Allah; Gafur- ül Rahimdir, vallahu Aziz- ül Hâkim, Habirr-ül Âlimdir!

 

Allah gönüllerimizdekileri bilir.

 

El Fettah; en güzeli, sonsuz güzellikleri açan, gönül fethi, gönlü adaletle açan, husumeti kapayandır, hayırları açar, şerleri kapar. Her insan, kendi ahvalini hazırlar. Sorun çıkaran, sırrını da çözer. İnsan insanın sorunudur. İnsan, insanı sorun olmaktan çıkarmalıdır. İnsan kapı da açabilir, kapı da kapayabilir. Allah’ın Fettah esmasına dayanan, açılmayanı açar!

 

Allah’ın aziz kulu; emsali az bulunan, kendisine şiddetle ihtiyaç duyulan, kendisine ulaşılması zor olan insandır. Değeri büyük, faydası çok, emsali az, nice şey vardır ki, kendilerine ulaşmak zor olmadığı için bunlara “Aziz” denilemez, mesela güneş ve dünya gibi.

 

Şanı yüce Allah’a kul olduğumuz, için yüceyiz. Allah’ın kuluna bahşedeceği şeref ve izzeti, hiç kimse bahşedemez. Allah’tan gayrı hiç kimse de, O’nun kulunu zelil edemez. Fakat O’nun zelil etmesi, esasen izzetinin tecellisinden kulunu mahrum etmesidir.

 

Parçalar bir bütüne şahittir. Kesrette Vahdet!

 

Ehline, bu âlemde gülmek ve ağlamak ahenk halindedir. Her ses kendi lisanında Hu der.

 

Hakikat ehlinin, sesi sedası olmaz, O Hu da nihandır.

 

Arif-i Billâh, her yer ve her manzarada daima Benden Bana bakar.

 

Tevhit, birlik dini, İslâm’dır diyoruz. Gel gör ki Emevi İslamı, Abbasi İslamı, Arap İslamı, Türk İslamı, Acem İslamı, Berberi İslami gibi; kavimlerin de devletlerin de islamı vardır. Yahut Sünni, Şii, Mütezili, Mürai, Kadiri, Cebri fırkaların İslâm’ına göre, örneğin ehlisünnet içinde Mataridi, Esari, Selefi, Vehabi, Hanefi, Maliki, Şafii, Hambeli, Reyci ve buna benzer kollarına ayrıldığı gibi her birinin kendi içinde ayrıldığı onlarca fırka ve mezhep var. İslamda da, bu kesret âleminde de değişmeyen yegâne unsur din ve kitap değil, Zat-ı vacibül vücud olan Allah’tır. Bu suret ve kesret âleminde, O’nun şanı, bir anda bin şendedir. Sen kesrette vahdete bak!

 

İnsan, Âdem meyvesinin çekirdeği olarak toprağa düştü, filizlendi, canlandı, büyüdü, gelişti, sonra yine enkaz oldu. Çekirdeği devam ediyor, devam edecektir. Böylece bu dünya bahçesi, en yüce meyvesini sürdürecektir.

 

Dünya hayatı; insanın dünyaya gelişi ile başlar, insan için kaçınılmaz olan ölümle, tamam olur.

 

İçinde bulunduğunuz bu dünya, Âdemin ibret alacağı, muhteşem ilahi bir sistemdir. Dünya hayatı, sosyal bir sistemdir. Yapıları ile meşruiyet kuralları, bağdaşlığı ve çağdaşlığı vardır. Hayatının idamesi, onu gerilimle bir arada tatmaya çalışan güçlerden oluşmuştur. Her gurup onu kendi avantajına ve sonsuza kadar yeniden kalıplandırmaya çalışınca;  parça parça görünür. Bu durum, kesret oluşunun icabıdır. Özlemi de vahdettir.

