İnsan Allah’a karşı mesuldur!

İnsan Allah’a karşı mesuldur!

Bütün ilâhi isimlerin hakikatlerinin toplamı Allah ismindedir. Allah diyince, bütün ilâhi isimlerini zikrediyorsun. ‘Allah’ diye isimlendirilen Zatı itibariyle tek, sıfatları ile çoktur. Her mevcudun, Rabbi vardır ama Rab da sayıca çok değildir, Tek’tir. Mutlu, Rabbinin hoşnut kaldığı kimsedir.

Asıl olan Allah’tır. Allah, gafil ve zalim olan insana karşı Gafur, zulme karşı Gaffardır. Allah, her zaman varlığa karşı lütufkârdır. Razı ol, kudrete razı ol! Gittikçe saçın ağarıyor, dökülüyor, cildin buruşuyor, yavaş yavaş gücün kuvvetin gidiyor. Razı ol, Allah senden razıdır ki, seninle meşgul oluyor ve halden hale koyup seni ihya ediyor ve mağfiret ediyor. Seni aslına döndürüyor.

Paslanan demiri parlatıp, pasını temizlediğimiz gibi; Gelin, kalbimizin pasını silelim, yüzünü parlatalım, temiz tutalım ki, oradan halk edeni görelim! Bunun için, görünen beş duygunun ötesinde; insana daha hassas, daha latif bir hususiyet verilmiştir. Latif oluş insanda yücedir. Bu yüceliği idrak etmemiş insan, hayvandan ileri değildir. Buna rağmen yalnız hissiyatta kalanlar da, beş duygu içinde hapis gibi kalanlardır. Göz kamaşabilir, kulak iyi işitmeyebilir, ağzı iyi tat almayabilir, burun iyi koku almayabilir, dokunma parmak uçlarının bozulması, sıcağı soğuğu, serti yumuşağı anlayamayabilir. Yani onlar da yanılabilir. Ama beş duygu yanında insana verilen akıl, idrak, vicdan o kadar da yanılamaz. Çünkü akıl’ın ‘niçin’ diye sorma hususiyeti vardır ki, insanı beş duyunun ötesine yüceltsin, sınırlarını zorlasın!

Aklı Selim, akıl eden kalptir! Manevi bedel sahibidir. Allah, aklını kullanmayanların üzerine pislik döker. Aklını kullanmayanlar; huzursuz, manasız yaşarlar. Akılın bu dünyada değeri çok olmasına rağmen; Allah’ın nezdinde, kalbi ölçü geçerlidir, daha mühimdir.

Kalbi ölçü; dil ile söylenenden, davranışlarda görülenden üstündür. Allah gönle bakar. Allah Habir ve Latiftir. Kalbin körlüğü, kalbin sağırlığı, kalbin lallığı insanın konuşmasından belli olur. Çünkü insanın fikri ne ise zikri de odur. Bir kimsenin fikri ne ise, ilâhı da odur. İnsan, kendisine verilen bunca hususiyetle Allah’a karşı mesuldur, kendisini düzeltmelidir.

Allah her şeye yeter!

Allah’ın koyduğu yasalar geçerlidir ve değişmez. Mucize, aklın kavrayamayacağı yasalardandır. Allah mükemmel, insan eksiktir. Olan hiçbir şey tesadüf değildir, tevafuktur yani yerinde zamanında olması gereken olmuştur. Olaylar birbirleriyle bağlantılıdır. Hikmeti bilen bunu bilir, tesadüftür demez.

Allah emeğe değer verir; kulum dünya tezgâhında kulluk vazifesini yaptı; çalıştı der; kulunu sever; onun kısmetini arttırır; sıhhat ve afiyet verir; aç bırakmaz.

Vahi; insanadır, insandandır, ilhamla başlar. Allah, ilhamı ehline verir. Allah’tan başka hiçbir şey, kendi kendine yetmez!

İnsana değer verin.

Kötülüğü kötüleyin, kiri kötüleyin, kiri yıkayın insan temizlenir. Kim kahrı dilerse El Kahhar olan Allah, lütfen kahreder. İyilikler, kötülüklere faiktir. İyilikler üstündür, kötülük ekaliyetde kalır. Bunda büyük hikmet vardır. Hiçbir şey manasız değildir. Allah’ı unutmayan bunu bilir.

Varlığın en dun parçası, taştır. Taşlaşmış şeytan varlığın ve idrakin en aşağı halidir.

Dünya ahretin tarlasıdır. Sahih akıl, sahih bakış, sahih insan.

Büyüksün Yarab, çok büyük!

Büyüklük, Yanında kalır çok küçük!

Varlık yaradılış, Allah’ın varlığına şahittir. Biz; Allah’ın varlığına şahit olmak için, biz olduk. Biz, Sen diyelim diye biz olduk. Ben olduk ki, Sen diyelim!