Allah vardır, gam yoktur. Allah yoktur, gam vardır. İçiniz, Allah’ ladır. Her olumsuz düşüncenizle içinizde Allah yok durumunda ve gam içinde oluyorsunuz. Her olumlu düşüncenizle de içinizde Allah var durumunda ve gamsız, kasavetsiz durumda oluyorsunuz.

Kalp gözüyle bana bak, anlarsın; suret ve nefs gözüyle göremezsin beni. Gir gönlüme, gör kendini; istiyorsan. Gönle girmeyi biliyor musun? Hiç denedin mi?

Duygu, his, sevgi insanda yüksek hasletlerdendir. Düşünce de idraki artırır. Düşünceler duygu ile birleştiğinde ruha (gönle) etki eder. Yine sevgi ve haz yolculuğu insanı aydınlanmaya götürür, aksi cehalettir. Hatta insandaki korkular cehaletten gelir. Bunlar, dini telkinlerle değil, bilgi ve deneyimlerle aşılır. Cehalet, olumsuz düşünceler içinde ısrar ederse; ruhta olumsuz duygular, huzursuzluk ve bedende hastalıklar oluşur. Olumlu düşüncelerse yüksek frekanslıdır, sıhhatli ve dinç tutar. Kendimizi canlı, enerjik, zinde hissederiz; uzun ömürlü oluruz.

İnsanın bu alemde sıhhat ve afiyeti, egoistliğine veya sahîliğine,  eli açık, mükrim olmasına bağlıdır.
İnsan bu aleme boşuna gelmiyor. Bu alemde acı ve tatlı yaşayarak algıları oluyor. Bu aleme bir şeyler katıyor, bir şeyler de alıyor.

İnsan bu beden içinde iken, imkanları kısıtlanmışken kimliğini yaşayamaz, kim olduğunu bilemez. Bedenden kurtulunca yani ölünce; insan varlığının özüne, kurtuluşun gücüne sahip olur. Bundan sonraki yaşantısında güçlü yaşamaya başlar. Doğum, doğumda saftır. Ölüm, ölümde saftır. Saf gelir, saf gider. O alem; arı, öz, latif alemdir.

Ölüm de doğum gibi Hâlik’in yaratma anlarından biridir. Ama insanlar bunu böyle düşünemezler. Bu da ariflere aittir. Ölüm onlar için normaldir.

Duygular gönlün zenginliği, sözler aklın fikrin zenginliğidir. Fizik bedeninin davranışları da idraklerine, tercihlerine göredir. Arif kişilerde davranışlar isabetlidir.

Bazı insanlar duygularını hemen açığa çıkarırlar ve kelimelere dökmeye çalışırlar. Bazıları da yutkunurlar, içlerinde tutarlar. (Bir halk deyimiyle ‘boğaz kırk boğumdur’ derler). Arif kişi duyguyu derin hisseder ve yaşamayla dener. Faydasını gördüğü zaman tavsiyelerde bulunur. Alan alır. Arifler için duygular söze gelmez düşüncelerdir. Onların huzurlarında bulunmak çok şeydir.

Allah’ın ilâhi düzeninde hep lütuf vardır, harikadır. İnsan kısır bakışında iyi, kötü diye algılar. Ya huzurlu ya da huzursuz olurlar.

Nerede olursan ol, her yer, her hâl; Allah’ın yaratığı ve her yerde hazır ve nazır olduğu yer olduğuna göre, her halükarda Allah’layız. Bilsek de bilmesek de.

Fizikte gel git olayı, insanda beden olayı olan doğum ölüm. Varlık, La – İlla’dır. Halik mahluk olayı . Bu da kâinatın zikir hâlidir.

Cahillerin cahillerle sohbeti, cahilin cahillere rehberlik ettikleri, yol gösterdikleri, tavsiyede bulunmaları lafı güzaftır. Bir mana, bir bilgi içermez. Böylece ısrar ediyorlar. Hakiki ilim sahiplerini dinlemiyor, aramıyor, asla huzuru bulamıyorlar.

Bazı insanlar öğrendikleri ezberi devam ettirmeye çalışırlar. Yani ezberde ısrar ederler. İnat ederler. Bu da gayri insanidir.

İnce, zarif, detayları görmeyen huzurludur. Bunları görenler, mesuliyet duygusuna sahip kişilerdir. İlerleme, büyüme, kaliteli yaşama bunlarla olur. Yani külfet, çalışmakla hasıl olan sıkıntı, nimeti artırır.

 

Bugün ayanım
Yarın da nihan
Güncelim bugün
Bil ki sıradan

Durmam duramam
Yabanda durmam
Kim o, kim duran
Durmak yok devam.
MRM

 

Aklımda zikrimde sen
Sen bendesin ben de sende
Ayrı değil gayrı değil
Allah ahed, ahed Allah’tır.
MRM

 

Dergaha gel
Hak zikre gel
Gel dendi gel
Durmadan gel

Var şükürde
Yar huzurda
Can asude
Durmadan gel.
MRM

 

Bağ desen gönül bağı
Gayrısı tutsak bağı
Denizde balık ağı
O da avcının şanı.
MRM