Heva ve hevesin peşinde olan mutluluk bulamaz!

Âdem için; makam, reis, mal, mülk, kadın, çocuk, oyun, oyuncak (otomobil) lüzumsuz işlerle uğraşı (futbol vs) daha dünyaya ait neler var neler… Bir de içinde bulunduğun dünya olaylarına bak!

Kış, yaz, bahar, rüzgâr, yağmur, kar, gece, gündüz, açlık, tokluk, dert, keder, hastalık, haset, kin, Allah, Peygamber, arada bir de sevgi… Var mı, daha başka bir şey ekleyen?

Yeni bir şey de sen söyle!

 

Bir kimse heva ve hevesinden geçmeden bu âlemin tuzağından kurtulamadan, ömrünü geçirirse, eli boş olarak geldiği yere geri döner. İnsan bu sıla âlemden kendine yakışır değerler elde ederek dönmelidir. Bu âlem boşuna yaratılmadı.

 

İnsanın bu âlemde beklediği; mutluluk, kesintisiz sürur ve mestaneliktir. Allah’ sız mutluluk olmaz!

Bir insanın zaman- zaman mutlu, zaman-zaman mutsuz oluşu, Allah’la olmayı hissetmesi veyahut Allah’ tan bigâne olmasına bağlıdır. Mürşidi Kâmil bile bazen gaflete düşebilir, ama o ekseriyetle Allah’ladır.

Mürit de mürşitle oldukça, o da onun Allah’ı ile olur.

 

Sevgi de mutluluğun kaynağıdır, sevgi saygı ile beraber olmalıdır. Saygısız sevgi istismardır, kullanmadır, riyadır. Bu durum, karşısındaki ne kadar sabırlı ve toleranslı olsa da, ilahi sistem sistemini uygular, yanlışı yanlışlık ile bozar ve riyakârı mahkûm eder. Yalan ve riyada mutluluk olmaz.

Olmazı olur yapmak, sevgi ve saygıya dönmekle olur.

 

Bundan sonraki âlemlere de hazır ol.

 

Sen başkalarının hareketlerine göz yumuyorsun ama hiçbir zaman senin hareketlerine göz yumulmaz. Hani dünyayı mekân tutanlar, dünya benimdir diye didinirler. Hani çalışan ve gafil olmayanlar da, sıhhat ve afiyetle zamanını değerlendirirler. Senin için görünen, yalnız bu âlem değildir.

Bu âlemde, Allah’ın sana verdiği ile ve şükürle yaşa! Bundan sonraki âlemlere de hazır ol.

 

İhtiyarlamak, ihtiyari değildir, mecburidir. Beden tükeniyor, hapishane yıkılıyor, hapistekiler serbest kalıyor. Yeni hapishaneler inşa ediliyor, içine yeni mahpuslar dolduruluyor.

Hapishane, insan için hisar oluyor ve yine insan için yıkılıyor.

Bu geçişten sonra hapishanelerin ötesinde bir berzah âlemi var, orada toplanılıyor. Orada durum muhakemesi yapılıyor. Sonra alınan nasip ve ders neticesinde layık olduğumuz başka bir âleme geçiyoruz. Burada da, ilâ nihayeye kadar tamame devame var.

 

Allah’ın sistemi ilâhidir!

 

Allah bu sıfat âlemini musavvir esması ile süsledi, nakşetti. O nakkaştır.

Onun sistemi, ilâhidir ve onun Ahkâmıdır. Hâkim olan ancak Allah’tır.

Mahlûkat, Hâlik’ in bir eseridir. Hâlik değildir. Halik; yaratan, yoktan var edendir. Mahlûksa, yaratık, sonradan yaratılmıştır. İnsan, Hâlik ve mahlûkun müşterek yansımasıdır.

 

Sistemi ilâhi, kudretin sunduğu kanundur. Dinde kanuna uyanlara imanlı, uymayanlara kâfir denir. Hakikatte ne onlar imanlı, ne de ötekiler kâfirdir.

 

Senin söz ile razı olup olmaman, bir şey değildir. Bütün halk senden razı olmasa da bir şey değildir. Allah’ın sistemi senden razı olsun yeter!

 

Allah’ın sistemi ilahidir ve fevkaladedir. Ona aykırı düşen hep ziyan eder. Varlığın tadını alamaz, yaşama zevkine varamaz. Cehalet içinde adeta sürünür.

Yani Allah’a ve onun bu âlemdeki Rahman ve Rahim olan sistemine uymak bir ganimet, bir nimettir. İlahi sistemin üstünlüğünün idrakine varan, ona göre hareket eden Allah’ın kullarına verdiği nurundan faydalanır. Sistemi ilahiyi anlayan, ona göre hareket eden ihlâslıdır.

İhlâs âleme ters düşmemek demektir. Âleme kim ki ters düştü, o da âlemin icabıdır.

Bunun İdrakine varan ise, tersi-düzü kâl’de koydu, hali buldu!

 

Allah insanlara kudretlerinin ötesinde, cehdi gayret ve kuvvet vermiştir. Burada bütün kudret ve kuvvetimizi Allah’tan bilmeliyiz ve yaptığımızı ihlâsla yani başka bir art niyet taşımadan yapmalıyız. O zaman duamız kabul olunur. Duanın önü şükür, sonu hamd-ü senadır.