İmamet ( önder olan uyulan kimse veya halife olmak)

Çağdaş olmak Hz. İbrahim’e gitmek değil, onu çağımıza taşımaktır. İbrahim, önce kalbine imam oldu. (kalbine uydu) ateşle sınandı. Araya kimseyi almadı, Cebrail’i bile! İnsanlığının, imamlığının imtihanı, kurbanla oldu. O lâ ilahe illallah diyerek tevhidi söyledi. İmamet, kesinlikle tevhidi ram edendir.

İmam sadece namaza önderlik etmek değildir. İmamet hayat alanı eğitimidir. Cami, bu eğitimin verildiği toplantı yeridir. Hazreti Âdem’ in cemaati, bedenindeki varlıklar, imamı da kalbidir. Ondan gelen nesli de bunu böyle bilmelidir. Oysaki avamın kalbi aklı, cemaati nefsi, camisi bedenidir. Bundan dolayıdır ki imamlık meslek haline geldi, cami cenaze kaldırılacak yer olmaktadır, imam da ölü yıkayan değil, diriyi pak kılan olmalıdır. Dini ve dünyayı iyi bilen, imamdır. O doğal hâkim, doğal hakem olmalıdır.

Hz. Peygamber diyor ki: “Ey müminler, geçici dünyanın değil, baki olan ahiretin ümmeti olun. Ben sizi kendime değil, Allah’a, ahirete çekiyorum.” Kâbe’ye çağırmak, sembolik bir harekettir. Esası Allah’a çağırmaktır. Kim iradesini Allah’a bağlarsa, her güç ona boyun eğer. Kim de nefsinin emrine bağlanırsa, başı dertten kurtulmaz. Allah’ı bilmek, ona tanıklık etmek ve daima onu anmak, ne büyük imtiyazdır! Allah diyor ki; “Bana muhabbetle bağlananları yükseltecek ve koruyacağım. Çünkü Beni anarak, Bana sığındı”.

 

Söz deyip geçme!

Dost olan insan, güler yüzlü, halim, ezberi bozan, put kırandır. Atalarının yolunu değil, hakikatin yolunu takip edendir. Halimler (yumuşaklar), hilim sahipleri, dünyada huzurlu yaşadıkları gibi, bekada da kolaylık görürler.

Sözü, güzel ve yerinde anlaşılır bir şekilde söyleyin. Her sözün bir makamı, her makamın da bir sözü vardır. Söz melodi ile olursa, ruha hitap eden müzik olur. Müzik, ruhu rakik (hassas) kılar. İnsanlara akılları ölçüsünde, söz söyleyin! Sözde öz olmalı, menkıbeler eğitimci olmak şartı ile kullanılmalı, din haline getirilmemelidir.

 

Her şeyin başı muhabbettir.

Mutluluk, bir insanın ruhi ihtiyaçlarının farkında olması, merhametli, temiz yürekli olması ve buna benzer niteliklere bağlı olmasındadır. Yoksa mutluluk, yalnız eğitim, zenginlik, kariyer ve kudret peşinde koşma çabalarında aranmamalıdır.

Rasyonalizm, aklı putlaştırır.

Tevekkül, şundan, bundan, şununkinden, bununkinden ümidini kesmektir.

Gönle ekilen bir muhabbet tohumu, çoğalır, zenginleşir. Muhabbetin halis olmasında, melâmetin büyük bir tesiri ve tam bir meşrebi mevcuttur.

Hak ehli olan bir zümre, bilhassa bir ümmetin uluları, özellikle halkın levmine (melâmetine ve kınamasına) maruz kalmışlardır. Çünkü bunlar sıradan bir insanken bir şey yok, başlarına ilahi bir taç giydirildiğinde, hakarete maruz kalırlar.

Şanı yüce olan âlemin ilahının, sünneti ve âdeti şöyledir; Kendisinden bahseden ve kendisi ile bir alâka kuran herkesi, bütün dünya halkına levmettirir. Yani dışlatır. Fakat kınanan kimsenin kalbini bu gibi levmlerle (hakaretlerle) meşgul olmaktan, muhafaza eder. O, Allah’ın verdiğini kabullendiği için de, herkes onu o haliyle kabullenir. İnsanoğlu, iyiliğe de, kötülüğe de meyilli olarak yaratılmıştır. Ancak, Allah’a sığınarak güzel ve temize yönelip, kötüden, uzak olması için dua etmesi lazımdır.

Başkaları ile uğraşanlar, kendilerinden haberi olmayanlardır.

Her şeyin O’nun, Onunla, O’na ait olduğunu bilenler; benimdir, yanımdadır, malımdır demezler.

 

Veciz sözler

Her yeni şey, vahiy ve ilham ile gelendir. Vahiy sıraların, en üstün olanıdır.

Uyku insana verilen sırdandır. Uykuda örtünüp, yatıp, kalma, kalk!

Değiştirilemeyen fikir kalır, eskir ve paslanır. Sökülmesi çok zor olur.

Dünya hayatı, bundan sonraki hayat için lüzumludur.

Varlığı Allah’ın dışına atma. Allah onu boşuna yaratmadı. Allah hakikatin ta kendisidir.

Sen, Allah’ı yarattığıyla tanımaya çalış! Varlığın kaynağı Allah’tır.

Doğruluk, emanettir. Yalancılık, hıyanettir.

Mürşit size uyarsa, mürşit olmaz. Mürşidi anlarsan, ancak onu seversin.

İstemeyiz, reddetmeyiz, mala düşkün değiliz.

Mahrumiyet nimettir. Bu yüzden varlığı temin için koşup, çalışmak şarttır.  Senden hareket, benden lûtfü bereket!

Secde olmayan yer, imar edilmiş yer değildir.

…………………………………………………………………………………..

O diri ile olan, sana diriyi söyledi.

Diri ile olan diri kaldı, ölmedi.

…………………………………………………………………………………………

Ne söylerse Mutlu

Onu can kulağı ile dinle,

Hak’tan rahmettir

Dinle ki açıla gönül gözlerin.

17.06.2001

………………………………..

Döner çarkı felek, durmaz

Gelen gider, burada kalmaz

Gidenlerden, haber gelmez

Bu esrarı nemidane

 

Mutlu’yu kim anladıysa

Odur mutlu, kararınca

Açar, gönlündeki gonca,

Bu esrar, nemidane

…………………………………………………………………………………………………

Hak yol, yollar medarıdır

Hak yol, gönül serdarıdır

Can ile dost pazarıdır

Mutlu yola revan mısın?

Mutlu yolda sen var mısın?