Hakkın gölgesi olan insanı kâmile bak!

Ali cenap olmak, dileğimdir. Yarabbi, lütfeder beni dinleyenleri gönderirsin.

Hamdü sena lütfeyle onlara! Güzel davranmamı haklı eyle

Kendi kendine yetme şirktir. Kul daima, Allah’ın yanında noksandır, kusurludur.

Daima estağfurullah demelidir.

Her halükarda Allah katında, yaptığımızı buluruz. Kullukta kemal sahibi olmak, kullukta kusurlu olduğunu bilmektir.

Ya Resulullah, Allah’ın velileri kimlerdir diye sorulduğunda, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir buyurdu.

 

Öfke baldan tatlıdır ama…

Sen öfke, şiddet, aç gözlülük, tutku içinde varsın. Yol senin var olduğun yerden, ancak oradan başlar. Öfkelendiğin zaman; susmaya çalış, oradan, o mevzudan kaç. Öfkesini yenen en güçlü pehlivandır. Kızma, öfkelenme, gazaba gelme! En güzel ahlak, öfkelenmemektir. Öfkeli insan, doğru karar veremez. Öfke, bedeni, düzeni, dili ve dini bozar!

Ama bunlar söylemekle düzelmez. Yani ‘Açgözlülük yerine, tok gözlü ol!’ demekle böyle olunmaz. Bilakis, tamamen aç gözlü ol ki; şiddet dolu, öfkeli ol ki, eksiksiz acı çekebilesin! Onun tüm zehrini hissedebilesin! Bu ateşe uğramalısın! Senin adına kimse o ateşi geçemez, vekillik mümkün değildir (bu konuda kimse sana vekâlet edemez)  Asıl senin ateşten geçmen gerekli ve sen hep başka birinin senin yerine bunu yapacağını düşünüyorsun.

Hz. İsa, Hıristiyanlık adına azap çekti, sonra bu âlemden göçtü gitti. İnsanlıkta iki bin seneden bugüne ne değişti? Hiç!  Ama biz başka birinin acı çekmesinden, bizim mutluluğa ulaşacağımızı umut edip duruyoruz. Şimdi de mehdiyi bekliyoruz. Hayır, herkes, kendi akıbetini bekler ve yaşar.

Öfke hayatındadır. Tutku oradadır. Şiddet oradadır. Kıskançlık oradadır. Sen bunlarla ne yapıyorsun? (baş edebiliyor musun) Toplum bunlara boş duygular der. Hâlbuki o boş duygu dediğin öfke, içinde birikir durur ve sen gittikçe daha çok öfkelenirsin. Öfke içindeyken gülümseyemezsin. Şayet gülümseyebilirsen, o zaman sahte bir gülümseme olur. Bu durumda sen ikiye bölünmüş olursun. Sahte bir gülümseme ve gerçek bir öfke. Sahte gülümseme kişiliğin olur. Gerçek öfke ise huyun olarak kalır ve içinde daimi bir çekişme yaşarsın. İyi olan her şey sahtedir ve kötü olan her şey gerçektir. Gerçeği içinde taşıyorsun ve sahteyi dışarıya gösteriyorsun.

Hayat Hayâ diri, Hakk’ın hayatı ile ebedi olmaktır. Allah’ın Kayyum (ezeli ve ebedi) sıfatını her şeyde görüp, bütün eşyayı onunla diri, onunla kaim görmektir. Hayat; kalbin cehil (bilgisizliğin) ölümünden kurtulup ilimle hayat bulmasıdır, ikilik ve keşmekeşlikten arınıp, himmetini bir araya toplaması ve içindeki karışıklıktan kurtulmasıdır.

Mutlu! Asıl ölüm, ruhun bu bedene girmesidir. Sorgu sual de bu beden mezarında sorulur. Beden mezarının bırakıldığı yere mezarlık denir.

Veciz sözler

Sabah güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra uykuda kalmak; acizlik, tembellik, gevşeklik ve unutkanlığa sebep olur.

Gökte ve yerde ne varsa, Allah adına hareket eder. Ey Âdemoğlu ya sen?

Allah’ın yarattığını bir müddet, yani hayatı boyunca serbest kılmıştır ve bakmış kul ne yapıyor? Kul da baksın Allah ne yapıyor!

Kendi görüşünde ısrar etme! Danış, danışmazsan pişman olursun!

İstiğfar ve tövbe etmemek, Allah’tan ümit kesmektir. Ümit kesmek, Allah’ın hakkını inkâr etmektir. İstiğfar, mağfiret; talebi samimi olmalıdır ve geri dönmemek şarttır.

İmanın, ölüyü ve diriyi yıkayan adam olmalı. Bana dokunma, yalanımla yaşayayım, bilgili görüneyim, adanayım, ben böyleyim, böyle yaşayayım.

Allah’tan talep etmesini bilmeyen ve aklına gelmeyen; yüce yaradılışı itibariyle, melekleri itibarıyla Allah’tan talep eder.

İstediğine kavuşmak, belalara duçar olmaktır. Her istediğini vermeyenin, Allah olduğunu bil!

Görünen, Allah’ın başlangıç ve sonuç olduğudur.

Ağyar, sana yar olmayan bu dünyadan başka bir şey değildir. Dünyayı yar bilme! Ondan çekin!