Öyle suskun feryadı figanı vardır ki, onu Allah işitir.


Olgunluk

İnsansın, muhteşem yaratılmışsın! Elmanın ağaç üzerinde kalması ve kızarması var ya…

Bekle!

Bir yandan da, sen yoğunlaştığın yerdesin.  Allah sana fırsat vermiyor değil; sen yoğunlaştığın yerdesin.

Ümitsiz olma hayatta.

Ama esas, Yaradan’dan kesme ümidini.

Yaradan’ı bil.

 

Hareket

Hareket et!  Yan gelip yatarsan, ruhun da hareketsiz kalır, organların da…  İnfilak eder!  Gezip dolaşan tavuğun yumurtası kıymetlidir, oturanınki değil…  Neden av eti lezzetli?  Dağda taşta kekik yer de ondan.

Tefekkürle esma, bütün organların şükrüdür.  Şükret ki çoğalasın.  İlletlerden uzak kalasın.   İlleti veren Allah da olsa, asla zalim değildir.

Gönlünü, evini misafire aç.  Evine misafir kabul etmeyenin vücuduna ‘misafir’ musallat oluyor.  Hastalanıyor.  Her gün iğne oluyor mesela; bundan ala misafir mi olur? Ve insanlar, yaşlanıp da anatomik hareketleri kıstıkça hasta oluyorlar. Kısmazlarsa olmuyorlar…

Hareketlerini kısma.

Bu sohbetlerden, bu yazılardan uzaklaştın diyelim… Bu nefesi verdin…

Dönmelisin, nefes almalısın tekrar.  Dönmezsen müptezelsin; saygınlığın, değerin değişir…

Geçerli olan, insanın kendinden utanmasıdır.  Başkasına karşı utanmasına lüzum kalmaz.

 

Miraç

Miraç, efsanedir.  Dünyanın idrakine varmaktır.  Tedbirini berk eyle, sağlam tut.

Hangi tedbirini?

Kalpteki.

 

Güneş-Ay

İnsan meziyetlidir haberi yok, ama ‘ben meziyetliyim’ dedi mi, kaybolur…

Suyun olmadığı yerde hayat olmaz. Ayda su var mı?  Yok.  Yani hayat yok.  Ama ay geceleri aydınlıktır.  Güneşi akseder. ‘Ben güneşim’ derse olmaz.

‘Ben Allah’ım’ demen, ayın ‘ben güneşim’ demesine benzer.  Kaynama güneştedir, kaynak güneştir.  Ancak akistir ay.  Güneş çıkınca her şey ortaya çıkar.

Yükseldikçe hiç olduğunu anlayan kişi, hakiki hiçliği kendinde barındıran kişidir.  ‘Ya Rabbi, bana bu âlemde verdiğin kisve elbette çok uygundur.  Şükrederim’ der.

‘Şükret ki çok vereyim…’

Allah lütufkârdır.

Keramet; ehl-i hikmete ikramdır.  Hikmet kapısı herkese açılmaz.  Ciddi gayret ister.  Çünkü hikmet ulvidir.  Ehli-i hikmet bozguncu olmaz. Yapıcıdır.

 

Mürşit

Dünya kovan, gönül petek, can arı, muhabbet ise yapılan baldır.

Hiçliğe talip olmanın ilk basamağı mürşitte fani olmaktır.  Bu, ölmeden evvel ölmek yoludur.  Bilgin, mürşitten uzaklaşırsa kemâlden geri kalır.  Allah’ın emri geçerlidir.  Mürşitten el alma, kut-bu azamın yoluna girmektir.  Her devrin kutbu, iklimi değişiktir.

Mürşit, delalet ehli içindir.

Lisan-ı hâl, kâl dilinden daha geçerlidir.  Kâl ehli, kâl’e, hâl ehli hâl’e hitap eder.  İnsanı olgun gösteren de, süfli gösteren de dilidir.

Şikâyet

Yanlış bilgilerin insanı yormaktan başka faydası yoktur.  Ve beyne yüktür.

Şikâyetçi, şikâyet ettiği hususta haklı bile olsa;  şikâyet etmek, eden için iyi değildir.  Sabır etmek daha iyidir.  Ehli sabrın kalbi, ilimle doludur.  Elindeki ile yetinendir.

Kendisine hâkim olan bir kişi, densizlik etmez.  Dolayısı ile sevilir ve sayılır.  Her şartta Allah’a sığınmak, her zaman için en büyük ibadettir.

Allah ahlaki ile olmak, büyük bir lütuf işidir.  Herkese verilmez. Allah, Âdem’e verilen halifelik nimetini alanların gören gözü, duyan kulağı, tutan eli olur.

‘Kör ve sağır’ olanlar, ilahi sisteme uyma idrakine sahip olmadıkları için, kendilerine tahsis edilen bu âlemden nasiptar olamazlar ve yaradılışlarına uygun yaşamazlar.

Allah her şeyi bir ölçü ve dengede yaratmıştır.  Ne ki yarattı, faydalıdır.  Faydası olmasaydı yaratmazdı.  Yarattığını kullandırır.

Kullan!

En değer verdiği insanı da, istekleri yerine gelecek esneklikte yaratmıştır.

Hatasız insan olmaz.  Hatasını bilen insan, ehl-i kemalden; ‘hatasızım’ diyen insan da inatçı keçilerden olur!

Yalan, insanı kendi özüne yabancı kılar.  İnsan bu halde hep taklîden yaşar.  Özünden uzak olduğu için.  Haset eder.  Haset ziyankârdır.  Gıpta ise hulûstan; içten, saflıktan gelir.  Öfke, yumuşaklığın zıttıdır; insanı edepsiz kılar, edepli kılmaz.

Mülkün hakiki sahibinin de, faili mutlakın da Allah olduğunu şüphesiz bilsek.  Her halükârda ona yüzümüzü döner ve mutlu olurduk!

 

Gönül Sahibi İle Cahil

Nefs-i hevanın akabinde musibet gelir.  Musibet, negatif bir oluştur.  Bir yandan da negatif olmayınca pozitif aydınlık lambası yanmaz.

İster kibarca, ister kabaca ister şaka yollu söylenmiş olsun; gönül ve akıl sahibi insanın ders almayacağı söz yoktur.  Cahilin ise önünde ders alınacak yüzlerce hikmet babından bahset, onun kulağına girmez.

Sabrın sonunda huşu gelir.

Sabret!