Benimle insanlar arasındaki ayan ve asan olan yolunu aç, Ya Fettah!

 

Kendini Allah’a verene ne mutlu!

Beden bu dünyadan olduğu için, bu dünyaya itibar edilir. Dünya işlerini idame ettiren; cinsel münasebet, çoluk çocuk, varlık ve eğlencedir. Bir de bu beden âleminde, ruh-u havi, yani gönül hali vardır, O da Hak’tır! Dünyaya rağbet eden; geçici, faniye rağbet etmiş, Hak’tan yüz çevirmiştir. Bekaya, ahrete rağbet eden de yine Mevlâ’dan yüz çevirmiştir. Kendini Allah’a verene ne mutlu!

Bir insan Allah’la olursa bu dünya ona cennettir, Allah’la olmazsa cehennemdir.

Bu tevhit, nefes almak vermek gibidir. İnsan bunun farkında olursa, hayatı iyi yaşamış olur.

Kur’an diyor ki: ‘Allah’tan bağı kopmuş olanlar, ateşin kucağına düşerler. Onlar ölümü isteyecekler ama ölemeyecekler, onların yaşamları cehennemdir!’

Nimete yüz çevirmek, (fazla mala düşkünlük) afettir! Yokluk da, nefsi eğitmesi bakımından bir nevi nimettir ama bunu anlamadan hırs yapmak da, afettir! (Fazla mal da, yoksulluk da hırs haline gelirse afettir). Hâlbuki bütün mal, mülk Allah’ındır. Arzusu, gayreti olana Allah verir. Allah, zengin de eder fakir de. İnsan, hayra harcarsa da zengin olur. Yani Allah’ın mülküne tasarruf etmiş olur. Tasavvufta adı geçen Fakir ise, serveti olmayan kişi değildir, Fakir, sadece bir arzusu ve bir muradı olmayan kişidir!  Dünya içinde elindekini yeterli bulmak da, ancak Ârif olanın kârıdır!

Senin vicdanın Allah’ın emridir, onu iyi dinle!

Yok’un yokluğunu ne kadar güçlü haykırırsak, Var’ın varlığını o kadar haykırmış oluruz.

Her şey, her şeyle ve her şey bir şeyledir. Lâ ilâhe illâllah bunun açıklamasıdır.

İmanın, giriş kartıdır. Ay’ın güneşin ışığını naklettiği gibi, mahlûk da Halik’ın nurunu nakleder. Ondan başka varlık yoktur. Allah’ın emri, kulun vicdanında yer bulur. Kayırdığı kullarını, vicdanlı eder.  Varlık aynasında hep O vardır. Ben deme O de!

Allah kutsal kitabında diyor ki; İnsanı Biz yarattık ve ona şah damarından yakınız!

Bana yardım et ki, Ben de sana yardım edeyim!

Tek Benim, Benden başka tek yok! Ben; çift, çift yarattım; yani yine ikiden bir!

Ya Kâfi!  O her şeye kâfidir. Yetişen Allah’tır, yetişmeyen de Allah’tır.

Allah Vekildir, Allah her şeye yeter! Zalimlere de yeter!

Hayat, ne kadar acı olursa olsun Seni anınca tatlıdır. Her halükârda Seni anmakta ve Sana dayanmakta, cehd-i gayretimi arttır. Ama Allah, bu gayreti hak edene verir!

Gönülden olmak, bir uğurda emek vermek, gözyaşı dökmek kutsaldır,

Hidayete ermek, nefse uymamakla olur. Nefis, her bedende vardır. Hevesine uyarak, hicaza gitmek için o kadar adımlar atan kimse, acaba niçin nefsine ayak basmaz?

Bir kimse; nefsinin hevasını ayakları altına alırsa, ayakları yerden kesilir, Rabbine ulaşır!

İnsan ancak, nefsin heva ve hevesine; ilim,  ilham adını vermeyerek ve nefsin isteğine uygun bir şekilde tevil etmeyerek, (kendi nefsine göre başka bir anlam vermeyerek) tasavvuf yolunda makbul olur.

 

Cilve-i Rabbiniyi, hikmeti anlamak!

Allah hiçbir şeyi manasız, sebepsiz yaratmaz! Senin yaşadıklarının sebebi ve manası nedir?

Hiç düşündün mü?

Âlim kişiler, anlamak, kavramak ve idrak etmek isterler. Talepleri bu yoldadır.

Sefih kişiler yani zevk ve eğlenceye düşkün kişiler ise nakletme, rivayet ve menkıbe isterler. Bunların içinden hafızası kuvvetli olanlar, halk arasında makbul ve meşhur olurlar.

Âlimler, bu gibi yandaşlardan arınmış, onların tesirinden uzak kalmışlardır ve ilimle geçici dünya ikbalini ve şerefini elde etmek istemezler. Çünkü dünyevi (maddi) izzet ve ikbal cahillerin işidir!

Dünyevi mertebelerin hiçbirinde ilm-ilâhideki gibi bir derece, bir makam yoktur.

Manevi ilimi olmayan Allah’ın latifesini yani, cilve-i Rabbanisini ve hikmetini anlayamaz!  Fakat bu ilim onda mevcut olursa, o kul şahit, keşif makam ve mertebelerin hepsine layık olur. Ancak, ne kadar o mertebelere varsa da, ehli hâl için, Allah’ın iradesine karşı irade kullanmak yanlış olur!

Öğretmenine saygı ile hürmet et! Çünkü öğretmenin hakkı; sana, ana baba hakkından fazladır.

Ana-baba, dünyayı mamur ederken; hocan-mürşidin, ahiretini mamur eder. Onun içindir ki, mürşide, öğretmene hürmet etmek daha efdâldir. İnsan, evde, iş yerinde çalışarak, televizyon izleyerek çok rahat ilim, havadis, sahibi olabilir ama Allah’a ulaşma gayreti mürşitsiz, öğretmensiz olmaz!

Bunu isteyene Allah kolaylık ihsan eder. Kul daima bunu talep etmelidir!

 

Veciz sözler;

Zıtlık, insan varlığının sebebidir. Hilim yani yumuşak huy ve öfke; sevgi ve nefret; hırs ve cömertlik; gurur ve tevazu…

İtab (tekdir etmek) ve azar, dosttan dosta dostanedir. Hakiki muhabbetin yanında, özür biganelik ve yabancılıktır.

Vahiy ve ilham, kulağın işitmesi ve gözün görmesinden üstündür.

Hürriyet Allah’a kulluktur. Allah’a kulluk hürriyettir.

Her insanın aklı, onun peygamberidir. Bir de kavimlerin peygamberi vardır.

Beni de serhoş et

Gözüm seni görsün

Elim seni tutsun

Ağzım seni tatsın

 

Seni koksun burnum

Senle olsun huyum

Eksilmesin suyum

Mutlu senin olsun