İbadet yaratanı düşünmektir.

 

Ölüm değil, olumdur.

Yolculukta pek rahat olunmaz. Geçici bir süreçtir ve insanın ikametgâhı gibi değildir. Dünya da geçicidir. Beden toprağa ait olduğu için ona gider. Ruh ölümsüzdür, ölümsüz olan Allah’a gider.

Yani ölüm değil olumdur. Ana Rahminden bu dünyaya doğmak nasıl ferahlık ve güzelse. Bu dünyadan öteki âleme doğmak da latif ve güzeldir. Bundan sonraki hayata aklın ersin kâfi!

Allah’ın yarattığı âlemler içinde, en lüzumlusu ölümü yaratmasının hakikatidir.

Her şey, yerli yerincedir. Eserden müessire bak! Varlıktan cana, candan canana bak!

Bedenden ruha, mahlûktan Halik’ e bak!

Kesrette Vahdet; mahlûktan Halik’e, Halik’ten mahlûka bakmaktır.

Şu niçin şöyle deme! O yerincedir öyle…

Dünya, öğüt almamız için yaratılmıştır. Ne mutlu, öğüt alanlara!

Allah zorun yanında kolaylık yaratmıştır.

Allah her yerde hazır ve nazırdır. Allah’ın olduğu yer ne güzeldir.

Allah Kadir’dir, insan acizdir. İnsanın gözü, kulağı, gücü Allah’a göre acizdir. Kudreti takdir edemez. Bir taraftan insana irade verdiği için, mükâfat mücazat vardır. Kader Allah’ın emridir. Allah’ın takdiridir. Allah’ın her hali ölçülüdür. Yani yarattığına bir ölçü koymuştur. Ölçüyü bil!

Tartıda sevabı ağır basan, vardır, zayıf olan vardır. Biri zayıf, biri de ağır manalı yaşar.

Allah tasarlayarak yaratandır. Sen de tasarla da anla!

İnsanın emeği yücedir, değerlidir. Bunun aksi beleşçiliktir, tembelliktir. İlahi takdiri; tembel ve cahil olan anlayamaz. Âdem sorumluluğu üstlenendir.  Doğruluktan kalbi kayanlar, sapıklardır. Bunlar ilahi sistemi anlamazlar, mahkûmdurlar, idraksiz havyan gibi yaşarlar.

İyilik tanrısı, kötülük tanrısı vardır diyenler; bu iki tanrının kavga ettiğini görürler. Bu insandaki sen ben kavgasıdır. Tek Tanrı kavga edemez. O tektir kimle kavga etsin ki?

Sen de sen- beni kaldır, kavga bitsin!

İnsan kusursuz değildir. Biz, insanların kusurlarına bakarsak, arkadaşsız kalırız. Hiçbir insan kusurlarından arınıp ta tam bir insan olamaz, meğerki kemal yolunda ola! İdraki açıla!

Büyük Allah’tan büyük yardım dileyelim! Yayılan görünenden değil, görünmeyenden ver Ya Rabbi! Allah çekemeyeceğimizi bize yüklemez! Allah bağışlar, eli elimizdedir.

Saygınlık, nihanda ve uzaklıktadır. Yakınlık, laubaliliği getirir. Maneviyat maddiyattan kuvvetlidir. Beynin büyüklüğü değil onda bulunan görünmeyen akıl güçlüdür. Hikmet görünmeyendedir.

Muvaffakiyetin ve huzurun, Allah’tandır. Onun bana verdiği, akıl, güç ve idrakle yapıyorum. Şirk koşan, O’nun lütfünden mahrum kalır.

Allah, kendine yardım edenlere yardım eder. Bu Allah’ın vadidir. Ama Allah’ın yardımını hak edene, yardım eder. Rabbine hamd et! Onsuz değilsin, unutma!

İnsan, Allah’ın kölesi değil, kuludur. Onun için, insan eşyaya kul olmaz! Senden sana fayda, emeğin gayretidir. Beleş yok!