 

İnsan; iyi ahlâk ve ilahi rızaya uygun olanı araştırmak ve ilahi sırrına ermek için çabalamalıdır. Böylece kul kalbine arız olan hastalıkları anlamaya başlar. Bu hastalıklar; haset, kin, buğuz, ihanet, nifak, riya, kibir, cimrilik gibi manevi hastalıklardır. Bunları kalp haber verir.

 

Bu hastalıklar, insanın Allah ile olan ilişkisinin zayıflamasındandır ve gönül telini paslatır, titremez hale getirir. Bu manevi hastalıklardan, kişinin hassasiyeti kaybolur. Müzik ise onun gönül telinin pasını siler. Yere göğe sığmayanın, gönülde olduğundan haber verir. Manevi hastalıklardan kurtulan nefsinin emrine girmez, nefsini emrine alır.

 

Allah; mülkün sahibidir, mülkü istediğine verir. İstediği de insanın çalışmasına göredir. İnsan mala sahip olmalı, mal insana sahip olmamalıdır.

 

Hakk’a dayanarak Hak söyle, kimliğe dayanarak değil!

 

Kadın erkek eşitliği, onların mesuliyet eşitliğidir. Sağ el, sol el başkadır ama aynı bedende eşittirler.

 

Hiçbir kimse, hiçbir şey Allah kadar mesul değildir. Asıl mesuliyet Allah’a hastır. Allah kefildir. Allah adı andımız olsun, hiç unutmayalım, unutturma Ya Rab! Mesuliyetin sahipleri; veliler, mürşitler ve öğretmenlerdir.  Allah kefildir. Allah; kanunlarına, kurduğu sisteme kefildir, yani şaşmaz.

 

En tehlikeli aldatma insanın kendi kendisini aldatmasıdır.

 

Bu âlemde güzel yaşa ki, bundan sonraki hayatta da güzel yaşayasın! Güzel yaşama, yalansız yaşamadır.

 

Yalnız Allah kendine yeter.  Sen kulsun, Allah’a tabisin. Kendi kendine yetemezsin. Eşrefi mahlûkat olduğun halde, yetemezsin.

 

İnsanın istedikleri değil, seçtikleri gerçekleşir.

 

Evrende doğru ve yanlış yoktur. La abes. Hiçbir şey iyi ya da kötü değildir. Sadece vardır.

 

Doğal yasaları Ben koydumsa, niye bu yasalardan kaçabilme gücünü size vereyim? Eğer sizin bu yasalardan etkilenmemenizi istiyorsam, Benim harika varlıklarım olan sizlerin hiç acı çekmemesi de Benim irademse, neden acı çekebileceğiniz olasılıkları yaratmış olayım?

 

Hayat; kim olduğuna karar verme ve kararlarını deneyimleme sürecidir.

 

Arkadaşının hatalarını samimiyetle söylemek, dostluk ve sevgi işidir. Eğer alaka ve düzeltme yoksa dostluk ve arkadaşlık ta yoktur.

 

Bu dünyanın yaradılışı ve burada olan her varlık ve her olay; insana Allah’ı anlatmak içindir. Yaratığa dalıp, yaratanı unutmak gaflettir, dalalettir, huzursuzluktur. Asla mutluluk değildir.

 

Kurban yani kurbiyet Allah’a yakın olma, Allah’a yakınlık ve Allah’la olmanın arasına hiçbir sevginin girmemesidir. Hatta sevgilin, oğlun dahi olsa onu kes at! Yani onu öldürme, aradan kaldır at! Allah’a hayvan değil, insan yaklaşır.

 

Vücutta organ nakli olur, ama ruh nakli olmaz. Ölümle ancak ruh, naklolunur. Allah’ın Rauf ismi, onun sonsuz şefkatli oluşunun adıdır.

 

Allah’tan mahrum olan, her şeyden mahrumdur. Ya Rabbi Senden mahrum koyma!

 

Toprağa atılan tohum nasıl büyürse, imtihanlar da insanı geliştirir ve ilimde büyütür.