“Bilinmek istedim! ” İstek yüce, istenen de o istek kadar yüce!

Toprak, su ile karışıp güneşin nuruna maruz kalınca, yükselir nebatta nihan olur. Nebat, hayvan onu yerse, hayvanda nihan olur, hayvan olur. İnsan hayvanı yerse, hayvan insanda nihan olur, insan olur. İnsan bedeni toprakta, (ruhu Allah’ta) manada nihan olur, hakikatte ayan beyan olur, hakikat olur.

Ey güvendiğim dostlar, beni öldürün!

Ölümde yüce hayat vardır. (Hallacı Mansur)

 Seni karanlık mezara götüren ölümü değil, seni nura götüren ölümü seç!

Karanlık mezarda topuzu yiyince ne bedenin kalır, ne de canın.

Yok olursam ne davam kalır, ne de arzum!

Allah “Bilinmek istedim! ” dedi.  İstek yüce, istenen de o istek kadar yüce! Gel gör ki, istek, bilgiden mahrum olan cahil (insandan) isteniyor. İsteyen, isteğinin olması için, cahile (Rab) öğretmen olur. Tedris (öğretim) usulü, (hayatın) kendi kuralları içindedir. Kul bu kurallara boyun eğecektir.

Bu eşya âleminin ruhu, ilimdir, bilgidir. Ve bütün bu ilmin varlığı “bilinmek istedim’ ilâhi emrinin ve arzusunun, yerine gelmesi içindir! Bir işe el atar, o işe sarılırız. O işteki kusur, noksan bize gizlidir (göremeyiz). Bu yüzden o işe canla başla sarılır, dolayısı ile kaza ve kadere boyun eğeriz. Fikirlerimizdeki ayıp ve kusuru da bilseydik, o fikri derhal terk ederdik. İnatçı, bu yüzden çok ziyandadır. Varlığa gelen kaza ve kader, İlm-i Billâha varıncaya kadar bizi karanlıkta koyar.

Hep gaflet içinde bocalar dururuz.

Öldürücü okunla beni yaralama!

Ya beni an, kalbimden vur, öldür!

Ya da bana teminat okunu at!

Senden ümit kesmem Yarab,

Teminatım, merhametindir.

 

Veciz sözler

ALLAH her şeyi yaratırken İslâmî (İslâm’a uygun) yaratır;

Halk nezdindeki mertebeye itibar eden, Allah katındaki mertebeye varamaz.

Hikmetten bir kelime öğrenmek, bütün dünya varlığından hayırlıdır. Hiçbir şey boşuna yaratılmadı. Allah hikmeti dilediğine verir. Kendisine hikmet verilen hayırlar elde etmiştir.

Meyve veren ağacın kökü yerde, dalları göktedir.

Güneş ayan beyan, meydanda değil mi? Daha fazla yaklaşırsa her şey yanar, biter, kül olur.

Nizamı âleme öyle müdahale ettik ki, ozon delindi.

Buldum dediğin avunmadır. Bulamadığından doğan zahmet, sana yeter.

Her yerde hazır ve nazır olan veçhin varken, ben ramazandayım. Sana oruçluyum, İftarı seninle edeceğim.

Öyle bir âleme girdim ki; orda ne feryadım, ne de Yarabbi deyişim duyulur.

Gecelerinde ne söz var, ne saz!

Sazsız, sözsüz öyle bir cümbüş içindeyim ki, deme gitsin!

Ayrılmam, ayrılamam senden!

Kavuşamadım ki ayrılayım!

 Bir gönlüm var, oradan da binlerce Pazar kurulur. Bu pazarlarda gâh satıcı, gâh alıcı olurum.

 Gönlüme sahip olamadım.

Ancak onunla avunup durdum.

O, hiçbir zaman benim olmadı ki!

 O şeker dudaklardan öpeyim dedim. Hayır dedi. O hayır, bana hayır oldu.

Beni unutma, neyin varsa benden sana rehindir!

 Öfkesi güzel, sövmesi güzel

Övmesi güzel, yermesi güzel

Sevmesi güzel, küsmesi güzel

Benimle ol, yeter!