Suyun kesildiyse, bir veliye var da yolunu temizle!

Kirlenen durgun suyun, suların suyu olan ve semadan arınarak inen rahmet suyunun temizlemesi gibi, Nas’ın hâsıl olan kirini de, veliler temizler. Suyun kesildiyse, bir veliye var da yolunu temizle!

Güzel gördüğünüz davranışlarınızın yanlış ve çirkin olduğunu ortaya koyduğu için, Velilere düşman olup, sevmiyorsunuz. Veli, her şeyin hakikatini, iyisini iyi, kötüsünü kötü şekilde aksettiren hakikat aynasıdır.  Sen, Hz Musa’nın Hızır (a.s) uyduğu gibi, mürşidine uy, her sözüne itiraz etme ki, o da sana ‘ haydi git’ demesin! Mürşidin; seni helva gibi kavuruyorsa, bu senden nefret ettiğinden değil, seni tatlandırmak içindir. Çünkü vücut ayranında, ruh yağı gizlidir. Mürşit; sohbet ve zikirle senin vücut ayranını çalkalaya,  çalkalaya ruh cevherinin yağını çıkarır ki Arif olasın!  Bu yolda, (dini kurallara sıkı sıkıya bağlı olan) Zahidin yıllarca alamadığını, arif, bir anlık cezbede alır.

Din dünya içindir, kime karşı?

Din, ukba içinde kime karşı?

 

Zahit dese bize dinsiz

Öz olmuşuz, özde dinsiz

Maksâdullah maksudumuz

Nefis babında ise Kim’siz

 Bu âlemde öyle Âlimler vardır ehli tendir, ten ilmini bilirler. Öyle Arifler vardır ki ehli candır, can ilmini bilirler. Can ki varlığın ruhudur.

Mutlu; azameti Huda’nın dediği, ‘Biz’deki o tek can, ama sende;’sen ve ben’, iki nakış, iki suret.

Bütün âlem O, fakat bensiz,

Biz olanla olmak nerede?

Hava; havuzdaki hapis gibi duran suyu, güneşin nuru ile yavaş yavaş kendi gibi lâtif ederek, göğe yükseltir ve sonra tekrar yoğunlaştırarak deryaya katar ya;  Allah da, bu bedende hapis olan ruhu,  nefes alıp vererek çeker alır, aslına gark eder. Su buharlarının göğe yükselmesi gibi, manevi tefekkür de yükselir, İlâha varır!

Yarabbi! Bana yüce âleminde makbul olup, tasdik görüp, gönül âlemine geri gelen sözleri söylemeyi nasip et! Ben her renge, her nişana bürünmüş, her yerde görünmüş, renksiz, nişansız, mekânsızım. O’nun akseden, parlayan nuruyum. Başım sonum ne ise, hakikatim odur. (M.R.M)

Yaşam Senin, plan Senin,

Mülk Senin, inşa Senin!

Evvel Senin, Ahir Senin,

Bunda nem kaldı benim?

 

İnkâr- İkrar!

İhlâsla söylenen sözler, peygamber sözleri gibi doğrudur. Yalnız müphem (gizli) olabilir, bu yüzden de yanlış anlaşılabilir. Sen zaten papağan gibi her sözü ezberlediğin için, hiçbir sözün manasından haberin yok! Söz kulakta kalır gönle tesir etmezse, aynel yakîne varamazsın!

Suret varlığının şiddeti, seni inkâra, mana varlığının letafeti, seni ikrara vardırır.

İnkâr ettiğin müddetçe, ikrar (kabul) senden uzaklaşır. İkrara varamayınca da hakikate varamazsın.

Suret varlığının şiddeti, mana varlığını inkâr etti

İnkâr ise, mürşidi kâmilde,  İkrar’a vardı!

Allah’ı nice etsen inkâr

Onca çıkar ikrar.

Gece kuvvedir, gündüz fiil.

Allah duayı duadan önce duyar, istemeden önce verir.

Talebin aşikâr veya kapalı, neyse o verilir. Talep mühimdir. Talipten gelir.

Maddiyata sarılırsan, maneviyatın körlenir. Maneviyata sarılırsan, maddiyata lüzum kalmaz.

Maneviyata varınca; maddi âlemdeki işi de, işi yapanı da beraber seyredersin.

Gözünün menşei, görünmez olduğu için hep ona döner.

Bir an’dan ibaret olan bu dünyada ömür, o anı yakalamakla geçer durur. Sen ne dünyaya takıl, ne de ukbaya. Şimdilik, tecelliyi ilâhiye dal ve tat. Eşyaya dalacaksan, bütün eşyanın Sûbhan Allah dediğini duy. O zaman, “dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâ’m dost” dersin. Onların Sûbhanallah demesi, seni tefekküre davet eder.

Ruh nefise girdi, Meryem’i gebe bıraktı. Ruh nefesi mürşidindi, ürperdi müridi yaktı, kül eyledi.

Ne küfrü kaldı, ne de imanı. Baba müridin tenine, nefsine üfledi, o ten İsa kesildi.

Gülün; rengi, kokusu, güzelliği olduğu için, dikenine katlanılır.

Bir insanın kendisine en büyük zararı, kendinde bulunan bir meziyetten dolayı nefsi lezzet almasıdır. İlmiyle mağrur olmaktan, ilmi ile amil olmadım!  Yegâne ilmi ile amil olan Allah’tır!

Bir sanatın varsa, Sâmi’den

Bir işin varsa, o iş güzârdan

Konuşuyorsan, o mantıktan

İmanın varsa, o imânsızdan

Diriysen, ol Hay’dan

Ölüysen, ol diridendir.

 Gönül senden ayrı düştü ise, sana bir şeyler getirmeğe gitmiştir.

Bedenin gıdası yiyecektedir. Ruhun gıdası da müziktir, Allah zikridir.

Dergâhım vardır benim

Gözlerim mahmur benim

Halkaya giren derviş

Canda canım benim

 

Destur aldım pirimden

Gönlümün mahzeninden

Fehmi’nin can evinden

Aşka giriftar benim

 

Ol demin devranından

Can alır, cananından

Hali pür, melalinden

Derde dermanın benim

 

Mutlu dediler bana

Ol renge kim boyadı

Masivayı koyana

Her dem ihsanın benim

          ***