Allah için ceht edenin lütfu, yine Allah’tandır

Allah’a ulaşmak için üç amel vardır:

  1. Esmaül Hüsna (Esmanın hakkını vermeli, yoksa nakarata kalır.)
  2. Dua
  3. Bunlardan hâsıl olan Salih amel.

Kırılıp kıran biri, bu davranışta olduğu sürece ve buna devam ettikçe, bir külfette demektir. (külfet, nimet) Ve bu külfet neticesinde ne bir kimseyi kırar, ne de bir kimseden kırılırsa, dünyada bahtiyar olur. İnsanları ve hadiseleri istediği gibi değil de olduğu gibi kabul eder ve böylece kendini tanımaya çalışır. Kendini bilen, Allah’ı bilir.

Bu noktaya eremeyen hangi meslekte olursa olsun, görünüşte insan, hakikatte hayvandır.

Allah için ceht edenin lütfu yine Allah’tandır. Bu dünyada kazançların en büyüğü, yapılacak işlerin en değerlisi, araştırmaların en büyük nimeti, İnsanı Kamil-i bulmaktır. Beşer içinde nice kâmiller vardır. Beşer ayıplı bir zümredir. Bu ayıplı zümreden beri yaşayan ‘insandır’.

İnsanlar gerek kalemleri, gerekse dilleri ile çok büyük ve kıymetli sözler söyler, beşeriyete çok şeyler vaat ederler. Fakat bu sözler, pek çok defa söylemiş olmak içindir, hatta tekrardır. Mühim olan tatbik etmektir.

İnsan hayatının temiz, kinsiz, intikamsız, hasetsiz ve tamamen üstün temellerin üstüne bina olduğunu görebilene bunu böyle seyredebilene, haşyet ve hürmet duygusundan başka ne verilir, o bundan büyük daha ne isteyebilir. İşte bu hal yüce yaratılmış insana aittir.

Mübalağa yalanın bir hali, riya ve yalan ise ona meyilli olan varlığa (mahlûka) aittir. Allah’ın ona buna meyli, yönü olmaz. Allah sınırsızdır. Mümkünül vücut (varlık), ‘Allah yoktur’ derken evvela varı söylüyor, sonra yok diyor. Allah mutlak vardır. Varlık zaten O’nu söyler ama Allah mekândan münezzehtir. Allah şurada burada demek, küfürdür. O mekânda değil, makamdadır.

Dindar; ibadet itiyadına bağlı bir kimsedir. Bu bapta, bazıları sadakayı gösteriş, namazı riya için kıldıktan sonra, bu işlerden kendini manevi kazanç elde ettiğini sanır.

Doğdum yaşadım deme

Sonra da öldüm deme

Kimsin hele bil hele

Yalana doğru deme

29.11.2014 Antalya

Ehli marifet; Allah’ın zatı ve sıfatları bakımından şüphe götürmeyecek bir bilgiye sahip olanlardır. Ariflerde marifetin tecelli kaynağı; kalp, ruh, ilham ve keşiftir. Âlimlerde ise ilmin kaynağı;  akıl, duygu, arzuları ve nakildir.

Hayatımızın her alanına girmiş olanı batıl inançlar; dinler ve kültürler, bilinmeyen tabiat olaylarına merak, taassup, hadisler, cin ve peri hikâyelerine inanmak taklidi bilgilerden gelir. Hurafeler, uğur, uğursuzluk, şifa, türbe, yatır, nazar, baht açmak, adak, kurban, sihir, büyü, fal, muska gibi şeyler ve bunlara inanmak da cehalettir.

Hayatı, cahiliye cehenneme, ilmi billâh cennete döndürür.

Semavi olan ruh, bedenle toprağa eğilmiştir. Yaratanın önünde namaz, bu halin idraki davranışıdır.

Sizi kula kul, kendi nefsine kul olmaktan uyarmak, bana vazife olarak verildi. Allah korusun!

Âdemi ancak Âdem bilir

Tendeki canı hem dem bilir.

Deryadan bir katreyim,

Güneş bende yedi renk

Derunumda bi ahenk

Tükenmez revnak olur

14.10.2015 Antalya