Avunmuyor avutuyorum, gülüyor, ağlıyorum, dertliyim, derman peşindeyim.

Ölüyorum, dirilmektir maksadım. Bilmiyorum, bilginin esrarı bende.

 

İlim amelden daha üstündür!

Bir kimse gönül içinde Haktan gayrı bir ‘varı’ düşünmezse, gaybın mahalline vakıf olur.

İnsan ancak nefisten yani eşyadan elini çekerse, Allah’la olabilir. Allah’la olmak Allah’ı tanımak fakr-ı fahri (gönüllü yoksulluk) halidir. Fakr eşyadan geçmek, Allah zenginliğine gark olmaktır. Eşya varlığının, gösterişinin azı dahi şirktir!

İlahi sistemi mütalaa ve müşahede ile gönülde yerini bulmak, bedeni hareket ettirmek sureti ile amel etmekten daha üstün bir haldir. Hakikatte ilim, amelden daha üstündür. Allah’ı tanımak, ilim sayesinde mümkün olur.  O’nu amelle idrak etmek mümkün olmaz. Amel ancak maddi âlemi tamir etmek olur. Amel kulun sıfatı, ilim ise Allah’ın halidir.

İlim, kemâl mahallidir. Cehalet ise, talep yeridir. Cahilin önde olması aceleciliğinden, âlimin arkada olması teenni (ihtiyatlı ve akıllıca davranmasından) ve sabır ile hareket etmesindendir. Çünkü ilim adamı kemâl derecesindedir. Cahil ise, bir arpa boyu yol alamaz. Kâmil insan kitaptan da, hayattan da bilgi edinen kimsedir ve affetmek Kamil insanın işidir.

Akıl, din kurallarının ötesini düşünemiyorsa akıllı değildir. Üfürükçülük, dinde yasak olmasına rağmen, dinin içinden türemiştir. Çünkü İnsan, gerçeğini yapamadığı, kavrayamadığı şeyin sunisine yönelir!  Ustalık ustalıktır, insanoğlu yalanda da ustadır. Yalanlayanların vah haline!

Bunlar iflah olmazlar. Yüce yaratık oldukları halde, bunu idrak etmezler.

Kader, ölçü demektir. Onlar kaderi yaşadıkları halde, ölçüyü bilmezler.

 

Ruh Cenneti yaşar, nefs Cehennemi yaşatır!

Ruh cennetliktir. Cennetin dünyadaki örneği, ruhtur. Cehennemin de dünyadaki örneği, nefistir.

Bu ikisini dünyada idare eden akıldır ama akıl zaman, zaman yanılır. Bunları muvazenede Akl-ı selim tutar. Nefsi arzu yani, heva ve heves çekip çevirir. Akl-ı selim  “Allah-u bes baki heves”  der.

Dergâh ehline de lazım olan, daimi surette nefse muhalefet etme yolunda yürümektir. Nefse muhalefet etmekle, ruh ve akıl desteklemiş olur. Allah’ın sırrının mahalli gönül, mahezi de AKL- I SELİMDİR.  Cennet ve cehennemin, bu dünyadaki adı Âlem’dir.

Nefis, batıl bir sıfattır. Batıldan başka bir şeyle sükûn bulmaz!

Batılla iştigal eden nefisle, Hakk’ı nasıl bulabilirsin!

Ey nefsinin ne olduğunu bilmeyen aciz insan! Yaratanı nasıl bileceksin!

Nefse uyma ki onu tanıyasın! Seni yoktan var eden, yarattığını boşa yaratmadı.

Yaratan, sonsuz yaratma özelliğine sahiptir. Allah’ın dediği olur

 

İnsan davranışları!

Bir insanın menfaati kesildiği yerden dostluğu da kesilmesi; zoru, derdi, geçince, Allah’ı unutmasının suretteki (bu dünyadaki) halidir, misalidir! Ahde vefa; Allah’a ve insanlara verilen sözü tutmaktır, bilhassa ademiyetin devamı için olan evlilik akdine, sadık kalmaktır.

Bir kişi kendine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da aynı şekilde davranması lazımdır. Kişi kendisi başkalarının yerine koymalı ve davranışlarını en güzel şekilde belirlemelidir.

Ne güzel bir huydur cana yakın olmak, insanlarla iyi ilişki kurmak, güler yüzlü olmak, hataları affetmek!