Hakikatten zevk alanlar, kemale erişir!

Baba dedi ki: Vah vah Arif dâhil, buraya gelenler iltifata geliyorlar hakikate değil. Fakat hakikatten zevk alanlar, erişmiştir kemâle. Yalanla avunan, gerçeklerden, hakikatten mahrum kalır. Mahrumiyetin aslı; yüce yaratılmış olan insanın, bunu idrak edemeyişinden doğan mahrumiyetidir. Yani yüce yaratılmışken, cüce bir hayat yaşamıştır, hayatı heba olmuştur!

Hakikati mi arıyorsun? Allah; hakikatin ta kendisidir. Allah’tan gayrı, her şey bir bakıma batıldır. Batılda, tevhit yoktur. Tevhid-i Alâ, Âli olan Allah’tır. Allah azamet sahibidir. Allah’ı bilen; ne uyutur, ne de uyur. Allah’ı bilen; ne unutur, ne de unutturur. Fahiş hata; Allah’ı eşya olarak düşünmektir.

O mahlûk değil, Hallâk’tır.

Allah; hem yücedir, hem de ulaşılabilir. “Sana şah damarından yakınım, senden ne haber? Ben, hep seninleyim. Senden sana yakınım ey zerre, bilsen olursun zinde!

Zorlukla beraber, kolaylık vardır. Üstünlük, basitliğin yanındadır. Ölü, dirinin yanındadır. Gençlik, ihtiyarlığın yanındadır. Kadın, erkeğin yanındadır. Kul, Allah’ın yanındadır.

Sen anla, anlama; Hakikat hükmünü sürer gider, anlayana helal olsun!

Dünya ukba, hayat memat, varlık yokluk içinde. Öz olan vahiydir, tecelliyi ilahidir.

Her şey fanidir. Görünen, zül celali vel ikramdır. Allah’ın ikramıdır.

Yol, yürümek içindir. Yol bozulmak, alınganlık yapmak, yatıp uyumak için değildir. Bu Hakk’a kulluk yoludur, aslında bu yol, mutluluk yoludur. Mutluluk Hakkı bilmektir!

 

Es Samed

Akdini, nikâhını; Allah adına yapana, dikkat edin! Bunu unutmamalıdır. Allah adına yapılan yeminler de mühimdir. Akde uyun! Yemini bozmamalıdır.

Allah, kanunlarına kefildir. Onlar bozulmaz, onun için Allah kefil deriz. O’nun gücüne inanırız. Keyfi davranamayız, mesulüz. Bilsen, Allah sana yol gösterir!

El Kefil; kuluna kefil olan, ona sorumluluk veren, aynı zamanda ona akıl veren, dil veren, lisan verendir. Ama hiçbir dil, Allah’ı ifade edemez. Allah’ı ancak Allah, ifade eder.

Sen kulsun, kendine yetmezsin, Samed olan, her şeye yeter.  Allah’a sığınacaksın. Sen özelsin, akıl, idrak ve vicdan taşıyorsun.  Dikkat et! Allah’ın muhatap ettiğisin.

Yönetilensin, yöneten değilsin, yöneten Allah’tır.

Allah Samed’tir. Hiçbir şey, onun benzeri ve eşi olamaz. O’nun, hiçbir şeye ihtiyacı olmaz. O, her şeyin ihtiyacını giderendir. Samediyeti bir şeye tecelli ederse, o fakir olsa da zengindir.

 

Veciz sözler

“Edepli, edebinden utanır; edepsiz, korktu sanır” denir. Gücün olabilir, gücü ahlaklı kullanana, helal olsun! Gücü egoistçe kullanana, haram olur.

Bilgisi kıt olanın, laf-ı güzafı çok olur. Aklı kıt olanın, ukalalığı çok olur. Kiminin tembelliği çok, çalışması yok, kiminin ikna kabiliyeti yok, kavga eder pek çok!

Öfkenin esiri olan, acınacak haldedir. Birileri öfkelendiği zaman; üstelemeyin, sükût ederek yardım edin.

O yıllarca öfkeli bir yörede yaşamış, öfke kolik olmuş, öfkeyi huy edinmiştir, öfkelenmeden edemez.

Hastadır, tedavi ister.

Ben diyen, mutlu olmaz, biz diyen mutlu olur. Onlar birbirlerini mutlu etmekle, mutlu olurlar.

Yani muhatabı ile empati kurabilen, sempati oluşturur.

Mükemmelcilik de yanlıştır. İnsan asla mükemmel olamaz, Allah, mükemmeldir!

Çok şükür, hamd-ü sena olsun, fizik bedenim iyidir. Ruhi yapı, rıza bakımından kaygıdan kurtulamadı.  Zaman – zaman sıkıntı içindesin. Allah de!

Allah’ın yarattığı bütün varlık, ilâhi sistem içinde bi-kusur olarak yani kusursuz çalışır. Birbirleriyle illiyetle, akuple olarak çalışır. Başka bir deyimle, senkronize olarak çalışır.

Nimetin Allah’tan olduğunu bilmemek ve hatırlamamak, Allah’ın verdiği nimeti israf etmektir. Buna, müsrif denir. Allah, müsrifi sevmez ama onun yüzünden de nimetini kısmaz, daima verir. Müsrif de nasipsiz olur (malının mülkünün bereketini göremez).  Servet emanettir, mülkiyet değildir. Servetini arttırmak için, huzurunu kaybetmek akıl işi değildir. Servetine mi, yoksa servetini sana emaneten verene mi dönüksün?

Allah’ın yarattığı her şey, bir mana taşır. İster konuşarak, ister susarak. Allah Âlim-i mutlaktır. İlmi O’ndan iste O’ndan al! O’nun yarattığı her şey O’nu söyler.

İnsan yüce yaratıktır, lanetlenmez. Allah’ın yarattıklarına bakıp ta “Sadakallahül Azim” deyin!

Sen her şeyi doğru ve güzel yaratırsın, demektir.

Allah; ol dedi, oldu ve ilahi sistemin yasaları kondu. Sebepleri koyan, Allah’tır. Müsebbip, yine Allah’tır. Bedii olan Allah’ı, unutmayın!

Yıkılmışsa, inşa ederiz. İlmi, ihya ederiz. İfşa olmuş olanı ihya, imar etmiş oluruz. Yaratamayız. Allah, yoktan var eder. (Bedius semavati vel ard).

El Bedi; Yaratan eşsiz! Yarattığı eşsiz! Yoktan yaratandır, yoktan ilk başlayandır. İnsan, vardan icat eder. Yani var olandan bulmak, ihya etmektir.

Tövbe; günahını yöneltmektir. Tövbe etmeyen, yahut tövbe ettiği halde günahını yöneltemeyendir. Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz.