Beden görünür, ruh görünmez. Ruh, bedenden büyük ve ölümsüzdür. Kafa görünür, akıl görünmez. Akıl kafadan büyüktür, ilahidir, düşünür.

Anlasaydınız; neden ağladığınızı, neden güldüğünüzü, özlemin ne olduğunu, neyi özlediğinizi, neden mutlu olamadığınızı, ehli hikmetten olurdunuz.

Bu yaşa kadar sen neyin peşinde koşmuşsun. Allah verdikçe veriyor, kul aldıkça azıyor. Allah’ ın umudusun, onu kırma.  Şükredişimiz, nankörlük edişimiz bunlar, Allah’ ın lütfudur. Çünkü sana cüz-i irade ile seçme hususu bahşedilmiştir. İnsanın şehvete sahip olması lütuftur. Şehvetin insana sahip olması zulümdür, eziyettir.

Celal ile terbiye edilen, cemal ile terbiye edilenden tez erişir menzile.

Nereye gitmek istediğinizi, neyi beklediğinizi, kimi görmek istediğinizi bilin. Hangi sıla hasretini taşıyorsan, bile bilmeye onun peşindesin.

İradesiz varlıklar, iradeli varlıkların emrine girmelidir. Zaten öyle olur. Ölüm Allah’ ın Kahhar isminin tecellisidir, lütfudur.

İlim ilimdir; dünya ilmiyle, din ilmiyle ayrılmaz.

Kainat ayettir. İhya, ulum diye ayırma. Mucize değil, imtihan de. Allah takva ehlidir, yaptıklarını sametçe yapar. Allah sıratı müstakimdedir. Kendine prensipler koyar. Ve o prensipleri kendi bile bozamaz, bozmaz.

İnsanoğluna, bir keramet verdik.  Zihin Allah’ ın, zikir Allah’ ın zikri.

 

Geçmiş ve gelecek diye ayrılan iki zamanın teke indirildiği zamana ‘An’ denir. Arif  An’ da yaşar. An Allah’ ın o andaki halidir.  Madde alemindeki tezahürüne mevsim, meyve, yaz, kış denir. Yani onda görünen oluşum O’ dur.

Arif hangi makama gelmişse, oradan konuşur. Seyr halindeyken, söylediklerine akıl sır ermez. Talip olmak gerekir.

Suret aleminde öz, tohumdur. Tohum var oldukça suret alemi yani tarla vardır. Tarla oldukça tohum da vardır. Bu, ebediyete doğru sürer gider. Burada esas olan Adem ve tohumudur.

Dünyaya ilim, hak ilmi için gelinir. Maddi varlık yer yer doymaz. Çünkü hazmetmediğindendir. Halbuki ilim deryası bekadır, ayrılmaz yanındadır.

 

İnsanoğlu hakkın etrafında döner. Bütün dönüşler asıl olan Allah’ a dır. Yani aslına rücudur.

Hak kendi merkezinde Kutup’ tur. Arif;  iki zaman içinde değil An’ da oturan Kutup yani Merkez olandır. Ancak kendi merkezinde döner.

Bilgi; insanın iç aleminin dıştaki tezahürüdür. Bir bakış bazen yeterlidir. Arif geçmişi değil, geleceği değil, An’ ı yaşar.

 

Çıktım erik dalına

An’ da yedim üzümü

Sahibi beni kakıdı

Neden yersin kozumu

 

Erik de, üzüm de bir oluşumdur. Hakikatte, meyve olarak özde birdirler.  Kesrette yani çoklukta, farklılık gösterseler de asılları birdir.

 

Yer değiştirmekte ferahlık vardır. Bilgi ve alma vardır. Bulunduğu yerde yapmış olduğu bütün çirkinlikleri, günah sayılan şeyleri terk etmektir. Gününde ve gönlünde yeni bir sayfa açmaktır. Öğretmenden, Mürşit-i Kamil’ e terfi etmektir.

Sevgilinin, yedekleri vardır. Beni yedeksiz seven sevgili asıl, ötekiler yedektir. Çünkü Mürşit-i Kamil, sevgi ve muhabbetsiz duramaz.

 

Gönülden gönüle yol vardır.

Bedenden bedene yol

Erkekten dişiye yol vardır

Dişiden erkeğe yol.

MRM

 

Ademdir, yeryüzünde mühim kişi. Karada, denizde, havada.

Allah tek, som, eşsiz, benzersiz olandır. O’ nun makamı mutlaktır, vardır. O’ ndan tezahür eden her olay, her şey Hak’ tır. Haksız olamaz. Hak mana itibari ile zahir olan şeyin ruhudur.  Zuhurun ise aslı batındır.

 

Zalimin zulmüne, hainin hıncına, istismarcının istismarına meydan verme. Sezgin ol, sez ve onlara meydan verme.

Mahlukun her gözü Halik’ i göremez. Halik her yarattığını gözünden görür. O Basar-ı  Billah’ tır.

Maddi göz maddeyi görür. İdraki İlahi ile ademin mana gözü açılabilir. Gönül gözü ebedidir. Sanatçının gözü güzeldir.

 

Karanlıktan ışığa biz de geldik

Cümleden gerçek sevgiye erdik

Biz biziz, neredeyiz kimdeyiz

Zümreyi mahlukta biz de Adem’ deyiz.

 

Gönlüme gir de gör adap erkanını

Sinemde kim var, eşkarı envar

Gel derim de kimse duymaz avazım

El Hak, Allah bilir benim niyazım

 

Beşerde bir varlık iken sıradan

Gönlünden bakan sana ol Yaradan

Mest eder seni Esma’yı Hüsna’ dan

Mutlu Hamd-ü Sena et hiç durmadan.

MRM -10 Ağustos 2016

 

Gönüle bir arzu düşer

Yapmak ister türlü türlü

Suret içre siret ister

Yapmak ister türlü türlü

 

Kesret içre kesir olmuş

Suret içre türlü türlü

Ahed içre Vahit olmuş

Vahit ise türlü türlü

 

Gönül içre nefis vardır

Yapmak ister türlü türlü

Mutlu içre mutsuz vardır

İnsan içre türlü türlü

MRM