Öğrenebilme, terakki; dünyadan sonra da devam eder.

Öğrenebilme, terakki; dünyadan sonra da devam eder. Allah’ın ilmi, sonsuz bir deryadır.

Tasavvur ettiğimiz, Allah değildir. Ondan hali de değildir. Herkesin tasavvuru kendine göredir. Allah’a ancak ilim ile yaklaşabiliriz. İlim ise zaman, mekân, irade, hal ve makamla sınırlanmaz.

Sen Allah’la olmak istiyorsan insanla ol! Her bir insan, Allah’ın sureta bir zerresidir. Zerreler kitleyi söyler. Bir nar kitledir. Narın her tanesi, zerredir. Her bir zerre de bir tohum, her bir tohumda bir nar ağacı vardır.

Her âlimin üstünde, itiraz edemeyeceği bir Âlim var. El elden üstündür. Arşa varıncaya kadar bu bir gayedir. İbret alınmak içindir. İlim, Allah katındadır. Allah’ın yarattığı onun katındaki ilmi ile olur. Çünkü Allah, ne yaratıyorsa o bir mana taşır. Allah, hiçbir şeyi manasız yaratmaz.

Allah yaratırken, yarattığına yaratmaktaki maksadı geçmiştir. Böylece illetler, sebepler ve aktif hükümler ortaya çıkmıştır.

Allah, Halik’ i mutlaktır. O’nun yarattıkları lütuftur. Hiçbir şey, hiçbir kulu zalim olamaz. Bu sureta görünüştür, ibreti âlemdir. Rabbin öğretisidir ve kemal yoludur. Zulüm gördüğümüz olayı kabul etmemeniz, onun zulüm olmadığındandır.

İllet sebep tecellisidir. Ey insan, ona illet demek doğru mudur? Hatta ey yok olmayan, Kadim Allah! Senin illetin, nuru ala nurdur. Sıhhat ve afiyettir. Hiçbir şey yokken var eden ve Allah’ı söyleyen her şey lütfü Billâh iken, illetlerin illeti de, nasıl yanlış olur? O hep öyledir. Yani lütfü ilahidir. Onun içindir ki, o kemale erdirir.

İyiliğin Hakkı, yatmak değil kalkmaktır, çalışmaktır ve akıbetini, emeğin tayin eder.  Her şey, yerinde tutulmalı ve değeri bilinmelidir. Katiyen ilahlaştırılmamalıdır. Allah Halik’tır. Ne ki yarattı o mahlûktur.

İnsandaki alışveriş faaliyeti; mal, mekân, alış veriş, kâr ve komisyon içindir. Siyasi faaliyetler, şan şöhret ve liderlik içindir. Bunların ötesinde, misyon sahibi olmak içindir.

Büyük acılarda; büyük nimetler, büyük lütuflar vardır. Allah’a güven, imandır.

 

İmanın şartı şurtu yoktur. İman; kayıtsız şartsız Allah’a güvenmektir!

Allah’ın verdiğini görmeyen, vermediğini nerden görsün? Allah’ın verdiği de vermediği de, kula lütuftur. Şükür, verilene; Hamd-ü sena ise veren Allah’adır.

Yarabbi; beni anlayan ve beni anlar hale getiren insanlarla beraber eyle! Gabi insanlarla koyma!

 

Kalk, yatma, çalış ve tefekkür et!

Bu emri ilâhidir. Rabbinden kuluna olan bu emri bi Hak’kan yerine getiren, halkın arasında lider olur.

İnsanların seçkinleri, yani peygamberler ve mürşitlerde, celal ve cemal sıfatları vardır. Celallenir ve cemal haline gelirler.

Allah’tan hidayet, iffet ve gönül zenginliği isteyelim!

 

El Hakem,

Allah’ın hakemliği şahane ve mutlak geçerlidir. Hiç şüpheniz olmasın!

İlahi sisteme ters düşen yani günah işleyenler, El Tevvap olan Allah’tan tövbe dilemek isterse; Tevvap olan Allah onun tövbesini kabul eder ve sevaba çevirir. Tevvab’ın avfu mağfiret hususunu, tahrik eden insandır. Tövbe eden insanın ameli, Salih olur. Kusurunu bilip tövbe edenin, idraki artar; günah işleyip de hiç aldırmazsa işte bu en büyük günahtır. Yani kendisini israf edendir ki, insan en yüce bir varlıktır, çok yanlıştır.

 

El Mübin,

Allah’ın zatını anlamak kul için imkânsızdır ama açık açıklayıcı efali sarih olan Allah’ın Mübin esması, anlaşılır ve açıktır.

Âlem işarettir, neye işarettir? Allah’ın varlığına, işarettir. Alem, bayrak; o yeri işaret eder.

Bütün mahlûkat, O’nun varlığını söyler.

İnsanın melek hali, ondaki melekenin olmasıdır. Meleke; aşama, araştırma yeteneğidir.

Güzel, sureta gözün çektiği; esas da gönlün çektiği güzel, güzel; manalı ve anlamlıdır. Çirkin de anlamlıdır. Anlamsız, manasız bir şey yoktur. Ebleh düşünce ve tefekkürden mahrum kalan manasızdır.

Hikmete bak ki ilahi mana taşıyan insan, manasız oluyor.