Allah’ın nefes alıp vermesi..?

Katı maddenin; yüzde ikisi madde, yüzde doksan sekizi havadır. Maddenin en küçük parçacıklarının arasındaki mesafe o kadar büyüktür ki, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki mesafe gibidir. Siz bu maddelere katı diyorsunuz. Madde tüm boşluktan arındığında, toplu iğne başından bile küçük bir yer kaplar. Önceden, evrende tüm madde, nokta büyüklüğünde idi. Bu noktanın yoğunluğunu, tahmin bile edemezsiniz.

Zamandan önce bir zamanda; madde de yoktu, başlangıçta saf Ben enerjisi titreşti ve evrenin tüm maddesini oluşturdu. (Er Rahman-i Rahim; Rahman’ın tecellisiyle beliren bu Rahim varlık, tekrar Rahmana döner). Bu, Allah’ın (kendinden kendine) nefes alıp vermesi (Hayat) böylece devam edip gidecektir. Fani olan verilir(hayat olur). Baki olan alınır (ölüm olur). Bu nefes alıp verilmesi;

La İlahe illallahtır. La fani, illa bakidir.

Seni görmeden ölmek mi var?

Öl dedin de ölmedik mi yar?

Dünyaya gelip gitmek mi var?

Yok-var da, var-yokta Allah var!

Gönlü gör ki Allah’ın indinde nüve hüve, ilahi bir çekirdekten ibarettir.

Dünya’da, saf ve boş bir şey yoktur. Her şey bir şeydir. Sonsuzluğa uzanan, içinde hiçbir şey yokmuş gibi görünen uzay bile, çok seyrek gazlarla da olsa doludur. Gazların da olmadığı yerde, enerji vardır. Bu saf enerji, titreşimlerle kendini ifade eder. Salınımları (Esmaları) bütünün belirli frekanslarındaki bütün hareketidir. Maddeyi bir arada tutan uzay, saf enerjidir.

 

Esma Allah’ı anlatır!

Her şey kusursuz yaratıcı olan Allah’ın eseridir. Her şey doğa kanunları içinde hareket eder. Evrenin varlığı Allah’ın varlığını söyler. Var oluşun hedefi onu yaratan Allah’tır.

Allah harika bir sistemin sahibidir. ‘Lehül Esma ül Hüsna’; O her şeyi şahane en güzel isimlerle yarattı. İnanan ister bir delile dayanarak inansın, inanmayan isterse delile rağmen inanmasın, ALLAH demek; cümle âlemin manası demektir!  Allah ismi, yalnız Allah’a has bir isimdir. Başka bir şeye konamaz. ‘Allah’ ismi, esmanın kalbidir!  Yani diğer bir deyişle, Esma-ül hüsnanın kalbinde,  merkezinde, Allah lafzı celali vardır! Allah isminin nuru da, esma-ül hüsnadır.

Tecelli, yansıma demektir, varlık esmayı (Allah’ın vasıflarını) gösterir.

Esmada, Allah’ı anlatır. Esma-ül Hüsna; Allah’ı bize, bizi bize bildirir!

Allah’ın esması ile ahlâklanan kişinin; bakışında Basir ismi, duyuşunda Semi ismi, lisanında Kelâm ismi, yaşayışında Hay ismi, sevgisinde Vedut ismi, şefkat ve merhametinde Rahman ismi tecelli eder. ‘İşte Ben kulumun gören gözü, işiten kulağı olurum’ sözü böyle gerçekleşmiş olur.

El Musavvir, insanın hayalini nakış yapan zattır. El Musavvir manaya ilk şekil veren zattır.

El Halik mükemmel, sen eksiksin. Eksik, mükemmele, kurbandır. İnsan yaşayarak, Allah’a yaklaşır ve kurban olur. Kurbiyet; adanmaktır, hayran kesilir, insan kurban olur. Bunu bil ki kurbanın bayramı olsun! Bu yaratılan dünya gibi, sen de yaratana kulsun. Dünya’da yerini bil!

Dünyada değişmeyen bir şey yoktur. O da dönerek değişir.

Zihinde dön, düşüncede dön, bedenen dön,  mecazda kalma Hakikate dön!

Dünya ve insan daima bozulur, bozguncudur. Allah, onları daima düzene koyar.

Yer gök, bütün varlık O’nun emrindedir. O’nun sistemi içinde vardır. Esma; Allah’ın varlığını ispat edemez, O’nun yaratığı, O’nun müdahalesini söyler.

 

Allah Metin ve Kavidir.

Allah yarattıklarının hâkimidir, kullar da Allah’ın emrindedir.

Allah her an, yarattığı eşyaya hâkim ve müdahildir, üzerindedir.

Allah bizi zikreder, bizi zikrinden mahrum kılmasın! Kaygımız bu olsun!

Allah insanı dünyada varlık ve yoklukla sınar. Olaylar, ayrı olaylardır. İnsan bu olayları nasıl yorumlarsa, onu öylece etkiler. Bela derse, beladır. Lütuf derse, lutufdur.

El Metin; çok sağlam, eşsiz benzersiz sağlam olan Allah’tır. El Metin olan, Allah’ın yanında her şey fanidir. Allah’a dayan, metin ol, hiçbir şey seni üzmesin, yıpratmasın!

Hayatta karşılaştığım her şeyde hikmet ararım, bu da beni Allah’ı anlamaya götürür.

Allah’ım seni anlamayı istedim, anladım ki Seni anlamaya kâfi değilim… Dert etme! Bana bak! 

 

Âlem, El-Âlim’ in bir alâmetidir.

Âlem, işaret demektir.

İnsanın dengesi, akılla kalbinin bir oluşundadır. Âlemin dengeli olması da, ondandır.

Âlemi anlamayanlar, ritüellere tabi olurlar.

Âdet ve geleneklere tabi olanlar, deruni manaya, hikmete varamazlar.

İrade hikmetle beslenir, gıdası temiz olan, temiz beslenir. İnsan Allah’ın varlığa verdiği genel idrakten özel olarak alır, yani irade ilahi sistemde vardır. Zirvesi Allah’tadır.