Söyle öğretmenini söyleyeyim seni.

Biz Anadolu, Akdeniz insanıyız. Allah iklimle ilacı yaratır. Mesela bu mevsimde, bu iklimde, muşmula alıp yemelisin.  Allah doktorlar doktorudur, iklime göre yöresel ilaçları yaratır, zamanında yersen şifadır. Yazın denize  girenle girmeyen bir değildir. Denize giren, girmeyene göre sıhhatlidir. Ben Atatürk’ le denize girdim.  Atatürk; ‘’Evladım bu denize bu iklimde vücudunu vermelisin’’ der.

Kırk tane Reisi Cumhur değişir ama Allah değişmez. Biz bunları söylemekle mükellefiz, söylemezsek o yüce ilminden mahrum kalırız. Allah ”Rab” en büyük öğretmendir.

MRM: Sizce Mürşit Nedir?

DB: Allah’ ın ilmini öğrenebilmek için Mürşit’ e geliyorum.

MRM: Allah’ ın ilmini öğrenmek için geldiğimizde, sineğin bizi ısırması bile ilmindendir. 

Kaba madde, mananındır. Gönül telefonu açıyorum almıyor, cevap vermiyor. Mürşit’ e küsüyor. Size burası gösterildi. Buraya gelmek var. İşinden arta kalan zamanda buraya geliyor, oysa  burası okul. Okul öyle midir? Okula gitmen lazım. Biri şu yakından geliyor, diğeri ta Bursa’ dan üstelik kadın başına geliyor. İkisi bir olur mu? Mürşit nedir bilmiyorsun.

Allah’ ın yanlışı olmaz, hiçbir şeyi faydasız manasız yaratmaz. Kendisine verilen vazifeyi yapmıyorsa ibadet etmiyor demektir.

Sen tedaviye geldin. Sana doktor iğne batıracak, dokunacak ki tedavi olasın. Sana küçük bir iğne batırırsa o alttaki iltihaba yetişmez, onu çıkaramaz. Hastaneye gidince bana şunu yapsınlar, bunu yapmasınlar diyemezsin; dersen iyileşemezsin.

Sofraya biri gelir. Sofra nimetlerle dolar.

 

Hülya bana üzerinde iki kuş bulunan, camdan yapılmış minik bir süs getirmiş. Neden bunu getirdi sizce? Kuş latiftir. Kemikleri de hafiftir. Latif  iki kuşun muhabbeti. Kuşu, latif oluşundan dolayı gönle, ruha benzetebiliriz.

Deniz gönlünden bir parça çıkarır, bir eser. Baba dediği insanla bir ünsiyeti vardır. Deniz’ e gönlümden haydi rast ile başla derim, bakarım rast çalmaya başlar, çünkü gönül konsantrasyonu vardır. Çalışarak nota yazmak güzeldir ama doğaçlama, gönülden gelen başkadır. Gönülden gelen her şey, yere göğe sığmayan Allah’ tandır.  Gönül kelimesi Türk’ ündür.

Ben Alevileri severim müzik yaparlar, kadın erkek ayırmazlar. Ama ben Hollanda, Belçika, İspanya’ da da kiliselerde konuştum. Ben Kürt, Türk, Arnavut, İspanyol vb. ayırmam, Allah’ ın kulu derim. Sen birini ya da bir şeyi  ilah edinirsen kesrette vahdeti yaşayamazsın. Çok ilahlar var, bu ilahları Allah yaratmıştır. Bunlar Allah’ ın değil mi, bunları kim yarattı? Bunları da Allah yaratmadı mı? O nedenle Adem ‘’Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm’’ der. Yanlış mı? Gelin diyelim ki ‘’La ilahe illallah’’. Allah’ tan başka ilah olmaz.

MRM: ‘’Allah eksikliğini vermesin’’ cümlesi  hakkında kim konuşacak?

DB: Bence; sen idrakini kaybetme ve bu yola devam et diye bir duadır.

