İnsandan damlayan bir damla suda olan sperm, ana rahminde nutfeye döner. Nutfe, damlacıktır; ana Rahimde bu nutfeye müdahale olur ve o alakaya döner. Ve orada doğacağı âlemde yaşayabilme kabiliyetiyle donanır ve sonra bu âleme doğar. Aslında doğum yer değiştirme demektir, fakat biz buna ölüm diyoruz. Dünyadan da ahrete ölüm olur, yani oraya doğulur! Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır.

Her doğum bir ölümdür. Onun için doğacak çocuk öldüm diye ağlar. Dünyadan doğarken de korkar ağlar. Nutfe ana rahminde, hayat tohumudur. Allah yarattığına özel müdahale eder. Allah’ın müdahil olmadığı bir şey, yoktur. Bundan gafil olmak ta var, idrakli olmak ta var. İnsan başıboş bırakılmış değildir!

Bu suret âleminde ceset beden, mahlûku farklı kılar. Âdeme verilen şekil, ona âdem dedirtir. Bedendeki farklılığı da çekirdeğin yoğunluğundan ileri gelir. Nutfe bütünden bir parçadır, hayat tohumudur. Toprağa düştükçe yaşar.

İnsanın aslı melekti, esfele safilinde insan olarak vasıflandı. İnsan olarak yaratıldığın için, ‘ben istemedim veya istedim’ diyebildin!

Allah insanı yarattı, sonra ona insanlık (beşer) idraki verdi ve onu kâmil hale getirmektedir. İnsan mahlûkat ağacının meyvesidir.

Seni yüce yarattık, sonra esfele safilin çekirdeğine koyduk ve sana görme ve işitme hasası verdik ki, idrakin açıla! Ve dedik ki, bu çekirdekten yetişirken gelişen idrakinle yüce halini yaşamayı bil, anla! Sonra, suret varlığından, asıl olan ruhu bul, Allah’ı bul. Ona kul ol, gayrıya kul olma! Dua et! Allah yokmuş gibi yaşamak, zulümdür. İnsan, yaratanı bildiği zaman idrakli, hakkı batıldan seçtiği zaman olgundur!

Allah’ın birliği sayısal birlik değildir. O Ahed’dir. Yegânedir. Rububiyet, melikiyet, ulûhiyet, faili mutlaktır. Her şey biter Allah bakidir.

Cesetten ruha yükselme vardır.

Ölen mahlûkun ahiri, ondan sonra gelendir. Mahlûk içinde olan insanın ahiri, ruhtur. İnsan için cesetten ruha yükselme vardır. Esas olan ruhtur, o doğrudan doğruya Allah’tandır. Dünya insana emaneten verildi, ukba aslen verilir. Dünya hayatı biter ukba hayatı başlar. Ukbayı anlatmaya dünyanın sınırlı dili, lisanı kâfi değildir. Ahret de, dünyanın ruhudur.

Allah her şeyi halk etti. Zamanı da halk etti. Dehr tam zaman, yani bütün zamanlardır. Allah yarattığı her şeyden münehzehhtir, fakat müdahildir.

Ey pik (demir), sen bir kalıba dökülmüş bir şekil almışsın. Sana ne yapsak, değişmezsin. Meğerki eritip yeni bir kalıba dökelim, bu sefer bu kalıpta yaşamını, görünümünü sürdürürsün.

Senin bu misalin aynısı insanda şekil ve nefs içindir, akıl, idrak ve vicdan için değildir.

Biz sureta varlığımızı benlik içinde biliyoruz. Hakikat varlığımızı bilmiyoruz. Ama asıl olan gerçek varlığımızı gün yüzüne çıkartmaktır. Ömrümüz boyunca inceleyip araştırsak bile anlayamayız. Âdemden bugüne, hatta yarınlara varınca da anlayamayız. Bu ‘Kûn’ emri (içindeki hakikat) okumakla anlaşılır değildir, onu yaşamak gerekir. Bu yolda,  öğretmenin varlığı senin yüzyıllarda öğrendiğinden fazlasını, esasını öğretir. Mürşit, Rabbin sureta varlığı olan öğretmendir.

Yegâne sığınacak merci Allah’tır. Önümüzdeki kapalı gibi duran bir kapının açılması için yani başarı için Ya Fettah işin başarıya ulaşması için kuvvet ve istek için Ya Azim, elverişli şartlar için Ya Gani, kesat olan işlerin hareketlenmesi için Ya Vehhab, gıda için ya Rezzak, acziniz karşısında ya Vekil deyiniz! Bize, Yaradana sığınmak huzur verir.

Veciz sözler;

Bilgi, akıl ve sabırla ikna kabiliyetinde olmayanlar, bazı gücü, bağırmak, kavga etmekle, manasız patırtı yaparlar.

Oruç tutmak, nefsi tutmaktır. Nefsin emri değil nefsin maliki olmalıyız.

Dünyada yasak olan cennette mubahtır. Suret ve madde hayatında para vardır. Para bu âleme bırakılır. Cennete saf, parasız gidilir.

Malın sahibi ol, sen mal olma! Mala ait değil, mala sahip olmalı. Sen mal olursan sana sahip olanlar olur. Aslında sen Allah’a aitsin. Sahibinin Allah olduğunu bil!

Aklını, halini, malını, Allah’a adamış insanlar var. Bir de boynunu kesip yedikleri ve ona kurban diyenler, var.

Burçları Tanrı edinmişlerdir. Senin burcun yani Tanrın aslandır. O seni o tarihte dünyaya getirdi ve mevsimlerde de seni halden hale koyuyor.

Boynunda bukağı, elinde kelepçe, ayağında pranga olarak yaşayan Dünyaya kul ve esir olmuştur. Yaratana değil yaratığına kuldur.

Problem iki yönlüdür; Olmak veya olmamak. Asıl problem budur, diyen gibi.

Dünyayı, malı, boynuna bukağı gibi geçirme! Rahat edemezsin. Allah insana görme ve işitme yeteneği vermiştir. Aklını kullan. İnsanca yaşa.

Nankör, kâfirdir. Verilene şükretmiyor. Onu örtüyor. Allah’ın insana verdiğini sayamayız. Allah’ın lutfunu gören O’na hayran olur. Huzur bulur. Çünkü O adildir.