Allaha teslim olanlar da olmayanlar da Allah’ın emri ve hükmündedirler. Şereflenmiş ve lütuftadırlar. İdrakli olanlar da daha yakındadırlar. Allah hiçbir şeyi manasız yaratmaz.

Allah’ın âlemine, kâinata gönül gözü ile bakanlar, Allah’ın bakın dediği yerden bakarlar. Allah’ın bak dediği yerden bak. La, ister yoktan; illa, ister vardan alın. Var da yok da Allah’ı söyler.

El Mürsil; Allah’a kâinat aynasında bakarız. Madde kesif, mana latiftir. Allah’ın El Mürsil esması halk ettiği bu iki hususu birbirine zıt değildir, manayı ifade eder.

El Mürsil olan Allah resullerini göndermiştir. Vahiy, çöle dönmüş kalpleri yeşillendirir, nurlandırır. Allah’ın nurunu Resullerle, onlara verdiği vahiyle, ilk haberle gönderir, verir. Firavunun bir elinde put, diğer elinde sopa vardır. Peygamberler kâhin değillerdir. Yağmur rahmettir. Yağmur kuru toprağı yeşillendirir. Nimettir.

Varlık Allah’ la kul arasında bir perdedir. Allah’ ı perdesiz göremeyiz. Tabiat kâinatın kuranıdır; oku! Tabiatı oku. Allah’ ın bin şeyi bir şeyle göstermesine resul denir. Bilhassa kâinatta; insan arasında; ilahi insana, insan olan resulle verir, gönderir. İnsanı saraydan çekip almak, insanı Allah’ a yaklaştırmaktır. Yine Allah’ın lütfudur.

Acı; meleklerin varlığını keşfeden; acı ve tatlıyı bir görür. Sıkıntı yaşamaz.

Tevazu sahibi olmayanlar güce güveniyor, güce güveniyor demektir. Güç Allah’ ındır, insan güçsüzdür. Nefse ve nefsin gücüne değil, Allah’ a kul ol. İnsan güce değil, Kudretullah’ a bakmalıdır.

Güce dayanmak istiyorsan El Kavi olan Allah’ın gücüne dayan. Her şey gücünü Allah’tan alır. Bu göz, bu kulak, bu burun, kuvvetini ve gücünü Allah’tan alır. La havle kuvvete illa billah. Güç ve kuvvet sadece Allah’a aittir, ondan isteriz.

Allah bizi sahip değil, şahit olmak için halk etti. Yüreğe verilen güç, güçtür. Beden gücünü bu güçten alır.

Bir iyilik gelirse Allah’tan, bir kötülük gelirse de o nefsimizdendir. Allah mükemmeldir, insan eksik. Hata yapar ancak hatasında ısrar etmemelidir.

Herkes lâyık olduğu, tercih ettiği şartlarla ve muameleyle karşılaşır. Sevgiyi şiar edinin. Azgınlık etmeyin. Ölçü ve tartıda dengeyi bozmayın. Mizanı ilahi böyledir.

Geçmişten esef etmeyin, gelecekten korkmayın. Allah neylerse güzel eyler. Sonsuz özgürlüğün olduğu diyar cennettir. Orada her arzu mubahtır.

İnsan yaşadığı dünyada akli, fikri ve muharecesinde yaşar. Allah gerçeği onu ilgilendirmez, Allah’tan korkmaz. Dolayısı ile kendi nefsani içinde yaşar. Nefs ateştir. Bu nedenle kendi ateşini körükler ve hayatı böyle geçer ve biter. Asla huzur bulamaz. Bir bakıma dünya hayatı biraz da böyledir. Dünya cennet değildir.

İnsan ve insanı kâmil arasında dış görünüş, yani beden şekli ve beden fonksiyonları açısından hiçbir fark yoktur. Ancak manevi konular bakımından yani idrak, anlayış, intikal, Allah gerçeğini kabullenme ve ona göre bu yaşamı sürme açısından farklar vardır.

Vücut ve beden kabirlerinin terki, tevhide girildiğinde başlar. Mutu kable ente mutu budur. Daha elest bezminde ruhlar Hakk’ı kabullenmişlerdir. Belâ, beli demişlerdir ve madde dünyasına, maddi bedene girmişlerdir. Bedende de elest bezminde verdikleri sözü unutmuşlardır. Ey Mutlu, Allah’ı unutma, ondan unutmamayı dile, dua et. Varlık Allah’ındır. Sen de Allah’ın varlık deryasında bir zerresin. Bu ne lütuf, bu ne şereftir.

