‘Bu açık bir bahri ummandır. Bunda haddi kenar olmaz’.

Karaların ve denizlerin enginliği ile yüreğin enginliği kıyaslanamaz. Yürek, ‘bencilliği’ uyutarak büyür. Kendini düşünmek ve acımak onu küçültür. Yani o halde olan bir insan boştur; onun aklı da gönlü de boştur. Bu âlemi ve seni yaratandan habersiz olan, bencillik ve sevgisizlik etkisinde kalmış soğuk insandır.

Oysa Allah’ı seven, Allah’la bütünleşmiş olan bir insanın sevgisi canlıdır, sıcaktır. Yüce bir yürek için; hayatımızda, önümüzde bakacak ve aklımızın dayandıracak bir şeyin olması gerekir. O zaman, yaşantımızda Allah’la havf içinde muhteşem bir duygu beraberliği yaşarız. Allah’a hayatımızın her anında elimizden geldiği kadar çok yer vermeliyiz (Onu zikretmeliyiz) Çünkü o zaman, bu suret ve nefs âleminin adaletsizliği ve soğukluğu altında ezildiğimizde, Allah’ın her an bizimle birlikte olduğundan asla şüphe etmediğimizden, mutlak adaletin tecelli edeciğini bilen bir rahatlık ve huzur içinde oluruz. Bu dünya gereği bağlı olduğumuz insanlara karşı olan ödevlerimizi Allah sevgi ve beraberliğinden uzak olan insanlardan çok daha iyi yerine getirir, sıhhat ve saadet içinde oluruz.

Teveccüh, Allah’ın yarattığı ile beraber olduğudur. Bunu bilende de ona karşı teveccühü vardır. Varlık Allah’sız olamaz. Varlık onu halk edenindir.

Allah’ın esma- ül hüsnası Zatında vardı. Onun kullanmak için türlü türlü mahlûk yarattı ve bu yaratıklarını kullandı. Doksan dokuz sonsuz esmasını türlerin üzerine halk etti. Ne mutlu mahlûklara ki, Allah’ın kulları oldular.

İnsanı Allah’la tanırsın. Çünkü insanı Allah yarattı, onu yaratana sor! Seni var eden Allah seni sana harcatmaz, çünkü onu Allah yarattı. O yarattığına sahiptir. Hareketin, aklın, fikrin Allah adına hareket eder. Bunu idrak et inşallah! Hatta idrakinin aciz olduğunu gör! Varlığı yaratan Halik, her an mahlûku ile beraberdir. Mahlûk bile bilmeye onunladır. Elbette bilen farklıdır. Bilmeyen ise dost düşman ikilemindedir.

Ruhsal yaşam gözleri kapatıp içe bakmaktan ibaret değildir. Ruhsal yaşam, hem içe, hem de dışa bakmaktır ve Halik’ i her yerde görmektir. Zihnimiz, hayatımız içinde olaylara maruz kalır haldedir, olaylar onu etkiler. Bu etkilerin kötü tesirlerini bertaraf etmek için, gayret sarf etmeliyiz ve bunların kalbimize ruhumuza tesir etmesine izin vermemeliyiz. Kalbimizi bağlandığımız bu şeylerle ağırlaştırmamalıyız, yoksa hareket kabiliyetini kaybeder, o daima tefekkür halinde olmalıdır.

Basit manada, mürşidin müritleri sırf onun huzurunda bulunarak hiçbir araştırmanın ve çalışmanın öğretemeyeceği şeyleri öğrenirler. Bir gün gelir bedenle huzurda bulunmaya artık ihtiyaç olmayabilir. Bu manevi yolda, mesafe kat edenler için ustanın manevi varlığı da ilham vericidir.

Allah ayağımızı yere değdirdiği için melek değiliz. Allah’tan mahrum olmak azaptır. Gönülde Allah varsa, gam yoktur.

Sevgi, Allah’ın Vedut esmasından gelir. Evlilik Allah’ın akitidir ve Allah’ın akti ile olur. Bazen de şeytanin akti, bozma gayretidir. Evlilik aktini kim bozarsa her ne olursa olsun şeytanın parmağı vardır.

Allah ne yaparsa Rahmetinden yapar. Olaylara onun rahmetinden bak! İflah ol!

Dünya sevgisi, hataların başlıca sebebidir; sebepten müsebbibi görmediği içindir.

İstediğimiz, bütün varlığa sahip olsaydık, varlığın sahibi olanı bilmeseydik, la ilahe illallah diyemezdik. Bütün olayların manası eserden müessisi görmektir. Bunu bilmemek azaptır.

Öyle bir sevgine düşmüşüm ki senin yanında dahi sana hasretim. Allah’tan ayrı olan mutlu değildir. Haz almak, mutluluk değildir.