Bayram seni Allaha yaklaştıran olay olmalıdır. Allah’a yaklaşmak, sevgi ve sevinçtir. Seni Allah’a yaklaştıran her şey, kurbiyettir.

Vahdaniyet, öyle teklik ki, sonsuz tekliktir. Sayıya, hesaba sığmaz. Ahed tek, bütün, O tektir. O, Allah’tır. Allah’ı ancak Allah bilir. Her şeyi, ancak Allah söyler. En iyisi onu dinlemektir.

Vahit birliği, Ahed tekliği ifade eder. Varlığı kâinatı müşahede etmek, Allah’a yaklaşmadır. Onları yaratan, Allah’tır.

Allah’ı ve insanı bilmenin yolu, Esmaül Hüsna’dır. Ahed olan yalnız Allah’tır. La, teferruatı atar; illa esasa varmaktır.

La, teferruatta kalmaktır. İlla, esasıyata varmaktır. Zatı mutlakta, esma biter. İlahi akıl muteber akıldır, insanın aklı, sınırlı ve oynaktır.

Ezberlemek, öğrenmek değil esas olan yaşamaktır. Mutlak ve sonsuz olan Ahed, Allah’a delalet eder. Allah’a mahsustur.

Doğru olanı ilham ile bilirsen, nefsin şerrinden kurtulur, nefsi nefis yaparsın. Allah’tan bunu dua ile dile!

Sırlar gizlidir, verilmez ancak yaşanır ya da oluşturulur ve kendi derinliğine inmesi gereklidir. Her olay bize, bir simge taşır. O yaratılanı, Yaratana götürür.

Asıl öğrenmek ve ezberlemek yerine duymak ve yaşamak intiba almaktır. Mürşit öğretisinde ikrar yolu ile kişi kendi kendine yetecek hale gelene kadar dergahı ve mürşidi terk etmemesi lazımdır.

Mutasavvıf şanslı bir hakikat yolcusudur. O nota bilmeden en güzel besteleri yapabilen, bir doğaçlamacı gibidir.

Mürit yani ilahi bilgileri öğrenmeye geleni, mürşit daima canlı tutmalı ve dikkatini cezb etmelidir. Böylece öğrenme yavaş yavaş idrake erişir. İdrak gelince bir daha yerinde sayıp kalmaz, hakikat yolunda ilerler. Hakikat tam bilinmez, ancak yaşanır.

Hakikati yaşamak için, yüksek bir düşünme gücü ve bilinç gerektirir. Fakat birçok kişi düşündüğünü sanır. Ama önyargılardan geçemezler ve dolayısıyla kendini bilmeyi öğrenemezler. Unutmamalı ki zorluklarla mücadeleye girişmiş bir akılda, daima güzel şeyler bulunur ve bu kemale götürür.

Kişiyi olgunlaştıran, yalnızca hakikatın algılanmasıdır. Bu da dikkatin dağılmasından ortaya çıkar.

Zihni boşaltabilmenin en önemli ögelerinden biri de, an da yaşayabilmektir. Anda yaşanıldığında ve ana tüm dikkatimiz verildiğinde, belleğimiz kayıt yapamaz; huzurlu oluruz.

Hareket etmezsek canlı olamayız. Tefekkür etmezsek çabuk bunarız. İyili düşünmezsek kötü görüşlü oluruz, mutlu olamayız.

Gece, dinlenme; arınma; tefekkür için önemli bir fırsattır. Ehline, bu huzurlu ortam ihtiyaçtır.

Her çalışmanın, her külfetin bir nimeti vardır. Zikirdeki harekatın sesli veya sessiz olmasının, Allah’ın indinde geleneksel açıdan bir farkı yoktur. Mesela zikir vücuttaki hücreleri bir hizaya, düzene koyabilir ve bağışıklık düzeninde olumlu etki yapabilir, onlara ahenk ve ritimle zihne bir tetiklik, hatta bir vecd hali gelebilir ve ruhu uyandırabilir. Zakir, zikirde Allah’ı düşünür ve O’na odaklanırsa başka bir şeye varması zorlaşır.

Güce ve anlayışa erme konusunda, olağanüstü bir şeydir zikir. Derdi olmak değil, öyle görünmeye çalışıyor, yani bedel ödemeden elde etmiş görünmek.

Aydınlanmış kişinin zihni, zamansal ilişkilendirmeden bağımsızdır. Böylece yaşlı ve genç onda birdir ve farklı değildir.

İnsan duygusal belleğinde kayıtlı anıları, tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker. Robotlaşan kişinin de hakikate, huzura varması olası değildir.

Robotlaşmanın getirdiği, cahilliğin doğurduğu 3 zehir, yanlış arzular; öfke ya da tutku ve bireyin kendi gerçek doğasını bilmemesidir.

Tam bir tarafsızlık durumuna geldiğimizde, doğuşta olduğumuz gibi saf durumda huzurlu yaşarız. Zihin bizde, teferruat dıştadır, olmak olamamak değil, ne olduğumuzdur. Gerçekten et ve kemikten oluşmuş insanları mıyız? Rüyalarımızı da gerçek sanırız.

Shakespeare’in dediği gibi tüm dünya bir sahnedir. Yalnızca birer oyuncu olan kadınlar ve erkeklerin sahneye girip çıktığı ve tek bir insanın ömrü boyunca pek çok rol oynadığı gibi der.

Melik, her şeye maliktir.

Aslında sonsuzluk içinde var olan insan, ya şuur boyutunda kendisini tanıyıp ayna olma huzur ve saadetini yaşayacak; ya da bilgi ve idrak yetersizliği nedeni ile et ve kemik batağında mahvolacaktır. Hayvandan farksız yaşayacaktır.

Hainlik ne kötü arkadaştır. Ona hiçbir kimse, arkadaş olamaz. O da, hiçbir arkadaşla olamaz.