La ilâhe illallah

 

O’nun evveli ahiri, zahiri, batını yoktur. O vardır, O’ndan başka bir şey yoktur. Bir şey var dersen, o şirktir. Gören, işiten, idrak eden, bilen, yaşayan O’dur. Kendi, kendini görür, bilir, başkası görüp, bilemez. Onun için O’nu O’ndan başkası bilemez. O’ndan başka bir yer de olamaz. Kevn’ de mekân da odur. Esma, müsemma da odur. Kendi kendine nihan, kendi kendine ayandır. O, bütün ve tamdır. O’nun dışında bir şey yoktur.

O’ndan gayrı var da yoktur, yok ta yoktur.

 

Var olmayandan, hiçbir şey ortaya çıkmaz. Her şey, var olandan zuhura gelmiştir. Var olan da daima vardır. Bu varlığın tezahürü de, alternatif akım gibi yanar, söner, nuru görüp, bilen onu daima yanar görür. Doğum, ölüm, görünüp, kaybolma varlığın zikridir, tasdikidir.

 

Dünya bir sahnedir. Biz bu sahnede figüranlarız, bu sahneye giriyor, görüyor, oynuyor, sonra da çıkıp gidiyoruz. Sıralarda oturup, seyredenler de biziz. (yani Bizde yaşayan O!)

 

O’nu bilen ilahi teveccühe mazhar olan mutlu kişiler, ilahi lezzet ve cilveyi Rabbaniye’ de şivekâr olurlar, vefakârdırlar. Şive; ilahi cezbe, vefa; ilahi inayettir. Bu zümredeki insanlarda cefa, onların kalplerinin marifetten perişan olması halidir.

Onların nazları da, kalplerinin kuvvetinden gelir!

 

İnsan kendini idare etmelidir!

 

Bilinçli, isteyerek yapılan işler, zor da olsa istemeyerek yapılan işlerden kolaydır.

İnsanlar çalışarak elde ettikleri zenginlik ve güzellikten zevk aldıkları için, yorulmaz ve durmak bilmezler. Tabiattan kâm alırlar.

 

Hırs ise insanı kör eder. Kendisine zararlı olan şeyleri de kendine faydalı olanları da görmez olur. Dolayısı ile kendi kendine düşmanlık eder! Bunun için haset ve kıskanç insanlar, başkalarına değil, aslında kendilerine zulüm ederler.

Kıskançlık, kavgayı doğurur ve insanı sürekli mutsuz kılar. Sonra da Allah’tan sağlık ve saadet isterler. Hâlbuki bunu sağlamak işi kendilerine verilmiştir!

İnsan kendini kontrol etmeyi bilmelidir.

 

Bazen de, ölçüyü kaçırır çok yerler, sonra da Yarabbi ben yiyeyim, Sen beni sıhhatli, afiyetli, ölçülü ve zarif tut derler ve kendilerine hıyanet ederler.

Allah verdiğine hıyanet edeni, himaye etmez!

 

Çalışan insanlara, dinlenmek şart olduğu gibi, yemek yiyen insanlara da perhiz şarttır. Perhiz, mideyi dinlendirmek ve bağışıklık sistemini korumak içindir.

 

Zevklerini sadece boğazdan, yiyecek, içecekten alanlar; yer, içer, yediklerinin verdiği tahrikle cinsel ilişkilerde bulunurlar. Böyle zevkler kısırdır, sahibini de kısa ömürlü yapar. Onlarınki basit bir yaşantı, kısa ömürlü bir hayattır. Hâlbuki insana bu âlemden başka, çok daha uzun ömürlü, çok daha manalı, zevkli hayat sunulmuştur.

 

Hayatı kullanmayı bilmelidir!

 

İnsanların sahip olduğu şeyleri muhafaza etmesi, iyi kullanması, sahip olmadığı şeyler için de üzülmemesi, hayatı iyi bilmelerindendir, hayatı kullanmalarındandır yoksa hayat onları kullanır, haşat eder.

 

İnsanlar boyuna söylemek ister, boyuna öneride bulunur. Ama hiç dinlemek istemez ve ders almak istemezler. Böylece kendilerini ihmal ederler.

 

Bir insanı iyi işlerinden dolayı kutsamak, hatalarından dolayı bağışlamak, kâmil insanın işi ve davranışıdır. Kâmil bir insanın böyle bir davranışı, o insanı da kemâle götürür. Herhangi bir meziyeti, iyi bir işi olmayanı da övmek, onu kandırmaktır, yalandır, riyadır, ona kötülüktür.

Bu da asla insana yakışmaz, insani bir davranış değildir.

 

Latif gökte yoğun kuşlar uçarlar, karga da, şahin de göçmen kuşlar da uçarlar. Daha aşağılarda da sinekler, tatarcıklaruçarlar.

 

Hayat olaylar silsilesidir.

Hayat, olaylar silsilesidir. Yapılması gereken şeyler meydana gelir, ilâhi sistemin, sistemi geçerlidir. İlâhi sistemde her şey aşikârdır, gizleyen sensin. Allah’ın aşikâr kıldığı yerlerde, gizli gizli, sinsi sinsi dolaşıp, senin (kendini) gizlemeye çalışman, aptallıktır!

 

Aptalları övmek, onlara en büyük fenalıktır. Övgüyü anlamaman, okşanmayı sevmenden ileri geliyor.

 

Akrabalık iyidir ama…

 

Size, ana ve babanızı veren şimdi de size kocanızı ve karınızı verdi. Onları unutmayın. Ama yeni verilenleri de ileri tutun. Onlar mazi yeni verilenler ati, istikbaldir.

 

Akrabalık, tabii şecereden gelen dostluklardır. Ama bunlar, herkesten daha fazla, yararlanma peşinde olurlar. Aradıklarını elde edemedikleri zaman da, en büyük düşmanlığı da bunlar yaparlar. (Akrabanın akrabaya, akrep etmez ettiğini).

 

Veciz sözler

 

Fikirde birlik, eyleme geçmezse manasızdır, faydasızdır!

 

Allah, denizin dibinde dahi inci, mercan sergiler. İnsan da, denizi, deryayı kirletmekten çekinmez!

 

Psikolojisi bozuk olan hastalar, psikiyatrist olan sağlardan yani doktorlardan daha lüzumludurlar!