ve bedavadan yaşamak isteği yani tembel ve cahil yaşamak isteği gibi duygular alt beyinde oluşmuştur. Beyinde yaşatılan böyle yanlış algılar, devamlı yanlış tenbihler, boyuna mazeret beyan etmek; tembelliktir, muattaliyettir; sıhhatsizliktir.

Duyguların hızı, sinirlilik, tahammülsüzlüktür. Doyuma ermenin, tolerans sahibi olmanın en kısa yolu ise oruçlu olmaktır. Yani bu, ‘Aklımı kullanıp, duygularıma karşı da oruçluyum’ demekle olur.

Hatalarımız, kusurlarımız olacaktır. Bu kemal yoludur. La abes, yanlış yoktur. Yanlış dediğin, doğruyu gösterir ve öğretir. Esas yanlış, insana zararlı olan hatayı saklamak, gizlemek, yalan söylemektir. Yalan; insanın en büyük saygı, hürmet ve itimat kaybıdır, kredi kaybıdır.

İflas edilme halidir!

Sopa yiyoruz, azarlanıyoruz, ama okuldayız. Her türlü ders alıyoruz. Öğreniyoruz. Hayatı anlıyoruz, biliyoruz.

Dünyanın zorluklarına karşı gelmek; ona dayanmak, sabır etmek gücüne bağlıdır. Allah’ın bu dünyada kuluna büyük ikramlarından biri de,  sabır gücünü ona ikram olarak vermesidir.

 

Veciz sözler,

İlmi billâh, okudum bildim diyemezsin. İlmin şu kolunda profesör oldum, yanlıştır. Sen kendini ne zannediyorsun? Senin ilim deryasından haberin olsa böyle diyemezsin.

Rahman olmayan, rahim olamaz. Rahman olan Allah, kuluna Rahimdir. Yani gözetir ve korur ve sonu yoktur. Onun sınırlarını, insan tahmin edemez, kavrayamaz.

Tefekkür düşüncedir. Düşünce ibret almaktır. İnsanın yüce oluşu ehli tefekkür oluşudur. İnsan manasız değildir.

İbadeti adet haline getirenlerin, ibadeti aslına uymaz, tesiri yoktur.

Fıtri yapı; öze aittir, mübarektir. Allah vergisidir. Onun verdiği ve yarattığı her şey lüzumludur, lazımdır.

Her hareket, Allah’tandır. Faili mutlak Allah’tır. Hakkını vermediğin şeye, haksızlık etmişsindir. Her şey, Allah adına hareket eder.

Kişi ile kalbin arasına Allah girerse orada kötülük olmaz. El Latif ve El Habir olan Allah, kalbin arasına girerse orası gönül olur. Yere göğe sığmayan Allah gönüldedir.

El Habir, El Âlim, kül Onda, cüz bizde Ben Allah’tan bahsedilen yere ve kimseye doymuyorum. Benim nefsinin zevki, bu yoldan.

El Habir; yaratılan her şey Allah’ı hatırlatır. Bana her şey Allah’ı hatırlatıyor. Şair sevgiliye, bana her şey seni hatırlatıyor dedi.

Beş duyunun her biri, sınırlıdır. Hilkatidir. Bir de kalbin beş duygusu vardır. Onda da adeta röntgen gibidir. Ağaç, kitabidir, meyvesi de amelidir.