Mutlu Babanın kurduğu tevhit halkasına girenlerin bir kısmı tevhidi, kendi nefsine uydurur, şarlatanlık yapar ve kendini göstermeye çalışır. Böylece tevhidi bozmuş olur. Dergâhın dünya misali, gelen gider, dertlenir, derman bulur, sürelidir. Bu süreye ömür denir. Ömür ne bir saniye ileri gider, ne bir saniye geri kalır. Her varlık, ilahi varlık olan bu âlemde kendi rolünü oynar. Etkiler, etkilenir.

Hakikate uyumlu olan güç hakikattir. Güce değil; hakikate, hikmete bak, bil. Bilmek ilim sahibi olmaktır, güç değil hikmet sahibi olmaktır. Allah aziz, El Kavi’dir. Böbürlenip ben azizim deme. Aziz ve kavi olan Allah’tır.

Şöhret olmaya değil, görünmemeye değer verenler nihan olurlar. Şöhret afettir. Görünme tutkusu, şanlı olma arzusu afettir, sıkıntıdır, derttir.

Ev ehli, sokak ehli. Ev sıcak, samimi, saadet ve berekettir, ailedir. Aile milleti meydana getirir. Sokak ehli dağınık, düzensiz, yurtsuz, milletsiz ve güçsüz olur.

Hayat kitaptır, yaşamak ise hayatı okumaktır. Hayatı okuyan; kâmil kişi olur, arif olur. Allah’ın Hamit, Mecit, Rahman ve Rahim olduğunu insan bilir. İnsanın menşe-i ailedir.

Allah’ın selavatı desteğidir, yarattığı üzerinedir.  Bilhassa, ona dayananlara, evliya ve enbiyasınadır. Hakikat yade etmek Allah’sız olamaz, Allah’sız değillerdir. Allah vardır gam yoktur diyenlerdir.

Cüzi irade külli iradeye bağlıdır, unutma. Arif Hakk’ı kendinde bulur. Kendini varlığın hülasası görür. Arifi billahtır.

Mürşit bu hayal âlemi için gerçeği görür. Onu yaşar ve yaşatır. Herkes bu âlemde kendi hayalini gerçek sayarak yaşar ve  ölünceye kadar tadına varır ve yaşar, ölünce biter. Mürşidi kâmil onu bu hayal âleminden ölmeden evvel uyandırır. (Mutu kable ente Mutu) sırrı budur.

Her şey zıttı ile anlaşılır zannederiz. Aslında birbirlerini teyit ederler. Mesela çirkin olmasa güzelin, sıcak olmasa soğuğun kıymeti ve zevki bilinmez. Her şey birbirine Rahmet olup, bu âlemde Allah abes olarak hiçbir şeyi yaratmamıştır.

Muamele, Ruh bedeneler üzerinde seyyaldir. Ne kadar dönüp dolaşsa özüne döner. Bedenin topraktan geldiği için gıdası da topraktan olur. Ruhun gıdası da Hakk’ın kelamı ve müziktir. Müzik, hem bedenin hem de ruhun gıdasıdır. Aç beden müzik dinleyemez.

Olayları nefsi beden gözü ile bakıp gözden geçiriyorsun, bir de gönül gözü ile geçir bakalım. Nefis gözü maddeye tamah eder. Gönül öyledir.

Allah kulunun emeğini sever. Önceden, Allah onu yaratırken emek vermiştir. Emek ve itinasında devam ederken, kulunun emeğini çok sever ve değerlendirir.

Yalnız Allah kendi kendine yeter. Hiç kimse kendi kendine yetemez. Allah’a dayanmalıdır. Allah kendine ve bilhassa kuluna yeter.

Ne yaparsan yap, Allah’tan kaçamazsın. O, her yerde hazır ve nazırdır. Kötülüğü de iyiliği de görür. Ona göre kulunu değerlendirir. Allah zulmetmez, affı mağfiret sahibidir.

Yaratan Allah’tır, yarattığı onundur. Yarattığını öyle bırakmaz. Daima itina ve alakası yarattığı üzerinedir. Ey insan, seni yaratan Allah’ı unutma. Gafil de olma.

