Alim ve Cahil arasındaki fark!
Eşrefi mahlukatta, Sufi Âlimleri, (Tasavvuf zümresinin âlimleri (Arifler) ), Allah’ın yarattıklarının en aziz ve en değerlileri oldukları gibi, cahilleri de Allah’ın yaratmış olduğu varlıkların en zelilidirler. Çünkü tasavvuf âlimleri için hayal olmayıp hakikat olan şeyler, cahiller için hakikat olmayıp nefsanî ve hayalidir!
Ekseri insanlar, gaflet meydanında dolaşıp haklı ve idrakli olduklarını sanırlar.  Zanlara itimat eder, amellerinin Hak olduğu, söylediklerinin ise, sır ve hikmet olduğu kanaatindedirler.
Bir kimse cahil de olsa, cehlinde kâmil olduğuna inanır. Bilhassa mutasavvıflar içinde bu, böyledir!
Onlar, Tasavvuf yolunun sermestlerini (sarhoşlarını) ve iştiyak sahiplerini (onlara özenenleri) reddederler, dolayısı ile (o yolu ve mestaneliği) terk ederler. Ancak, halkın onları (Arifleri) dışlamaları, terk etmeleri ile onlar terk edilmiş olmazlar. Çünkü onlar halka menfur olsalar da, Hakka makbul olanlardır!
Onları cahilce dışlama!
Dünya işlerinde çok zahmet çekerek, deneylerden geçmiş, eserleri meydanda olan insanları dinle ve onlara danış! Onlar zahmetlerle kazanmış oldukları bu bilgileri, sana bedava verirler. Onları dinlersen zoru kolay etmiş olursun! Ama sen, şahsi düşüncelerinden, nefsanî arzularından, öteden beri alıştığın egoistlik ve menfaat düşkünlüğünden soyunmadıkça, saf ve soyut gerçeği kavrayamazsın!
Çünkü dünya nimetleri ile rahat eden, hakikatten geri kalır.
Nefis, dünyada aradıklarını buldukça, hakikati örten perde kalınlaşır. Hakikati keşif imkânı kapanır.
Oysa biz insanlar, içimizdeki tanrının ihtişamını açığa çıkarmak için dünyaya geldik! Kendimizi zorlukları aşmaya adadığımızda, o eşsiz güç bizi denetlemek için devreye girer!
Aynaya bak!
Aynada görünen sensin. Aynada görünen, kaşını gözünü oynatamaz. O cansızdır. Resimdir. Ruhsuzdur. Asıl sensin aynadaki senin gölgendir. Bu açıdan Allah’la kendini karşılaştır!
RUBAİ
Yarın nice ağyarı var
Her bir gülüşün harı var
Bülbülün ahu zarı var
Her ne varsa Âdemde var
Halk, tefekkür etmedikçe isyankâr olur ve bozulur!
 
Tefekkür, insanı diğer varlıklardan üstün kılan özelliklerden en önemlisidir. İlahi sistemi iyi bilmesi ve üstün sisteme uyması aklın gerekçesidir.
Vüzera (Vezirler) bozulunca ibadet ve düzen bozulur. Fukara bozulunca ahlâk da bozulur.
Emir verenler bozulunca geçim yolları da bozulur.
Sultanlar Hak’tan yüz çevirmedikçe bozulmazlar.
Âlimler, sultanlarla içli dışlı olmadıkları müddetçe fenaya maruz kalmazlar.
Mahlûk olduğu halde nefsini tanımanın yolunu bulamayan bir kimse, Allah’ını tanımaya hiçbir yol bulamaz. Bir kimse beşeri sıfatlardaki afetleri göremezse, ilahi sıfatlar dahi, latifeleri ve incelikleri nereden bilecek?
Çünkü zahirinin bâtın ile alâkası vardır!
RUBAİ
Kim ola beş duygunun ötesinde
Gönülde varın nuruyla sırlanır
İrtibatları nefsin ötesinde
Bilsin ki rabıta Hakkı içerir
Kişinin Allah’la arasında perde varsa, azap vardır. Perde kalkarsa azap, lutuf olur.
Sen dünyaya talip olduğun müddetçe o da sana taliptir. Ondan yüz çevirip Allah’a yönelirsen dünya senden kaçar. Sen de huzura erersin.
 
Kemalin yolu: iktinan (sakınma) ve ihtima (perhizkarlık)dır.
Allah’tan sakınan bir kimsenin huyu düzelir, perhiz eden bir kimsenin de bedeni düzelir, sıhhatli ve afiyetli olur.
Dua
Yarabbi, gece gündüz gönlüme ferahlık ver, işimi kolaylık ver, gecelerde rüyamı hikmetli kıl!
Seni bihoş seviyorum
Görmezsem özlüyorum
Sen olmazsan üşüyorum
Sarıp sarmala beni
Veciz sözler;
          Hiçbir mahlûk yoktur ki, üzerinde koruyucu melek olmasın.
          En iyi doktor hastanın kendisidir.
          Para insanı yoksulluktan kurtarır ama eşeklikten kurtarmaz.
          Haksızlık karşısında susan gizli şeytandır. Allah’ın tokatını yemeğe müstahaktır.
          Hicret; terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmektir. Ruh, artık işe yaramaz, bozulmuş ve tamiri imkânsız hale gelmiş bedenden hicret eder.