Madde mananın izdüşümüdür.

Kim ki Hak’tan kaçtı, riyaya şeytana koştu.

 

Öyle şeyler var ki atamazsın, hele gönlüne girmiş sevgiliyi hiç mi hiç atamazsın.

Bir sen varsın, başkasını istemem. Sende de ben varsam başkasını isteme. Bir gönüle iki sevda sığmaz, perişan olursun. Seni ben, beni sen bilirsin. Ben seni, sen beni bırakamazsın.

Allah sana öyle bir hediye vermiştir ki gayri gördüğün hiçtir. Ne dediğin, ne gördüğün, bütün ufuklara koştuğun hiçtir.

Tabiata hayret ve takdirle bakan kişi Allah’a gerçekçe iman eden kişidir.

Zaman geçiyor demen, senin zaman içinden geçmendir. Zaman andır. Zaman içinde yolculuk yapan sen, hareket eden sensin, hareketini hızlandırmak için vasıta yapıp kullanan yine sensin; otomobil, tren, uçak gibi!

Sıradan bir besteci, yazacağı eserin taslağını düşünmek zorundadır. Ama gerçek bir bestecinin, yani ruhuyla besteci olan birisinin düşünmeye ihtiyacı yoktur. Beste ondadır, besteleme her zaman var. Aslında kendisi bestedir. Yapması gereken onu kağıda dökmektir.

Yaratan, koruyan, gözeten, öğreten Allah’tır. Yaratık mahluktur, öğrenendir, doğan ve ölendir. Pek iyi bilmiyorum bu nedendir, sen biliyor musun bu nedendir?

Zikrin iki boyutu var; biri ruh, öbürü beden. Zikrin ruhu nefestir, candır. Zikrin bedeni de kelimelerdir. Kelime ateş cevherini ortaya çıkarır ve kalp kendiliğinden ısınır. O can soğukluk hastalığından kurtulur. Sevimli, sıcak, sevecen olur. Sallanan ağaç, duran taştan daha güzeldir. (Taş gönülde ne biter, Dilinde ağız biter)

İnsanlardaki beş duygunun birbirinden farklı görünüşleri ifadesinde, mesela kulak faikse, yani hassassa; müzik tandanslı, meyilli olur. Göz, resim yapma kabiliyetinde; kulak, ince frekansları algılama kabiliyetinde; burun, hassas koku alternatiflerini alma kabiliyetinde; ağız, tat (gurme) lezzet alma kabiliyetinde; ten (dokunma), dokunduğu objelerin farklılığını alma kabiliyetinde. Cinsel yaradılışın maksadı, iki yarının bir olma hususiyetini taşır (Bak iki göz iki bakar bir görür. İki görse şaşıdır, yani bozuktur). Cinsel birleşmenin gayesi; iki yarım, yani dişi ve erkeğin birleşmesinden bir insan meydana gelir. Bu sistem, bütün varlıkta böyledir ve ilahidir; istismarı düşük yapar. Düşüğün ifadesini yapamam. İfadeye sığmayacak kadar ağırdır.

Varlık aleminin yaradılışındaki mana, yokluğu söyleme gayretindedir (Var-yok).

Bir şema üzerinde düşünecek olursak, zirveye çıkış ve iniş.  Halik’in verdiği imkana göre kartal, kanadı ile zirvededir, yılan sürünerek zirveye varır. Bir başka bakışta, yılan kartalın yemi olur. Bir bakıma bu şu demektir; kartal yılanı kanatlarına (terkine) alıp zirveye çıkarır. Burada yılanı bünyesinde hazmederek yukarı çıkarır. Bu durum, her halükarda ruhun faikiyetini gösterir; dun (dun: Aşağı, alçak.) ve girift aleminde olsa dahi. (Yılan dokunduğu diğer mahlukları zehirler. Ondaki bu öldürücü zehir kartalda vitamin olur.)