“Benden Hakk’ı sorarsan derim ki ‘dilde mihman içredir.’  O’ndan nişan ister isen derim ki ‘Cümle eşgal içredir.’  Benim tarikatımı sorarsan, ‘Allah’tan geldim Allah’a giderim’ derim.  Ben, hamlığımdan mutlak bir emniyet içerisinde olduğumu biliyorum.’’

 

Faili Meçhul

Dünyadaki ve Âdem’deki hareketlerin tümü O’ndan, yani mülkün sahibinden geldiği için; her hareket hakiki bir vakadır.  Hakikati arayan; sınırları ortadan kaldırmadıkça, bulamaz.  Peşinde koştuğu şeye er geç kavuşur ve onunla bağdaşır.  Hoş görmelidir ki, hoş görülsün.  Ve aslında faili meçhul, ayan beyan ortadadır.

Allah izin vermeyince, Allah’ın rızasına sahip olmayınca olmaz…  O, hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz.  Ve yarattığını mutlak kullanır.  Yarattıklarını muhtelif olaylar için vazifeli kılmıştır.  Bize düşen; olayları, yani yaşantı içinde karşılaştığımız vakaları yaşayıp onlardan nasiplenmek; dolayısı ile idrak zenginliğini kazanmaktır.  Yani bakışımızı genişletip karanlıktan kurtulmak…

Bizler dünyaya bir sevgili için ah etmeye geldik.  Bu dünyada aklının istikametini takip edenlerimiz;  gönlünün istikametini takip edenlerimiz; bir de, ikisini dengeleyenlerimiz vardır.  Cüzdeysek densiz, küldeysek deniz oluruz.

Allah’ın nuru ile bakabilenlerden olabilir misiniz?  Onlar ki; insanların yüzlerinden, halet-i ruhiyelerini anlarlar.

Aklınıza, nefsinize uygun şeyler geliştikçe, Allah’a şükrediyorsan güzel.  Uygun olmayan şeylere de sabrediyor ve Hamd-ü sena ediyorsanız, Allah sizinle demektir.

 

Mürşit

‘Ben alçakgönüllüyüm’ demek kolay.  Ama ona delil gerek.

Mürşit, sözün ötesindedir.  Ham insanlar bu yüzden onu anlamaktan mahrum kalırlar.  Hakiki bir mürşid-i kâmil, şöhretten kaçar.  Çünkü halk arasında meşhur olmak sıkıcı bir şeydir.  Allah yolunda ufkunu karartır.

Allah, her şeyden münezzehtir, yakında ama uzaktadır.  Hiçbir şey Allah’tan münezzeh değildir.  Hakk’ın vekilleri bunu iyi bildikleri için, hiçbir zaman Allah’tan ayrı olmadıklarını idrakindedirler.  Bunu anlayın ki onlardan feyiz alasınız.

Her işte kendinden bilgili ve üstün olanı arayın.  Böyle biri ile karşılaşırsanız, bunu fırsat bilin.  İlminizi artırmaya bakın.  Kendiniz gibileri ile vakit harcamayın.

 

Manâ Âlemi

Manâ âleminde ‘yüksek yaşam’ vardır. Bildiğimiz dünya âlemindeki gibi.  ‘Her daim orada olun’ diyeceğim ama şüpheniz var!  Şüpheyi kaldırdığınız zaman görürsünüz ki, her anınız Allah’tır.

Bizleri aradığınız zaman, manâ tarafında arayın; manâ deryasında bir damlayız.  Hakk’ın varlığına delil arayan kimse bakar kördür.  Hakk’a gönül gözü ile bakanlar için Hak’tan yüz kapı açılır.

 

Sistem

Ömrün geçici olduğunu bilen kişi, tahta, mülke nasıl iltifat eder? Dünyaya ve dünya rızkına doymak, kanaat sahibine aittir.  Bu âlemden gidenler, ömürlerini kalanlara verirler.  Siz sistemi öğrenmeye çalışın ki; helâl, haram nedir bilesiniz.

Nükte de kızmak da olgun kişiye helaldir.  Edeple susun ve dinleyin ki, sen de olgun olasın.

Kusuru örtmek, güzelce bir sözle kusuru bağışlamak; hazinelerce sadaka dağıtmaktan hayırlıdır.

Kötülüğe engel olmak, başkalarına iyilik yapmaktan daha zordur.  Sevabı da daha fazladır.  Bu da her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır.

Giden dün nefsiniz içredir.  Yarını yani ukbâyı bilmiyorsunuz.  Onun için, bugün de nefsiniz içredir.  Hayat sürüyorsa, acaba gerisi laf-ı güzafı mıdır?

İlmî hareket edene yeni ilim ve hareket verilir.  Allah, yaşayan ve yaşatandır.

Mirasyedi, mal kıymetini ne bilir?  Bu yüzden para da gider, mal da gider, ona kalan virane olur.