İnsanların çoğu, hakikat karşısında sağır ve dilsizdirler. Âlimler, müstesna. Âlimler de eğer ilimleri ile amel etmezlerse helak olurlar. İlmiyle amel edenler, eğer ihlâs sahibi değillerse, onlar da helak olurlar. Ellerine verilen imkânları heba etmiş olurlar.

Fitne çıkartmak, adam öldürmekten daha kötüdür.

Eğer kullar Beni bilir, Beni unutmaz ve Benden isterlerse, Ben de onlara merhamet ve şefkatle muamele ederim.

Allah’ın kudreti ile kudretlenen, Allah’ın yarattığı her şeyi sever, birbirini sever ve sevilir.

Kime dergâh yolu açılmış, orada Allah zikredilmiş ve ilahi sohbet edilmiş, zikre ve sohbete davet edildiği halde, daveti hafife alarak, ehemmiyetini inkâr ederek terk ederse, Allah onun işini dağınık ve onun işini pejmürde eder.

Çocuklarına haram ekmek yedirmemiş ana babanın çocukları, harama el uzatmaz,  hile ve desiselere tenezzül etmez, haksızlık, terbiyesizlik etmezler. Onların da ana babaları aynı terbiye ve zarafet içinde yetişmişlerdir ki, çocuklarını da böyle yetiştirdiler. Ana babalarının çocuklarına en değerli mirası, terbiye ve güzel ahlaktır.

Rızka bak, Rezzak’ı bil. Aşka bak, uşşak-ı bil. Gönle bak, Didarı bil. Yâra bak, Yâran’ı bil. Tarlaya bak, hasatı bil. Dünyaya bak, ukbayı bil. İlme bak, Âlimi bil. Hilkate bak, Hûda’yı bil.

Ben köle olmam diyorsun, ama önce sen kendinin kölesi, esirisin. Her şeyden önce, Allah’ın kölesi olmanın gururu içinde olmamız lazımdır.

Kötülük, Allah’ın yokluğu yani unutulduğunda olur, Allah’ın varlığında olmaz.

Yarabbi, gönlümde olduğunu bana unutturma!

Allah’a varmayan ilim, ilim değildir.

Nefsanî-i ilim, ilim değildir. O bilgidir. Ruha ait ölümsüz bilgi Allah’a götürür. Allah’a gidene Arif-i Billâh denir.

Bekaya taşınmaz mallara bağlı olma, onları yerlerinden kıpırdatamazsın, seninle gidene bak.


Can

Can harekettir, hareketli uykuda olsan bile, nefes alıp veriyorsun, kalbin çarpıyor yani canlısın. Ölü de canlıdır, yavaş, yavaş mezarda hareket eder, kaybolur gider.

Biyolojik yapımız hayvanidir ve dürtüye tabidir. İnsanda bu aşırı olmamalı, bunu ahlâk temin eder, bilhassa bu toplu halde yaşayan insanda şarttır. Bu da zamana ve zemine, iklime göre değişir.

Bu dünyada, bilgi ve adaletle ömür geçiren güzeldir. İhlâsla geçiren daha huzurlu, daha güzeldir.

Kendisine saygılı, yalan söylemeyen başkalarına da saygılı olan bir insan, itibarlı, saygın, sevilen, şayanı itibar olur. Aksi şekilde olanlar, horluk ve hakirlik görür. Burada cennet, cehennem de budur.

Birimiz Rabbi’ne sığındığı zaman, şüphesiz Allah, kulu ile onun dünyası arasında olur. Aslında nerede olursak olalım, O bizimledir. İdrak geliştikçe bunu böyle biliriz.

Her şeyin benzeri bir şey vardır. O’nun benzeri bir şey yoktur.

Herkesin tek, tek hayatı, ibreti âlem içindir. Bir insan günah işledi, yanlış yol takip etti, bu yüzden hayatta süründü bir hayli, ölmedi. İşte, ona böyle bir hayat ibret olsun diye verildi. O da makbuldür. Çünkü ibret alınacak bir duruma getirilmiştir. Böyle olduğu için o halinden razıdır ki ölmek istemez.

Bunun gibi, çirkin yaratılmış olan, güzeli belirtir. Güzel de çirkini. İkisi de aynı rıza içindedirler ki ölümü istemezler.

Ağaç meyvesini verir, kimi meyveler çürür yere düşer, kuşlar yer, ama ağaç yine meyvesini vermekte devam eder. İnsan ölür, bir daha ölür, ama doğum âdemi sürdürür. Ta ki Maksadullah tahakkuk edene kadar.