El Vedut, seven, sevilendir. Allah ulaşılabilir varlıktır. O bize şahdamarımızdan yakındır. Dua edin. O yüce mekâna hamdı sena edin, kazanırsınız.

Ubudiyet Allah’tan ve onun yarattığından razı olmaktır. Kimden istersen onu üstün ve yüce saymışsın demektir. Allah’a kul ol. Yalnız ondan iste. Ondan aldığını paylaş. Takva dostluktur, takva Allah’adır; Allah’la dostluktur. Ondan yardım istemektir. Kul Rabbine muhtaçtır. Allah’a kulluk ne yüce lütuftur. Çok şükür.

Allah, bittim diyen kuluna yettim der. Varlık Allah’a “Bittim Ya Rab” der. Allah da yettim der. Varlık biter, Allah yeter.  O varlık da devam eder.

Allah yokmuş gibi davranan hayvandır. Üflenen yüce ruhtan mahrumdur ve idraki yok demektir. Hâlbuki insana hayvandan farklı olarak akıl, idrak ve vicdan verilmiştir.

El Müstean; yardım isteyin. Yardım isteyin ki vereyim. Allah kuluna değer veriyor.  Nusrât Allah’tandır. Yardım Allah’tandır. Sabır; dayanarak ve direnerek beklemektir.

Nebi; haberi yerinden alandır. Resul; alınan haberi yerine vardırandır. Niyetler amellere göredir. Ehil olmak, liyakat sahibi olmaktır. İlahi şefkat ve muhabbettir. İhsan olun. Peygamberler Allah’ın hayrını taşırlar. Adamının eline geçmemiş güzel sıkıntıdadır. Allah aktif Rabb’dir, pasif değil.

 

Ciddi riya

İnsan bu ya

Deniz derya

Balık suya

 

Mutlu mutsuz

Haklı haksız

Nefis Bahtsız

Gönül ola

 

Nurlu nursuz

Zeynep huysuz

Gönül sonsuz

Mutlu ola

MRM

 

 

Sersem etti beni

Serseri müzik

Özden etti beni

Esrarı müzik

 

Derinden derine

Coşkulu müzik

Güzelden güzele

Koşturan müzik

 

Et kemikten öze

Sayıldı müzik

Bam telinden öte

Mutlu’da müzik

MRM

 

Müthiş hiç değilim ben

Müthişi de gören ben

Sağlık belâdır bana

Hastalık deva bana

 

Hasretim ben de ona

Kıskancım kıskanç ona

Nedenim benim burda

Zalime zulüm bana

MRM

 

Dostum güzele

Tenden öteye

Sıcak buseye

Gönül gönüle

MRM

 

 

Bahçelerde Ferhunde

Biz kızları zahirde

Severiz dip köşede

Bir parmak bal kâsede

MRM

 

 

Ferhunde’dir Ferhunde

Acep gönlü de kimde

Aklı fikri zikirde

Arkadaşı Mevlüde

 

Mevlüde’yle Ferhunde

Bedende hanım teyze

Gönülde taru taze

Hak deryada dürdane

MRM

 

 

Kimin asarısın sen

Sırral vücutsun ebsem

Gönülde erkânsın sen

Mutlu’da sultansın sen

 

Esrarı sırral vücut

Hak’tan gayrı la mevcut

Âlemler eyler sücut

Mutlu daim namazda

MRM

 

Mürşid değilim amma

Mürşid âşıktır bana

Muhabbet bilmem amma

Muhabbet koşar bana

 

Mutlu değilim amma

Gönül Mutlu’ dan yana

Adap erkân insana

Lütfu ihsandır cana

 

Korkmaz değilim amma

Korkum denizde derya

Güçsüzüm bende bana

Gücüm yeter cihana

MRM

 

Zeynep Hak’ladır her dem

Zeynep’te sırdır erdem

Zeynep’te gönül ulya

Zeynep’te çile derya

MRM

 

Zeynep’siz değilim ben

Zeynep’le yan yana ben

Zeynep bahçemde güldür

Zeynep bende gönüldür

MRM

 

Esra’ yı ben yarattım

Yeniden onu

Emek verdim büyüttüm

Sevgiden onu

Nefsi gönle yönelttim

Sâlimen onu

Sabret dedim beklettim

Mutlu’ ya onu

MRM