Arif görünürde halk ile, gizli de Hak iledir İbadeti çok olana, kâmil denir. Hâlbuki gerçek kâmillik, içte Hak ile olmak; dışta halk ile olmaktır. Kâmil insanı, ancak kâmil insan anlar. Hakikate eren Arif için, bir inanç sistemi yoktur. O ayırt etmeksizin, bütün inanç sistemleri ile beraberdir, ama hiç biri ile bağlı değildir! Allah, dileyene hikmet verir. Nefsin elinden alır, aklın emrine verir. Eğer sana Ariflik verilirse, tabidir ki, arif olarak yaşayacaksın. Arif olduğunu gizle! Zaten, bazı davranışların seni gizler, yoksa seni yok etmeye çalışırlar. Onun için, halkın anlayacaklarının ötesinde daha derin söyleme! Sırrı ifşa etme! Sırrı ifşa eden, kendini gizlemeyen Hallacı Mansuru, katlettiler! Ayet şöyle diyor; Bazılarınızı, bazılarınıza üstün kıldık. Dünyada, fizik âlemlerde beşeriyette, üstünlük, cahillik, âlimlik, yükseliş, düşüş gibi ikilemler vardır ve hep var olacaktır. Fizik âlemlerdeki zıtlıklar, hakikati değiştirmez. Ama hakikatte herkes, eşittir. Dünya insanı olan beşer, toprak insandırlar. Oysa arifler, mana eridirler. Onlar, Rahman nefesinden, ilâhi tasarruf sahibidirler. Yaşamlarında, acı ve ızdırap dolu görünseler de, aslında onlar kendi içlerinde müşahede içindedirler ve o hayata talip olanlara örnek olurlar. El Muhit, her şeyi kuşatandır. Allah, her şeyi kuşatmıştır. Onun için her şey, kimlik kazanmıştır. Altın altın, gümüş gümüş, demir demir kimliği almıştır. Bunun için, bunları birbirlerinden ayırt edebiliriz. Her şey Allah olunca, her şey muhteşemdir. Mahlûk olan insan, bütün mahlûkatla hem hâldir. Halik, mahlûku ile hem hâldir. Varlıkta insan, Allah’ı gören, işiten, koklayan, tadan, hu eden canlı varlıktır. Adeta Allah’ın suret varlığından, bir kopyadır. İnsan kendini bedenden ibaret sanıyor. Aslında beden bir şey değildir. Olsa olsa aynadır. Hak onda yansır. Bu bakımdan ölümü tadan bedende olmak değil, Hak’tan yansıdığınla beden görünebilmek marifettir! Allah sebeplerin sebebi, müsebbibidir. Gafletle, gözümüzü kapattığı için göremeyiz. Yaratılmış şeylere, bir şeyler verilmiştir. Hatırla yani zikret! İnşallah demek, aklımdasın YA Rabbi demektir. Sen görüyorsun demektir. Allah’ı daima zikreden, O’nu her şeyde anan ve unutmayandır. Takdir ne ise, sen o’sun. Sen zikret, zikrini gör. Şükret çok vereyim. Nankörlük etme! Hareket et, Hallâk olan Allah’ı gör! Allah’la irtibatın, alâkan nerede, ne derecede? Allah, faâldir. Faaliyeti sever. Ya Rabbi, ya faâl olan Allah’ım, bizi de faâl eyle! Tembel, miskin olandan eyleme! İnsana yakışan vardır, yakışmayan vardır. Bu husus, insana seçme imkânı olarak verilmiştir. Böyle bir cüzi irade verilmiştir. Allah insanı faal olma imkânı ile yaratmıştır. O hilkati üzere değil, tembel atıl, hareket etmiştir, hayırsızdır. Akıl tedbiri düşünürken, âşık durmaz, Allah faâl esması üzere, dilediğini yapar. İnsan yoksa, dünya neye yarar? Ruh yoksa, beden neye yarar? Cennetlik olmasaydı, cennet neye yarardı? Allah, aktiftir. Allah’la olanın, kıyameti kopmaz. Dünyada aktif olmayan, bekada da aktif olmaz. Allah faâldir. Yoktan var eder, irade eder, diler ve yaratır, faâldir, şahane yaratır. Kıyamet, harekâtın durmasıdır. İdrakin kıyameti, kopmuş demektir. Aklın durması ve tefekkürün durması demek, bunların kıyameti kopmuş demektir. Nefesin durması, nefsin kıyameti kopmuştur demektir. Fail olana, irade verilir, yoksa faaliyette haddini bilmez. Allah, kendisine Rahman ve Rahim olmayı farz kılmıştır. Bir ölçü ve mizan içredir. Ey insanoğlu, senden ne haber? Her şeyin yolunda gitmesini istiyorsan, her şeyin yolunda gitmediğine razı ol! Cenneti istiyorsan, cehenneme razı ol. Onun için akıllılık, onun için azgınlık içindesin. Onun için mümkün, onun için manasın, onun için veli, onun için şakisin. Hak da isen aşk huzurundasın, hakikât haktır. Âlem ise gölgesi, Hak huzuru ile, aşk huzuru birdir. Gölgeler eksiktir. Hak varlığı uğruna, gölgeler belirir; hakikât zuhuruna gölgeleri tutamam, kayar gider. O bakidir.

Veciz sözler:

Mürşit, mürşidi Kamil, Arifi Billâh da vardır.

Nemrut ve firavun, öldü değil! İnsanlık varken, onlar da vardır.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol!

Allah, kulunu hayırlı olduğu sürece yaşatır. Ölmek onun için hayırlı olduğu zaman canını alır.

Domuz, müthiş bir misaldir; her şeyi yer; her türlü cinsel münasebette bulunur. İnsanlar arasında domuzların benzerleri olanlar da, her şeyi yerler; her türlü fuhuş yaparlar, dünyayı yeseler doymazlar.

Küfürleri ile, hakikâti inkâr edenler, zulüm yarattıkları için huzursuzdurlar. Bunda inat ederler. Bu hayret edilecek bir durumdur. Allah, asla zulüm etmez. Onun için, zalim vardır.