Allahın zatından geleni görenler, bu görüşle insanda hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek bir sanat ve müzik duygusu geliştirir. Bu sanat muhayesesi ilahi dizelerle Allah’ı övenler insanların gönüllerini fetheder çünkü yere göğe sığmayan gönüldedir. Böylece insanı Allah’a kalbi yaklaştırmış olurlar.

Hayatı Allah verdiği için, mükemmeldir. Allah insanı asla terk etmez. İnsan Allah’ı terk eder veya unutur.

Gönülden olmayan duaya amin deme! Allah insana akıl vermiştir. Bu akıl nefsini veya Rahmanı kullanmakda insana irade verilmiştir. Nefsani olan da şeytaniyet yani mahrumiyet, Rahmani olanda Rahman ve Rahim olan Allah’ın lutfu vardır.

Güzelliğin kaynağı Allah’tır. Kaynaktan dönüş Allah’adır.

Dünya bana ne dedi

Dediyse Allah dedi

Görünen zahir idi

Aslını kimler bildi

Elbet onlar veliydi

7.08.2015

Müzikleriyle Allah’ı övenler, sanatkarlığa yükselirler. Onlar Allah’ın yüce sanatını gördüklerinden, eserleri de insanların doğruca kalbine hitap eder. Böylece insan Allaha kalbi yaklaşır.

Doğadakiler sanatı görürler, onu taklit ederler. Tahkike varan sanatçılardır. Sanatlarıyla doğayı övenler, insanların gönüllerini fethederler.

Doğayı araştırmışlar, onun özünü görmeye, ondaki sanatı, güzelliği, gelişimi, takdir etmeye başlar, yani gören göz olur.

Allah’la olmak, onun yarattığını görmek, onun zatından geleni görmek, insanda nasıl bir gelişmeye yol açar. İnsanda hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak bir sanat duygusu, kıyas kabul etmiyor, bir müzik duygusu gelişir, her kötüye eziyete ister istemez katlanır, hem hası, hem de avamı; maksat olan Allah der.

Mukarrebun Allah’a en yakın olanlardır.

Cennette, cehennemde, zihni algılardır. Duyumsamadır, şartlanmadır ve insana aittir.

Bazı değerli kitapları okuyan biri, yazanı arayıp bulmak ister. Nedendir bu? Bu kitapları yazanlarla aynı paralel yaşama istemesindendir.

Akıl, duygularını kontrol altına almaktır. Duygularının esiri olma! Aklını kullan!

Gelenekçiler, ölü fikirli insanlardır.

Varlık bilhassa insan, Allah’ın hakkını unutmamalıdır. Allah’tan mahrum kalmak, her türlü yardımdan mahrum kalmaktır.

Her zorluğun arasında, iki kolaylık vardır.

Öleceksin dendiği zaman, kim sevinir?

Dayanma gücü de insana verilmiştir.

İnsan, her yerden, her yönden, herkesten yardım görebilir. Ama Allah’tan yardım görmek, yardımların en zevklisi, en uğurlusu, en azizidir. Onlardan gelenler dahi Allah’tandır, vasıtalıdır, indirektir.

Kadiri mutlak olan, her şey gücü yeten Allah’a güvenebilmek ne şeref, ne inanç!

Ateş, hava, toprak ve su, bütün bu cevherler bize cansız görünseler de, onlar Allah’ın emrindedir. Bu cevherler, insanda toplandığı zaman, yaradılışın hülasası olan insan yücesini zahire çıkarıyor.

İnsan akıllandığı zaman, sebepleri görür. Sebeplerden, müsebbibi görmek kamil insanın işidir. Nedenlerin nedeni Allah’tır. Mahluktan Halik’ tir. Fiyatını ödemediğimiz her şey haramdır. Yani faydasızdır, verimsizdir. Her şeyin, başında, idrakin, sıhhatin bedelini öde. Bu zora dayanmadır.

İman ahlaktır. Ahlaklı insan, imanlıdır. Köle azat etmek, yalnız bir köle azat etmek değildir. Ahlaklı, aktif olan, ömründe en çok köle azat etmiştir.

Şirk koşan bir kimse, ruhunun farkın de değildir.

Güzel olayım sevimli olayım seveyim sevileyim deriz de gayret etmeyiz.

Allah’ı her an zikretmemiz, anmamız gerektir. Yoksa gafil olur, onun Rahmetinden mahrum kalırız.

İnsanlar halden hale girerek yaşar. Bedensel değişiklik gibi, haleti ruhiyesi de değişikliği uğrar. Bu onun yaşantısıdır. Etki tepki geçicidir.

Mahluk sınırlıdır. Sınırlı olan insan, sınırsız olan Halik’ i kavrayamaz, ihate edemez. Ona sığınmak, anmak huzur verir. İlmi Billah, Marifetullah insanı kamil eder ve “Hasbünallah ve niğmel vekil” der.

Aklımızdan geçirdiğimiz ve yaşamaya geçirdiğimiz iyi veya; kötü, sizden sizedir. Boşuna mızıkçılık yapmayın. Şundan şöyle, böyle oldu boşuna demeyin.