Eşya ilmi beş duyumuz içindedir. Beş duygu kaybolunca, o ilim de kaybolur. Beş duygu da geçici ve gayb olmaktadır. Bu bakımdan gayb âlemi geçerlidir. Mürşid-i Kâmil böyle âlemi yeğler.

Allah’ın nimet sofrasında bulunuyoruz. Bunu bilmediğimiz için, hep kaybedeceğiz, aç kalacağız endişesi içinde huzursuzuz. Kolayı zor eden bizim cehaletimiz ve yaradılışa kapılıp, yaratanı unutmamızdır.

İnsan, Allah’la ünsiyet ederek idraklenir. Bu âlemde İnsan-ı Kamil’le ünsiyet ederek o da idrake dâhil olur.

Allah, bize sunduğu dünya ve ilimle, bizimle beraberdir.

Evinin kapısı açık olanın, gönlü açıktır. Gönlü açık olanın, önünde maniler kalmaz.

Biz her an seçeneklerle karşı karşıyayız. Hangisini seçiyoruz. “Yarabbi senin seçtiğin olsun dileğim” o zaman kapı açılır.

Allah’ın manevi dünyasına yaklaşmak için sureta olan bu dünyadan geçmek lazımdır.

Allah nuru alûl-u alâ nurdur. O nurun, gönlünde yanmasını dile.

Dünyanın boyunduruğu ağır yüktür, Allah’ın boyunduruğu lûtufdur, kolaydır.

Bir bizim isteğimiz var, bir de Allah’ın istediği vardır. Yani sistemi ilâhiye uymak huzurdur. Allah’ın istediği, bizim için şüphesiz daha iyidir.

Yüreğimizden, senin yüreğine sığınırım Yarabbi. Senin yürekten istediğin olur. Yüreğini aç, ben senin yüreğinde olayım. Allah’ın emri ruhadır. Ruh, bedeni etkiler.

Şimdiye kadar olan niyazımızı bozmayalım.

Vaftiz; günahtan temizlenmek, günahtan arınmak merasimidir.


Terslikler, günahtan sevaba dönebilir.

Velî gömüldüğü zaman, hatta onun kabrine gidildiği zaman, Allah’ın zikri dile geliyorsa, o mevta Velî’dir.

Allah “Resul göndermesem ceza vermem” der.

Velîler, mürşitler de öyledir.

Allah’ın dini tektir. Bu teklik çoktan gelir.

Cüz-i iradeyi, küll-i iradeye teslim et.

Mağfiret günahların, sevaplara dönüşmesidir.

Mevlâ, mürşit demektir.(Mevlâna Celalettin Rumi) gibi.

Ya dünyanın buyruğunda, ya Allah’ın buyruğunda yaşamak, hangisi daha iyidir. İyi düşün de Allah’a her hususta teslim ol.


La ilahe illallah,

Allah’tan başka ilah yoktur. Buna kelime-i tevhit denir. Kelime-i Tevhid’in üç türlü manası vardır.

La Mabuda illallah:  La yok demek. Hazreti Allah’tan başka hiçbir şey yok. Kim ki var diyor, ona bu varlık mabut, yani puttur. Yani la deyince gerek kendisinin, gerekse bütün yaratılanların yok olduğunu görmesi ve bilmesi lâzım. Vardan, yani Allah’tan bakıldığı zaman bu görülür, ama bu vardan bakılınca, var görünmez. Hakiki var olan Allah görülmez.

 

La Maksude illallah: Burada bütün arzu ve isteklerini Hakk’ın hükmüne bırakmak, iradesini Hakk’ın iradesine teslim etmek.Allah, onu nasıl saflarsa, onu nereye çekerse, o, o haldedir.

La Mevcuda illallah: Allah’tan başka mevcut bir şeyin, olmadığını bilmek ve görmek, Allah’ın her yerde hazır ve nazır olduğunu ve her şeyi görüp bildiğini düşünmektir.

Allah’ın zikrinde, muhabbetin cezbesiyle, onun Ahadiyet sırrını (bütün oluş sırrını) her şeyde görür, yani O her şeyi çepeçevre kuşatmıştır, kuşatandır.

Her şey aslına rücû eder, Benden üflenen ruh da bana rücû eder.

Taklidi iman çoğunda var. Şüphesiz iman, yani tahkiki iman, sahibi az.

Allah, sohbetine davet; bu davete icabet eden, davete yani hak sohbetine gelir, aslında bu davet, delâletten hidayete davettir.

Nefs ilimle fetholur, ruh marifetle fetholur.

Ehli dil zevk etti cevr-ü cefayı,

Mihnette buldu aşk ile sefayı,

Derde derman eyledi şu fenayı,

Böyle yazıldı dünyanın fermanı

31.10.2011