Hayattan maksat nedir? 

Allah, bu dünyayı boşuna yaratmadı. Buradan alıp vereceğimiz var. Bundan sonraki hayat, devam eder. Ondan sonraki hayat da devam eder. Hayalinin deryasında, yaşam sonsuzdur. Hayat, olaylar ve sebeplerle doludur. Hislenirsin, ümitlenirsin, sükûtu hayale düşersin. Mutlu veya mutsuz olursun. Böylece hayat gelir geçer.

Bu böyledir de bundan maksat nedir?

Maksat Allah’ı sevmektir!

Sevgi Allah’ı sevmekle olur. Eser, Allah’ındır.

Allah’ı seven, O’nun yarattıklarını da sever. Allah’ın mahlûkunu da sever ve onu sürdürür.

Allah’ın efalini ve esmasını sevmek, yani celal ve cemal efal ve esmasını sevmek, Hali’ki sevmek O’nun yarattığı mahlûku da sevmek yuhyi ve yumitu de sevmek, sevgide kemale ermektir.

Seven; sevdiği zaman ‘‘Yarabbi, sevgide Senin yerin yücedir’ der ve bunu unutmazsa ihya olur, yoksa zelil olur. Allah’ı ve O’nun fiiliyatını sevmek verse de vermese de sevmektir.

Allah, rızkı vermemezlik etmez; kesmez; azaltır; çoğaltır. Tam kesse biter, tükenir her şey.

Yarabbi, seni seven senin sevdiklerini de sever! Seven, sevdiğinin özünü de sözünü de sever. Sevgi, huzurdur. Seven, sevdiğinin derdini dert, zevkini zevk edinir. Yani sevmek, çok yönlüdür ve zenginliktir. Hayvan dahi, sever ve sevilir.

Eğer âşık isen yara;

Düş İbrahim gibi nara.

Sakın aldanma ağyara,

Bu gülşende yanar olmaz.

İnsan malı, mülkü, hayvanı, daha çok da insanı sever. Nefret etse de, insanı sever, kendini sever. Kendini bilen, Allah’ı sever. En yüksek sevgide, sevdiğinin iradesine teslim olunur.

Allah’ı sevmek, aklın büyüklüğündendir. Aklın büyüğü, ancak Allah’ı gerçek sever.

Sevgi tene haşr olursa, ilahi aşk olamaz; saygı ve hürmet de olmaz!

Allah, kulları içinde en çok, insanı sever. Onun eli, gözü, kulağı olur ve ona bak dediği yerden bakar, yani nurlanır. Sevgi Allah’a yükselmedikçe, eksik kalır. Sevgi karşılıklıdır, ama ben seni seviyorum, sen de beni sev. Ben sana rızık veriyorum, sen de bana rızık ver’ olmaz.

Rezzak O’dur.

İnsanın mizacında sarılmak, bağlanmak olduğu için;  güzel gördüğü ve sevdiğine sarıldığı için; put zuhura geldi. Hâlbuki mahlûka değil, Halik olan Allah’ın ipine sarılmak gerektir.

Yalan söyleyenler, doğru söyleyenler, hem yalan, hem doğru söyleyenler, beşeri imkândadır. Doğruluk, izzet, şeref Allah’a mahsustur. Münafıklık ta insana aittir.

Af, küçük suçları bağışlamaktır. Allah’ın avf- u mağfireti, büyük suçları hiç günah işlememiş gibi af etmesidir!  Allah, el Vedud olduğu için, sevgi muhabbeti yarattı. İnsan, güzeli ve güzel ahlakı,  iyiliği sever. Sevginin terfii, en yükseğe varması, Allah’ı sevmektir. Böyle bir gayret te, Allah’tandır! Allah’ı kalben sevenin kalbi mescit, cami beytullah olur.

Ya Rabbi, niza çıkaran nefs ve benlikten huşu duymayan kalpten, sana sığınırım. Hüküm senindir!

Zikir, Allah’ı anmak; O’ndan gaflet halinde bulunmamak; Allah’ı güzel isimleri ile anmak dil ile zikirdir. O’na hamd etmek, dua etmek, kalp ile zikirdir. Allah’ı gönülden duymak, bedende kalbin harekâtı bedeni zikirdir. Zikrin en faziletlisi, la ilahe illallahtır. Duanın en faziletlisi de, elhamdülillahtır.

Nefsinden fani, Hak’ta baki Allah dostu, veli; talip olanları irşat etmek, rehberlik etmek, liyakatine sahip kâmil insandır, mürşididir. Mürşit, insanları birbirlerine sevdirmek, sevgiden ilahi muhabbete Allah’a götürmektir.

Verilen kıymete, kanat etmeyeni sen tutamazsın hiçbir övgü içinde Allah yoksa o övgü değildir.

Sohbet güzeldir. Sükût sohbet,i ondan da güzeldir, gürültünün aksidir. Allah’ın sohbeti, sükutidir. Mahlûkun sohbeti, seslidir. Allah yaratır. Yarattığı mahlûktur. Mahlûkuna karşı da Rahman ve Rahimdir. Aynı toprağa ekilen, muhtelif çekirdek ağaç olur ve değişik meyve verir. Bu levhi mahfuza bir örnektir. Allah’ın Âdeme ektiği muhtelif vud çekirdeği El Vedud esmasının güzelliği, tezahürü görülür.

El Vedud, sever ve sevilmeyi sever. Benzersiz sevginin kaynağı ona olan sevgi, en büyük sevgi olmalıdır.  Ama bu kulca olur. Muveddet saf, temiz sevgi, sevme ve sevilmeyi insana da verilmiştir.

Ya Rabbi bana, sevme sevilme ver! Allah’ı sevmek ve O’nu övmek hamdü sena etmektir.

Allah’ın esmaül hünsasında, Efali Hüsna da vardır. Ondan zuhura gelen fiiller de, sevilir ve güzeldir. Allah’tan gelen Vud Vedud;  kuldan Allah’a çıkan, Hub’ dur.

El Şafi Allah’ındır. Doktor şafidir. El Âlim, Allah’ındır. Âlim insandadır. İnsanın ilmi eksiktir, Allah’ın tamdır. Âdem de Hu, ses değil nefestir.

El Hamid, Hamdü Sena O’na mahsustur. O’na Hamd eden, hamd bulur. Mükemmel insan olmaz. Kamil insan olur. Mükemmel Allah’tır. Kul eksiktir, kusurludur.

İlim sahibi, sıhhat ve saadet sahipleri uyumamalıdırlar ve demelidirler ki Ya Rabbi kahrından, beladan sana sığınırım. Senden sana sığınırım, demeli ve öğretmelidirler.

Anlatmak yarar, anlamak yarar, öğretmek yarar, öğrenmek yarar, çalışmak yarar, alın teri en mübarektir, emek imkândır.

İnsan için Allah vazgeçilmez, iradi varlıktır. Allah tükenmez, imkân sahibidir. Beden, teferruat, ruh özdür. .

Bilmem şu gönlüm                               Sanki yar alıp

Benden ne ister                                     Yar satanım

Gittiği yerden                                        Kim ağyar değil

O bir yar ister.                                       Mutlu yar ister.

Gönül Allah’tan başka neye kaymış ise, mahlûka, nefse, puta; yani huzursuzluğa kaymıştır. Talep senden, hüküm Allah’ındır.          Allah, dileyeni aziz eder; dilediğini zelil eder.

Kaynamazsa gönülden, Aşk-ı muhabbet

Olmaz ehli surette, muhabbet elbet.