İnsanların içinde en çok, belaya uğrayanlar, peygamberler sonra da sadık kimselerdir. Bu haller onların, fıtratlarındaki ulvi özellikleri ortaya çıkarmış, onların insanlık için birer renk, örnek insan olduklarını göstermiştir.

Nefisten kaynaklanan istekler menfaatidir, sevgiyi kullanır. Muhabbet; nefisten kaynaklananın ötesindedir. Vefa, sadakat, tahammül, özveri, fedakârlık ister. Ölümsüz varlığa aittir.

Allah’ın verdiği iradeyi kullanırsak, işler kolaylaşır, maksat hâsıl olur.

 

Allah müsemmadır. Esma sıfat, Müsemma zattır.

Halik yaratan, Hallak sürekli yaratandır. O anı yaratan, sonra yine yaratandır. Hallak yarattı, oraya bıraktı değil. O daima yaratandır “külli yevmin hüve fi şeen”. Onun için iki günü bir olan zarardadır!

Anı mutlaklaştırmak, yanlıştır. Haliki biliyor, Hallak’ı bilmiyor demektir. Anı mutlaklaştıran (bir şeye takılıp kalan), zulüm ve acı içindedir. Hallak’ı bilen, anın her an değişeceğini bilir, umudunu kesmez. Hallak’ı bilen daima gayettedir. Allah’ın hidayet yoluna, sırt çevirmeyin, sabır edin! Hidayete erin!

Peşin mağlubiyeti kabul etmek, yeistir. Yani ümitsizliktir. Allah’tan ümidini kesme!

Her şeyini kaybet, ümidini kaybetme! Allah’ın rahmeti bitmez, tükenmez!

Yüce Allah ne ki yarattı, boşuna değildir. Her bir zerre hikmet taşır. Dünya boşuna değildir. İnsan kabili hitaptır. İrade ve idrak ona Allah’ın vergisidir.

 

İbadet yaratanı düşünmektir.

Tevrat için eliyle yazdığı tabletlere Allah sözü diyor. Bir de yazılan, sözleri toplayan Kurana da Allah sözü diyor. Asıl hakikatten ne haber? Hakikati aramak, beşerin işidir. O da ilimle olur, tefekkürle olur. Bir anlık tefekkür bin yıllık ibadete bedeldir, denir.

Alın teri ve tefekkürle anlayan ve bilenler ile kulak dolgunluğuyla bilenler bir değildir.

Kurandaki yazılı ayetleri, ezberlediler, hafız oldular. Hâlbuki Allah yarattığının her biri binlerce ayettir yani Allah’ı söyler, ona, o kadar önem veren yok. Yaratılıştan Yaratana bakmak, tabiatı okumakla olur. Ayetten  maksat idraktir, düşünmektir. Aklıselim olmaktır. Dolayısı ile onu yaratanı bilmektir.

 

İman inkârdan doğar.

Putları inkâr etmeyen Allah’ın varlığına iman etmez. İman sorgulanmaz değil, sorgulayan öğrenir, şüphesi kalkar. Taklidi dinden, tatbiki dine geçmek mühimdir. Bu arada sahte din ve iman sahipleri vardır. Uydurma dinin, müşterisi de çoktur. Global oluşta, televizyonların rolü büyüktür. Bu sayede dinler, imanlar geniş pazar buldu. Görelim bundan sonra ne olur?

Nefsine hâkim olanı, şeytan aldatamaz, yani kendine yalan söylemez.

Yahova, Yahudi kavmini koruyan, kollayan demektir.

Kız çocuğu rahmettir. Bolluk getirir.

Birisi güzel konuşuyorsa, güzel güzel dinliyorsa muhabbet vardır.

Bir mazeret uydurur, beni ikna edersin. Allah’ı hatta kendini ikna edebilir misin? Hâlbuki ben değil sen sana münkirsin. Sen kendinden habersizsin.

Ey Sultan, senin elinden çok bal, pekmez yedim, şimdi biraz acı yesem ne olur!