Kader, hakkı teslim etmektir.

Allah yokmuş gibi davranma ey insan!

‘Yarabbi beni bana bırakma’ de!

Zaten faili mutlak Allah’tır, ama sen bunu yanlış anlarsın.

Allah’ın hakkını ödeyemezsin. Ona teslim ol! Hakkını ödemiş olursun.

Kader, hakkı teslim etmektir. Çünkü kader, ölçüdür. Allah’ın yarattığı her şey, bir ölçü içindedir. Kader ve kaza, muhteşem bir ölçü içinde sürer.

İnsanın kaderi, kendi çabasına bağlıdır. Ölçüyü yanlış kullanırsan kaza olur.

Senin kaderin, senin ölçülü olup olmamana bağlıdır. Evladına ölçülü ol, sen onu bozma, şımartma, Allah’ın övdüğünü öv, yerdiğini yer! Allah’la olmak, böyledir.

 

Allah, Kadir, Muktedir ve Kâfi’dir.

Allah her şeye Kadirdir, yarattığının da daima üstündedir. Allah ölçüyü, daima diriltir. Ölçü diridir. Kader, insanın sonsuz sürecidir. Kaza ise kaderin idrakidir.

Kadir, muktedir Allah’tır. İfrat tefridi meydana getirir. Kader ölçüdür, kadere inanmayan, ölçüyeinanmayandır. Kader; Kadiri, nizam-ı ölçüyü bilmektir. Varlık sınırlıdır.

Takdir bir şeye ölçü koymaktır.

El Kadir, sonsuz güç ve idrak sahibi demektir. Kudret ve idrak sahibi Allah, bunu ölçüsüz kullanmaz. İnsana sonlu, cüz-i irade verilmiştir. El Hekim olan Allah, insana az vermiştir. İnsan verilen bu kudrette ister şükür, isterse küfür eder. Dolayısı ile bu ameli ile ya huzur, ya da eza içinde olur. Allah muhteşem prensip sahibidir. Prensiple hareket eden insanda, Allah ahlâkı da olmalıdır.

Ölçüyü elden bırakma ki değer bilesin! Değer bilen mahrum kalmaz.

 

Bu âlem insanın idrakine sunulmuştur!

Yaşamak, yalnız yiyip içmekten ibaret değildir. Yemek içmek biter, yaşamak devam eder. Bürünür yaşar. Soyunur yaşar. Mükemmel yaşantı içinde mükemmeli bilmediğimiz için; acı ve tatlı olan bu âlem, size ve idrakinize, sunuldu. Bir taraftan Allah’ın sevgisi, şefkati, bilinci, af ediciliği ve amacı; en kötüyü, en iyiyi içine alacak kadar Vasidir. Hayat, tatlının yanında acı çekmektir.

 Bir şeyi yerinde kullanmadığın için, şer görünür. Hüküm Allah’tandır. Allah’ın hükmüne sabır et! Onun hikmetine varasın! Sebep, sonuç hikmetidir.

Kolaylıkla zorluk da eştir. Üzüntümüz olaylardan değil, bizim olaylara yüklediğimiz manadandır. (daima olumlu düşünmelidir, olumsuz düşünürsek) kolaylık varken zorluğa gideriz. Her zorlukla beraber, bir kolaylık vardır. Hiç kimse, kendi dünya bakışına göre, yanlış olan bir şey yapmaz. Doğru olduğunu zanneder.

 

İnsan zihnini hiç kullanmıyor!

Herkesin içinde bir parça üstün olma hırsı vardır, sadece dereceleri farklıdır. İçinizden çok hırslı biri çıkar bu hissimizin öncüsü olur. Onu destekleriz. İktidara gelir, yani insanın ulaşabileceği vahşet boyutunu, insanın ne kadar alçalabileceğini bize göstermek için, böyle yaşantıyı Allah bize tarih boyunca göstermiştir. Bu insana verilen hayattır.  

Zihin unutuyor, kimse okumuyor, kimse yazmıyor, kimse öğretmiyor, kimse öğrenmiyor. Böylece insan zihnin varlığını bile unutuyor, dolayısı ile zihin beslenemiyor, yeni veriler girmiyor, yani zihin çok az kullanılıyor. Televizyon, sinema, boş yazılar gibi şeylerle uyuşturuluyor, uyandırılmıyor. Gerçek şu ki, çoğu insan düşünmek de istemiyor. Bu yüzden de hakiki liderini seçemiyor. Ancak ‘işimi kolaylaştır, ne yapmam gerektiğini bana sen söyle’ diyor. Çoğunluk böyle.

Kendine kul edinen, kula kul olmuştur. Hikmete varmayan bir kavimi, Allah alır. Hikmeti bilen ve anlayan bir kavim, getirir.

Veciz sözler;

Allah’la diride temas olmaz. Allah’ı, kendiniz gibi kişileştirmeyin! Bazı şeyleri bilmeyiz. Ölünce yani perde kalkınca biliriz.

Delinin yaradılışı; akıllılaradır, bakın da aklınızın değerini bilin diyedir. Her ortam da deli vardır.

Hakikate baktığınızda, her şeyin yerli yerinde olduğunu görürsünüz.  Hakikat âlemlerinin yanında bu dünya suni ve kusurludur. Tercüme aslı gibi olamaz. Bu âlem suret âlemidir. Suret kopyadır.

Yalancı dünyanın sonu gelince, sevimsizlik bütünü ile sevgi deryasına akmaya başlar. İnsanı kâmilin idraki bunu sezinler. Şimdiden o sevgi, muhabbet deryasındadır.

Nimeti; vara saymak şükürdür. Yoka saymakla varı bitiremezsin! Her şey yerli yerindedir. Benim yerim nerededir diye sormuyor, onun için yersizdir.

Zan, hiçbir zaman hakikat yerine geçemez. Zannedilenler, dinden gelen zarar olur. Dinde ileri gitmek Allah’ın alanına girmektir. Bu da sonunda dinden kopuştur.

Cahilin dindarlığı şaşar, önce ilim sahibi olmalısın ki takvayı anlayasın!

Bilim ve akıl dışı ifadeler, olaylar safsatadır, aldatmadır. Bilhassa bunlar din yolu ile daha fazladır. Cennet, cehennem korku yolu ile aldatmadır.