MRM: Demek ki oturup bekleyene değil, düşünene Allah lütfeder. Decartes: ‘’Düşünüyorum o halde varım’’. Kur’an ‘’Bir anlık tefekkür bin yıllık ibadete bedeldir’’ der.

Buranın kapısı herkese açıktır kimseye gel gelme demeyiz, git demeyiz, onlar giderler. Buraya gel ve burada ”ol” deriz. Buraya geliyor beğenmiyor, benim gibi düşünmedi diyor. Mürşit’in dediği vahdettir. Benim gibi düşünmedi demek kesrettir. Sınıfa talebeler girdiğinde öğretmen önemlidir. Öğretmen öğrenciye uymaz, talebe öğretmene uyar.  Allah her şeyi yarattı, en yüce yapısı insandır. Bu muhteşem dünyayı, Allah insan için yarattı.

Bedenen kesr oluruz, ruhen değil; ruh ayrı değildir. Burada çeşitli bardaklar var; kristal, toprak vb. içindeki su ise aynıdır.

Sevdiği bir meyve var ağaçta, o cahil olduğundan, onu ham da olsa koparır. Ama sabreder beklerse, o meyve olur. Yere düşerse, düşmesi ziyan değildir; çoğalır. Adem ve  Havva yere düşe düşe ne oldu, israf yok. Allah herkesin ömür çizgisini hudutladı. Ömür ne kısalır ne uzar, ama mühim olan bu ömür atlasını ziyan etmemektir. Alamıyorsa ölür.

Baba hikmet söyler; yanlış ters söylüyor dersin, hayır! O; satırları, cümleyi yanlış okudu değil, o cümlede kırk tane mana var. Kur’an ayetini alacak olursak bir surenin birçok manası vardır. Mesela biri Kur’ anı tecviti ile okuyor, Arapça da bildiği için güzel okuyor. Suresinde; ”Allah cennet ve cehennemi yarattı, müstehakına göre verdi” dediğini söylüyordu. Ben ona ‘’Allah’ ın olduğu yerde cehennem olmaz, sen Allah’ ı bilmediğinden cehennemdesin.’’ dedim

Çiğdem, kaba yiyeceklerin toz hali olan baharat satıyordu şimdi bu kitapları basıyor, yayıncı oldu. İsterse milyarder olsun, ben bu kitapların satışından para beklemem. Bunların dağılmasını isterim. Daima Allah’ ın isteği daha üstündür. Sen bir şey istersin ama Allah’ ın isteği daha üstündür ve senin lehinedir.

Allah mekanını, insanlar bir şeye benzetmişlerdir. Benim de bir mekanım var. Oraya birçok hippi geldi biz onlara tamam dedik, şimdi gelen kitle değişti. İnsanoğlu mağaradan geliyor ama bugün her şey değişti. O insan yine yüce ve Adem ve Havva’ dan. Sen buraya gelip bir şeyler duyuyorsun fark eder mi? Evet. Kuvvetli ise daha az, zayıfsa daha çok gelmeli.

MRM: Sualin var mı? Sualin senin bilgi dereceni gösterir. Ama korkma sor. Sordukça öğrenirsin.

H: Sana kötülük yapanı affetmelisin dedim öğrencime. O sürekli itiraz etti ve tartıştık. Dersin sonunda öğrencim; hocam aslında söylediklerinizi anlıyorum ama beni ikna edin diye itiraz ediyorum dedi.

MRM: Öğretmene kafa tutulmaz, öğretmen tenkit edilmez, efendim anlamadım demesi gerekir. Yoksa edepsizlik olur. ‘’Edep Ya Hu’’ vardrı. Sen dünyevi hangi sistemlerin içindesin bilmiyorsun. Vücudu kavi olan hastalık kapmaz, sen öyle bir varlıksın ki; bedenin hastalık kapıyor. Allah her şeyi yarattı hiçbir şey lüzumsuz faydasız değildir. En yüce yapısı insandır.

Eşek ne taşıdığını bilmez. İşte sen neredesin, ne taşıyorsun bilmiyorsun. Ama en iyi yolu o bulur. İşte, insan yücedir ve her insanda yüceliğini gösteren bir şey vardır.