İlahi iktidar kuvvet üzere değil, Rahmet üzeredir.

Sofralar kurulur, türlü türlü yiyecekler beden için faydalı; lezzetli, tatlı, tuzlu, güzel. Başka bir sofra vardır ki bu sofrada söz söyleyen Kemal sahibi varsa, insana neler söyler; ‘’Sofra hikmet, gönle saffet, nuru ala nur’’; gönülsüz can, ruh âlemine.

Yalan söylememek gayreti içinde oldum, gerek doğru gerek yalan yere yemin etmedim. Sevgi, muhabbet, şiarım oldu. Menfaat gözetmedim. Çelik gibi iradesi olanı hiçbir şey, bozamaz, asabi yapamaz! Mutlu, bu hususta senin iraden kuvvetli değil! Celalim, cemalim Allah içindir; Allah bilir. Gelse cemalinden sefa, celalinden cefa, lütuftur ya Allah!

O benden bir manevi hal ve iyilik istedi, ben ona ikiden fazla verdim. Çünkü bu hususta ben, Allah’ a çok şükür cömerttim. Sen buradasındır, kendi yaşamının zamanında; ben tüm yaşamların zamanındayım ve An’ da dolaşırım kainatı. Mürit, mürşit, münasebetinin, çok açık izahıdır bu.

Alimlerin güzelliği, Kerem, Hilim gibi güzel ahlaka sahip olmalarıdır. Dünyada hırsı olan, Alim geçinen akılsızların meclisinden kaçının!

İnsan, tam manası ile dinlemesini bilmiyor. Hocayı, âlimi, mürşidi, dinlemeyi, bilmiyor. Biraz dinlemesi bile çok şeydir. Mürşit hikmet söyler, kim dinler? Ses gürültüdür. Bu gürültü içinden, insan istediğini seçip işitir. Duymak için, kulak kâfidir. İşitmek için akıllı olmalıdır. Her sesi sözü duyan, dinleyen ahmaktır. Bunlar arasından seçip, akılla alması işitmedir. İyi dinle, lüzumluyu al!

Siz her şeyinizi, malınızı vermiş olsanız, insanları razı edemezsiniz, ama ihlasla Allah rızası için yaparsanız, Allah da sizden razı olur. İyilik yap at denize, balık bilmezse, Halik bilir!

İnsan sevdiklerinin, arkadaşlarının özürlerini kabul eder, ayıplarını yüzlerine vurmaz. Doğru ve ihlas ile uyarıp, ikaz edebilir. Azamet-i Kibriya, Allah’ ındır. O Halik’ tir. Halk ettiği her şey mahlûktur. Mahlûkatın en yücesi de insandır. Eşrefi mahlûkata, kula, kibir yakışmaz. Zenginliği ile kibirlenmek; aldığı diploma ile kibirlenmek; âlimim, mühendisim, şairim, bestekârım, fabrikatörüm, başbakanım, reisim, cumhurum, güzelim diye kibirlenmek insanı iflah etmez.

Varlık yaratıktır. Onu yaratan bir yüce vardır. Halik, yaratığı iledir. Yaratığın, Yaratanı bilmesi mühimdir. Bilenle, bilmeyen bir değildir. Kerim olan Allah’ın Keremi, sonsuzdur, ihya eder.

Allah’ın sözleri Azim’ dir. Allah ne diyor diye kim düşünüyor, kim soruyor? Şu, bu ne diyor diye soruyorlar da, Allah ne diyor diye sormuyorlar. El Azim; mükemmel, muazzamdır, uludur, yücedir, kararlıdır. İnsanın aklı, aciz kalır. Hayrette kalır. Allah’ın azameti karşısında, insan Hayşiyet içindedir, titrer. Allah’ a kul olur. Nefsin emrinden kurtulur.

Allah Habir’ dir. Haberi, O’ ndan al! Allah Azimdir ama Azameti ile zulüm etmez. Azameti ile lütfeder.

