Talep etmek ve mesuliyet duygusu; bilmeyi ve tanımayı gerektirir.

Bilmek ve tanımak; iradi ve bilinçli bir yöneliştir. Bilmemek, tanımamak ve tanımak istememek de; bir inkâr türüdür. İnkâr, bir olumsuzlama ve reddetmedir.

Bilmek, bir olumlama ve kabuldür.

Kişi bilmediğini, reddedebilir. Bundan dolayı, bilmediğini hoş karşılamaz. Tabi ki bilmediğine de inanamaz. Zaten irade ve bilincin olmadığı yerde, inanmak da yoktur.

İnanmak; özgür iradeye dayanan bir seçimdir, zorlamakla olmaz.

O, zor bir yol değildir, sadece kalbî tasdik ister.

 

Veciz sözler

Doğru olana, yalan söylemek çok zordur. Yalan söyleyene de doğru olmak, çok zordur. İlahi yolda, zikzak yani sapma olmaz. Yarabbi, bizi doğru yola yönelt.

 

İMKÂNSIZLIK, SENİN İNSAFSIZLIĞINDANDIR. Allah sana kâfi değil mi?

Sırat-ı müstakim, en açık yoldur. En doğru yoldur. Bu yola, doğru olarak gir.

Sana bir yol, sunuldu. Bu yol ebedidir. Bu yola, rehbersiz gidilmez. Hidayet Allah’tandır. Yani yöneten, Allah’tır. Allah’ın rehberliği, âlemedir. Şuur, insandadır.

Allah, dünyada sana lâzım olanı, yeterince vermiştir. Bedenin; dünyanın dört ana unsurundan, oranınca verilmiştir. Dünya ile irtibatın, bu dengeyi muhafaza etmek kadar olmalı, fazlası zarardır.

Bedenim dünyadan

Gönlüm ukbadan

Suretim hevadan

Özüm de Huda’dan

21.01.2013

 Makamından ve diplomasından, değer alanlar vardır. Bunlar, boş ve zararlı insanlardır. Bir de liyakat ve ehil olanların makamını değerlendirenler, vardır. Bunlar, ahlaklı insanlardır.

İnsan, mükellefiyetlerden ibaret değildir. Din, insanı mükellefiyetler içinde görmek istiyor.

Cehennem, insana cennetin özlemini çektirir ve onun için cehennem vardır. Yani cehennem görmeyen, cennetin güzelliğini anlamaz.

Sürekli sevinç ve huzur içinde olan, akebinde bir musibet geleceğinden endişe etsin! Allah; kuluna belâ, kaza, hastalık, musibet vererek, onu gafletten kurtarır, dünyanın eğlencesine dalıp hakikâtını unutmasını ve hakikâtten uzaklaşmasını önler. Belâlara, sabretmek, insanı kemâle götürür. Hatta insana belâ, en çok sevdiklerinden gelir. Çok sevilenin, az bir belâsı çok tesir eder; sevilmeyenin çok belası ise, az tesir eder. Allah’ın rıza ve terbiyesini kazanmak istiyorsan; her şeyin yüce Allah’tan geldiğini bilirsen, o zaman belâ sefa olur. Belâ okumayın! Olayları metanetle ve sabırla karşılayın! Onu belâ olarak değil, ilâhi bir lütûf olarak görün.

Anlamsız bir hayat yük, anlamsız bir insan hiç, anlamsız bir dünya canlı cenazelerin meskûn olduğu bir mezarlıktır.

Gönül verdi, göresin

Kulak verdi duyasın

Burun verdi kokasın

Ağız verdi, tadasın

Ya sen neden küstahsın?

Hak ayetin bilmezsin…

21.01.2013