Erkek ve kadın, bunlar birbirlerinin parçalarıdır. Samimi bir şekilde bir araya gelirlerse, tam olurlar. Cinsel birleşmelerinden, bir insan meydana gelir. İnsan ölümü tadacaktır. Aslında insan her an, ölüme gidiyor ve onu tadacaktır.

Çocuk annesinin karnında iken ve doğduktan sonra da anasına şefaatçidir. Hayatta onların yaşantıları da iyi veya kötü olsa onları ilgilendirir. Ceza ve mücazat da onlara aittir. O halde ana rahmindeki çocuğu almak, ilahi sisteme ihanettir.

Allah şifa vere! Allah zaten şafidir, lütufkârdır. Gafuru Rahim’ dir, Vehhab’ tır.

İnsan yaradılışı icabı olan mesuliyet duygusunu taşırsa ki onlar esas itibari ile şunlardır:

  • Dilimizden Suphanallah, elhamdülillah zikrini düşürmemek,
  • Azalarınızı düzgün ve ihlasla çalıştırmak hayırlı faaliyetlerde bulunmaktır.
  • Kalbimizden asla Allah sevgisini düşürmemek, unutmamak, gafil olmamaktır.

Allah’ça en güzel olan, bu Âlemi en güzel ve huzurlu yaşar. Edepsiz olan, sıkıntı içinde mutsuz yaşar. Adap ya Hu, esastır. Allah’ın yarattığı her şeyle anlatmak istediği şey, Haktır, vecibedir. İnsanın mesuliyet taşıması, Haktır. Aksi batıldır. Hakkı batılla karıştırmamalıyız. Allah, her şeyi bir şey anlatmak için yaratmıştır. Yarattığı her şey bir mana taşır. O Haktır, Hakkı anlatır. İhlas, Hakkın batıla karıştırılmamasıdır.

Allah yarattığı her şeyi, hayırla yaratır. Onları, şer görmek, bizdendir. Kul cahil ve zalimdir. Hayrı şer görür, şer işler. Yumuşak dil, ince ruh halinde huzurdur. Kaba dil, kibir, azamet, maddi varlıkla övünmek, sıkıntıdır ve huzursuz yaşamaktır. Aziz olmak, muhabbetli olmak, hayırlı olmak, Allah’tandır. Allah, Aziz’dir. Gafuru Rahimdir, sever, sevilir. Allah layık olanı yüceltir, layık olmayanı da alçaltır. Aklını kullanmayan, şerre düşer. Hayır, sana göre bana göre değil, Allah’a göre hayırdır. Allah’tan mutlak, hayır sadır olur. Haz tercih edilirse, hayır değildir. Haz, ölçüyü; teraziyi bozar; çıkarcılık ve bencilliğe çıkar. Her şeyin kaynağı Allah’tır ve muhakkak hayırlıdır. Hayır cevherdir. Şer arazdır.

Allah’ın hakkını Allah’a, kulun hakkını kula vermek.

El Hafiy, insan kendi varlığı üzerine sual soran insandır. Allah yarattığını izler, takip eder, alakalıdır. İzler çünkü El Hafiy’ dir.

Kesrette Vahdet; insan, insanın sorunudur. Allah’ın Hakk’ını Allah’a vermektir. O’na ait olanı, putlara yakıştırmak, kullara yakıştırmak, fahiş hatadır. İnsan hata yapmaz değil, ama yaptığı hatayı savunmaması lazımdır; hatasını anlar ve düzeltir; bir daha o hatayı yapmamaya çalışırsa; kâmil kişi olur.

İlimi görme, kollama, sahip olma, verme; veren el alan elden üstündür, müsamahakâr olma. Bizi Allah var eder. Nefesi bize o verir ve o Halim’dir; hoş görendir. Kullar arasında da, hoş görü ister. İlim sahibi Kamil insan, Halim olur.